29 Nisan 2015 00:56

Örgütlenmeden iş cinayetleri bitmez

Kayseri İşçi Kurultay Komitesi tarafından yapılan İşçi Sağlığı ve Güvenliği Seminerine katılan işçiler, tüm sorunlarının çözümünün örgütlülük olduğuna dikkat çektiler.

Paylaş

Ferhat KİŞ
Kayseri

Kayseri İşçi Kurultay Komitesi tarafından yapılan İşçi Sağlığı ve Güvenliği Seminerine katılan işçiler, tüm sorunlarının çözümünün örgütlülük olduğuna dikkat çektiler. 

İnşaat Mühendisleri Odası konferans salonunda önceki gün yapılan etkinliğe, Türk Tabipleri Birliği Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi Editörü Dr. Celal Emiroğlu konuşmacı olarak katıldı. Yaklaşık 30 işyerinden 100 işçinin katıldığı seminerde, işçi yaralanmaları ve cinayetleri konuşulurken, Kayseri işçisinin en büyük sorununun örgütsüzlük olduğuna dikkat çekildi.

‘PATRON İÇİN ÖNLEM MALİYET DEMEK’

Soma’da ve her yerde katledilen tüm işçiler için bir dakikalık saygı duruşunun ardından sözü Dr. Celal Emiroğlu aldı. Emiroğlu sunumuna dünyada ve Türkiye’de işçi sağlığı ve güvenliğinin temellerini anlatarak başladı. İşçilerin yaşamlarının ve sağlıklarının korunması yönünde ilk adımların Sovyetler Birliği’nde yaşanan işçi devriminden sonra gerçekleştiğini söyleyen Emiroğlu, “Türkiye’de sendikal yasaklar da bu dönemden sonra kalkmış, bazı haklar bu dönemde tanınmış ve işçinin sağlığı ve güvenliği konusu da buna paralel olarak ilerlemiştir. İşçi sınıfının örgütlülüğünün ve mücadelesinin yükseldiği ‘60’lı 70’li yıllardan sonra 12 Eylül darbesi gerçekleşti ve asıl olarak bu darbe işçileri vurdu. Örgütsüz olan işçilerin üzerine de patronlar daha fazla egemenlik elde ettiler ve istediklerini yaptırmak üzere işe koyuldular. Devletle sermayeyi ayırmamak lazım. Soma’da yaşanan katliamın da temelinde sermayenin devlete egemen olması ve istediğini yaptırması vardır. Patron açısından işçinin sağlığı ve güvenliği maliyete bağlıdır. Patron alınacak önlemleri pahalı görmektedir ve onun yerine işçinin yaralanmasını, bir uzvunu kaybetmesini ya da ölmesini yeğlemektedir” diye konuştu. 

SENDİKA YOKSA ÖLÜM VAR

İşçi sendilarının güçlü olması durumunda işçi sağlığı ve güvenliği meselesinin daha kolay çözüleceğine vurgu yapan Dr. Emiroğlu, devletin sendikaları zayıflatmak için taşeronlaştırmayı yaygınlaştırdığını ifade etti. Emiroğlu şöyle devam etti: “İşçilerin bir silahı da grevdi. Onun kullanılmasını da bakanlar kurulu kararlarıyla yasaklıyorlar. Sendikanın olmadığı yerde de güvenlik önlemleri yetersiz kalıyor. Niye? İşyeri güvenlik uzmanı da işyeri hekimi de arkasında bir güç göremezse hiçbir şey yapamıyor. Sonra bakıyor ki işveren kendisinden evrak istiyor. İşçi de bir şey istemiyorsa güvenlik uzmanı da işyeri hekimi de ‘Nasıl olsa denetleme de yok diyerek başımı neden belaya sokayım?’ diyor. En kolay yol, at evrağa imzayı koy kenara. Nasıl olsa bunu kimse denetlemiyor. Böyle olunca da ölüyoruz, yaralanıyoruz. Ve hiçbir şey değişmiyor.”

‘İŞÇİLER KENDİ EĞİTİMİNİ KENDİSİ VERMELİ’

Çalıştığı iş yerinde sendika delegesi de olduğunu söyleyen bir işçi, birçok şeyin eğitimsizlikten doğduğunu belirterek “Herkesin ortaokulda ve lisede hatta ilkokulda sendikal haklar konusunda, işçi hakları konusunda eğitilmesi gerekir” demesi üzerine Dr. Emiroğlu, “Bunu kim verecek? Devlet mi verecek? İlk yardım konusunda bile devlet yeterli eğitim vermiyor. ‘Eğitim şart’ gibi şeyler ortaya atıldığında sonra oradan bir firma çıkıyor ve ‘A’dan Z’ye her şeyin eğitimini vermeye kalkıyor. Burada asıl olan işçinin işçiyi eğitmesi ve öğretmesidir. Fabrikada yaşanan sorunu, bir makinenin nasıl kullanılması gerektiğini en iyi işçi bilir.

İşçi ancak bir işi yaparken ne tür bir yaralanma yaşayacağını bilir ve ancak işçi başka bir işçiye anlatabilir onu. Ben eğitim şartı doğru bulmuyorum. Olması gereken işçinin bilme hakkıdır. İşin risklerini işçi bilmelidir. Ve ona göre çalışıp çalışmayacağına karar vermelidir” dedi.

YARGI VE YASALAR İŞÇİYİ ANLAMIYOR

İşçiler, iş yerlerinde yaralanma ve ölümlerin sıkça yaşandığını ifade ettiler. İş yerinde yaralanma ve ölümle biten kazalarda hukukun her zaman kendi taraflarında olmadığını belirterek bu durumun yasalarda nasıl tanımlandığını sordular. Soruya kendisine gelen vakalardan örneklerle yanıt veren Avukat Eylem Sarıoğlu, yargı mensuplarının üretim sırasında işçilerin yaşadığı sorunlarını tam olarak bilmediklerini belirtti. Bir hakimin işçi yaralanma ve ölümleri ile ilgili olarak ‘O zaman çalışmasaydın’ bile dediğini anlatan Sarıoğlu, “Hakimler ve savcılar meseleye çok teknik yaklaşıyorlar ve bir kaza olduğunda hakim ‘Sen bu işte 5 yıldır çalışıyorsun dikkatsiz olduğunda elini prese kaptıracağını ve elinin kopacağını biliyorsun. Öyleyse dikkat etmediğin için sende de kabahat var’ diyor. Halbuki hepimiz insanız ve bir anlık dikkatsizlik ya da dalgınlık yaşayabiliriz. İşçinin her an dikkatli olmasını beklemek yerine eğer bu kazanın yaşanmasını istemiyorsak pres makinasına bir sensör takılır ve işçi elini unutsa bile bu sensör otomatik algılar ve durur. Kimsenin de canına zarar gelmez. Ama hukuk da işçilere birer makine gibi bakıyor ve ‘hata yapma’ diyor. Patrona ‘Neden bu makineye sensör taktırmadın’ diyemiyor” diye konuştu.  

‘KAPAT GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİ BAS STARTA’

Verilen eğitimlere ve güvenlik önlemlerine uyamadıklarını uymalarını durumunda işten atılmakla tehdit edildiklerini ifade eden bir işçi, yaşadığı bir olayı şöyli anlattı: “Metal sektöründe üretim yapan bir fabrikada çalışıyorum ben, sendikamız da var. İşçi sağlığı eğitimlerini çok güzel alıyoruz. Tesisimiz de çok güzel. Makinede bir arıza oluyor

İşçi sağlığı ve güvenliği uzmanı bize ders verirken ‘Kesinlikle güvenlik önlemleri olmadan makineyi çalıştırmayın’ diyor. Her şey bir yerde bitiyor. Halledilemeyen bir arıza müdür geliyor, elektrikçiler, bakımcılar halledemiyor ‘Kapat güvenlik önlemlerini bas startına’ diyor. Orada bitiyor işte. İstediğimiz kadar eğitim verilsin, istediğimiz kadar sendikamız olsun durum bu. Orada bir kaza olsa yine işçi haksız olacak.”

Birleşik Metal İş Örgütlenme Uzmanı Yakup Aslandoğan: Bu toplantı bile bir örgütlenmenin ve mücadelenin sonucunda gelişmiştir. Buradan çıkarılacak sonuçlardan biri de işyeri temelinde örgütlenmenin sürdürülmesi ve buradaki taleplerin 1 Mayıs’a taşınması ve 1 Mayıs’ta ifade edilmesi sağlanmasıdır. 

DİSK Kayseri Bölge Temsilcisi Cumali Sağlam: Bundan önce de işçiler çeşitli toplantılar ve kurultaylar yaptılar. Kayseri işçisinde sendikalaşma isteğinin arttığını görüyoruz. Bu toplantıda konuşulanları iş yerlerimize taşımalı ve başka işçilerin de bunları bilmesini sağlamalıyız. İşçinin örgütlenmesinin önündeki engelleri de yine işçi aşacaktır. Tüm işçileri talepleri ile 1 Mayıs’a katılmaya çağırıyoruz. 

ÖNCEKİ HABER

Alan tartışmasına karşı işçilerin birliği

SONRAKİ HABER

‘Çalışma bakanlığı doğru kararlar almıyor’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa