04 Ağustos 2011 09:57

Ülkemiz, geleceğimiz sahipsiz değildir

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanların istifaları ve emekliliklerini istemesiyle ilgili yaptığı açıklamasında; "her şey kendi mecrasında devam ediyor gördüğünüz gibi, herhangi bir boşluk söz konusu değil" dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah gül her ne kadar açık olmasa da bir gerçeğin

Paylaş
Vedat Yalvaç

Küreselleşmenin etkisiyle ABD'nin orta doğudaki karakolu görevini üstlenen ve ABD'nin neo-liberal politikalarının Türkiye ve Ortadoğu da hiçbir engele takılmadan uygulanması için seferberlik ilan eden AKP her ne kadar seçim sürecinde %50 gibi oyla iktidara yeniden gelmişse de istediği gibi bir başarı da elde edememiştir. Bundan dolayı da daha saldırganlaşmıştır. Bu süreci şöyle okuyabiliriz; bu gelişmelerden demokrasi yararına bir şey çıkmaz. O nedenle gençlik emek demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükseltmelidir. AKP'nin arkasında sivilleşme adına saf tutan liberaller olsa da onlarda bu yolun çıkmazı olduğunu er ya da geç anlayacakladır.

AKP, Kürt Sorununda ve Ortadoğu'da Batağa Saplandı

Kendi Kürdünü de yaratma çabası içerisinde olan AKP Kürt halkının büyük bir kesiminden oy almış, ancak onca oyuna rağmen kendine muhalif olan Kürtleri sindirememiştir. Kürt açılımıyla başlayan, TRT Şeş ile devam eden Kürt ulusal hareketini bölme, etkisizleştirme hamleleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Seçim öncesi sivil itaatsizlikle başlayıp Demokratik Özerklikle devam eden gelişmeler, Kürt halkının kendi kaderini kendisinin tayin edebileceğini göstermiş buda Tayyip Erdoğan'ı ve hükümetini hırçınlaştırmıştır. AKP ile birlikte devletin de geleneksel yaklaşımı devam ediyor. Bu hırçınlıkla birlikte AKP, büyük zorluklarla ve adaletsizliklere rağmen seçilmiş 36 vekile ve onları seçen halka yoğun saldırırılar baş göstermiştir. Bununla yetinmeyen AKP saldırgan dil ve üslubuyla halkı kin ve düşmanlığa iterek 90'lardaki faili meçhullerin yoğun yaşandığı, polis terörünün en üst düzeyde, ırkçı saldırıların yoğun olduğu yıllara dönmeyi hedeflemektedir. Orduyu da bu yönde şekillendirme peşindedir. Özel hareketin artırılması ve polise verilen yetkilerin artırılması da bundan. Arap-İslam dünyasında baş gösteren ayaklanmalar Tunus'ta başlayıp Suriye kadar sıçrayarak Türkiye sınırına dayanmıştır. Kendini Osmanlı padişahı gibi gören ve bölge gücü olmaya çalışan Tayyib Erdoğan ve onun partisi AKP, emperyalist ülkelerin buralara müdahalesi ve Türkiye'yi taşeronu gibi kullanmasıyla bu hayallerinin de suya düştüğünü göstermiştir.

Sermayeye Uşaklıkta Ustalığa Geçiş

Emperyalistler her dönem karlarına kar katabilmek ve yeni sömürü alanları bulmak için sürekli bir savaş politikası gütmüşlerdir. Bunu da her defasında halkın her türlü istek ve ihtiyaçlarını sömürerek yapmışlardır. 50'li yılarda Menderes eliyle, 80'lerde Özal, ustalık döneminde de Tayyip Erdoğan eliyle yapmaktadır. Her tarafı özelleştirerek satan ve yaşanan kısmi iyileştirmelerle övünen başbakan, her geçen gün özelleştirilen bu kurumların daha çok kar hırsı uğruna kendisi gibi pervasızlaşacağını düşünmeden biz gençlerin geleceğini karartıyor. AKP bunu neden yapıyor? Çünkü AKP sermayenin has partisi olarak kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor.

AKP'nin ustalık dönemi gençliğin geleceğinin karartılacağı bir dönemdir. Ama halkı ve gençliği hafife almanın faturasını tarihte tüm gerici partiler ödemiştir.

Köhnemiş Sömürü Düzenine Yeni Anayasa Makyajı

12 Eylül faşist darbesi sonrasında sermayenin çıkarı doğrultusunda, 24 Ocak kararlarının uygulanması için değiştirilen anayasa bugün sermayenin ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Bu nedenledir ki AKP 12 Eylül referandumunda anayasa da acil çözüm bekleyen, otuz yıldır binlerce gencin ölmesine sebep olan Kürt sorununa dönük bir çözüm üretmezken, işçilerin en büyük kazanımı olan grev ve sendikal mücadele alanını daraltma peşine düşmüştür. Seçim öncesi hesapları da sermayenin önündeki tüm engelleri kaldırmak için 367 milletvekili çıkarak anayasayı tek başına değiştirme planı da, 330 milletvekili ile referanduma götürme planı da suya düştü. Aldığı oyla birlikte yeni anayasanın daha kapsayıcı olması gerektiğini söyleyen başbakan, 3 milyon kişinin temsilcisi 36 Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu milletvekillerinin meclise girmemesi için elinden geleni yapıyor.

Akp, Biz Gençleri Savaş Politikalarına Kurban Ediyor

Silvan da yaşanan çatışma sonucunda 13 asker ve 7 gerilla olmak üzere 20 genç yaşamını yitirdi. Otuz yıldır süren savaşta on binlerce genç öldü ölmeye de devam ediyor. Kürt sorunun da yaşanan çözümsüzlük küçük yaşta çocukları ve gençleri ölümle karşı karşıya getiriyor. İktidardan güç alan polis sıktığı kurşunla ve gaz bombalarıyla onlarca genci öldürdü, onlarcasını da yaraladı. En son Samsun'da kardeşi Gökhan'la düğünden dönen Habip Çetintaş PKK'li sanılarak jandarma tarafından tarandı. İki kardeşten küçük olan Habip Çetintaş yaşamını yitirdi ve bedeninden 100 kurşun çıkarıldı. Yine seçim öncesi YSK'nın karara karşı protestoya katılan İbrahim Oruç polis tarafından katledildi. Seçim sonrasında Silopi'de sıkılan gaz bombasının kafasına isabet etmesi sonucu ölen 13 yaşındaki Doğan Teyboğa... Bu örnekler çoğaltılabilir. Diğer taraftan işçi sınıfına ve kamu emekçilerinin kazanılmış haklarına, yani bizim geleceğimize saldırılar her geçen gün artıyor.  80'lerde yaşan hak gaspların, nasıl ki o dönemin gençlerini şuan etkiliyorsa Erdoğan'ın bugün yaptığı hak gaspları da yarın biz gençlerin geleceğini etkileyecektir. Bugün kıdem tazminatının fona devredilmesi meselesi de geleceğimizin sermayenin cebine aktarılıyor olmasına en yakın örnektir.

Irkçılığa, Gericiliğe ve Savaşa Karşı Barışın Sesini Yükseltelim!

Son dönemlerde dünya da ve Türkiye' de ırkçı çok kültürlüğü ret eden ve gelişme olanağı bulan akımlar güç kazanmıştır. En son Norveç'te İşçi Partisi'nin kampını basarak onlarca genci öldüren katilin bu akımlardan güç aldığını göstermiştir. Silvan'daki çatışma sonrasında, başta AKP olmak üzere MHP ve CHP'nin ırkçı söylemleri, milliyetçi güçlerin harekete geçmesini sağlayarak,  birçok Kürt kahvesinin basılmasına, mevsimlik işçilerin linç edilmesine sebep olmuştur. Yaşanan olaylarda linç olaylarına katılan sadece 2 kişi gözaltına alınırken, mağdur olan ve gözaltına alınan 22 Kürt vatandaşından 5'i tutuklanmıştır.

Bugün bu yaşananlar, biz daha yaşanabilir bir dünya ve Türkiye isteyenlerin elini daha güçlendirmelidir ve seçimlerde 36 milletvekili ile elde ettiğimiz başarıyı zafere ulaştırmalıyız. Bunun için de daha çok sorumluluk duyarak, bundan sonraki tüm gelişmelere daha ilerden katılıp, müdahale etmemiz gerekiyor. Düzenle sorunu olan tüm gençlerin birleşmeleri gerekiyor. Bunun en büyük olanaklarından birini de 12.'si düzenlenen ve bu seneki şiarı "İnsanlığa Bilime Doğaya Özgürlük Buluşması" olan gençlik kampı bize sağlıyor. Haydi, ırkçılığa karşı, demokrasi, barış ve kardeşlik için 20-28 Ağustos'ta İzmir'de buluşmaya!

*içeri alınanların bir kısmının elbette suçlu olduğunu inkâr etmiyoruz. Ancak kendine Müslüman ve kurunun yanında yaşı da yakan bir iktidar var karşımızda.

ÖNCEKİ HABER

Mahkeme Tuğluk’un mazbatasını istedi!

SONRAKİ HABER

Kızıltepe’de bir köy var; adı Haznedar Köyü...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...