05 Mayıs 2015 16:31

Hükümetin yasaları ölümleri engellemiyor

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), mevzuat, uygulama sorunları ve resmi verileri;, iki yılda bir güncellediği İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Oda Raporunda değerlendirdi.

Paylaş

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), mevzuat, uygulama sorunları ve resmi verileri;, iki yılda bir güncellediği İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Oda Raporunda değerlendirdi. Buna göre hükümetin işçi sağlığı ile ilgili çıkardığı yasaların içeriği patronların ihtiyaçlarına göre belirlenirken, 2013 yılında bir önceki yıla göre iş kazaları yüzde 291, ölümler de yüzde 83 arttı. 

İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili mevzuatını sermayenin çıkarları ve neoliberal politikaların belirlediği kaydedilen raporda “Toplu iş cinayetlerine dönüşen iş kazaları ve meslek hastalıkları, sermayenin azami kâr hırsı ve emek aleyhine politikalardan kaynaklanıyor. Neoliberal serbestleştirme, özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, esnek istihdam politikaları, çalışma koşullarının ağır oluşu, kadın, genç, çocuk emeği sömürüsü ve kayıt dışı istihdam, iş kazaları ve meslek hastalıklarının artmasına neden olmaktadır” dendi. 

‘BAKANLIK KADROLARI VE İŞVERENLER KAYRILIYOR’

2010- 2012 yıllarındaki iş kazalarında toplu ölümler olması nedeniyle 2012 yılında 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasası çıkartıldığı ve sonuncusu 2015’te olmak üzere defalarca değiştirildiği hatırlatılan raporda, şu ifadelere yer verildi: “Ancak kazalar ve iş cinayetleri artarak devam etmektedir. Gerek yasa ilk gündeme geldiğinde gerekse üzerinde yapılan değişiklikler üzerine, ‘İş kazaları ve meslek hastalıklarının bu yasa ile önlenemeyeceğini’ hep söyledik. Nitekim gerçek durum ve veriler de bu yöndedir. Mühendislik ve hekimlik dışlanıyor, Bakanlık kadroları ve işverenler kayrılıyor.” Çıkarılan yasayla işçi sağlığının korunması sorumluluğunun patrondan çok uzmana ve hekime yüklendiği belirtilen raporda, “Bir uzmanın birden çok işyerinde danışmanlık hizmeti vermesi yoluyla ‘tam zamanlı iş güvenliği mühendisliği’ dışlanmış, uzmanlar yanlarında ücretli olarak çalıştıkları işverene bağımlı kılınmış; iş kazalarında işverenlerin sorumluluğu ortadan kaldırılmıştır” dendi. 
İş kazalarında yaşanan artışa dikkat çekilen raporda şu bilgilere yer verildi: “2012 yılı iş kazası sayısı 74 bin 871; 2013 yılı iş kazası sayısı ise 191 bin 389’dur ve 2012’ye göre yüzde 291 oranında artış olmuştur. İş kazası geçirenlerin 20 bin 745’i kadın, 170 bin 644’ü erkektir. 

İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölüm sayısı 2012’de 745, 2013’te 1360’tır ve 2013 yılında 2012’ye göre yüzde 83 oranında artmıştır. 2014 verileri SGK tarafından henüz açıklanmamıştır ancak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSGM) verilerine göre 2014’te en az 1886 emekçi iş kazası ve meslek hastalığı sonucu yaşamını yitirmiştir. 2013 ve 2014 yıllarına ait iş kazası sonucu ölüm vakaları 1996 sonrasının doruğu düzeyindedir.”

SGK verilerine göre 2005-2013 arası yaşanan ölümlerin ortalamasının 1227, ölüm geliri bağlanan dosya sayısının ise yıllık ortalama 2 bin 311 olduğu ifade edilen raporda, “Bu durum, ölümlerin açıklananın iki katı olduğunu göstermektedir. Eurostat istatistiklerine göre de Türkiye 100 bin çalışan başına ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci sıradadır” dendi.

İŞÇİ ÖLÜMLERİNİN OLMAMASI İÇİN...

Raporda ölümlerin engellenmesi şu önerilerin hayata geçirilmesi gerektiği bildirildi: 

* Sendikalar, üniversiteler, TMMOB, TTB, ÇSGB ve Sağlık Bakanlığının katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, düzenleme ve denetim yapan, çoğunluğunu emek örgütlerinin oluşturduğu ulusal bir enstitü oluşturulmalıdır. Çalışma yaşamına ilişkin düzenlemeler bu enstitü tarafından bütünüyle yeniden düzenlenmelidir. 

* Taşeron çalışması yasaklanmalı, örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalı ve esnek, güvencesiz çalışma biçimleri yasaklanmalıdır. 

* İSG ile ilgili düzenleme ve uygulamalar, ayrımsız, kısıtlamasız bütün işyerlerini ve her statüdeki tüm çalışanları kapsamalıdır. 

* Düzenlemeler; “işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasının öncelikle işverenin görevi olduğu” ilkesinden hareketle yapılmalıdır. 

* İSG hizmetlerinin “piyasa koşullarında” verilmesi anlayışı dışlanmalı; kamu hizmeti, kamu denetimi anlayışı hakim olmalıdır. 

* Ortak sağlık ve güvenlik birimi uygulamasına son verilmelidir. 

* Uzman, hekim, diğer personel ve sağlık personelinin işyerinde yürüttüğü çalışmalar, ilgili meslek örgütleri tarafından denetlenmelidir. 

* İSG ile görevli çalışan temsilcilerinin eğitimleri enstitünün görevlendirmesi ile kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri tarafından yerine getirilmelidir. 

* Çalışan temsilcilerinin işyerlerinin büyüklüğüne göre belirlenecek süre ile her gün işyerinin bütününde gözlem yapması ve bunu rapor etme olanağı yaratılmalıdır.

* Çalışan temsilcilerinin koşulsuz iş güvencesi olmalıdır. 

*n Çalışan temsilcisi, uzman, hekim tarafından önerilen hususlar, öneriyi yapan kişi ikna edilmediği sürece kabul edilmek zorunda olmalıdır. İşveren bu karara karşı sadece enstitü yerel birimine itiraz edebilmelidir. 

* İşçi eğitimleri Enstitü tarafından gerçekleştirilmelidir. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Zonguldak’ta öğretmenlerden ‘rotasyon’ tepkisi

SONRAKİ HABER

Anayasa hukukçuları : Erdoğan anayasa’yı çiğniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...