26 Nisan 2015 00:51

Mezopotamya Dans 10 yılını geride bıraktı

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Çalışmalarını Mezopotamya Kültür Merkezi bünyesinde sürdüren Mezopotamya Dans 10. yılını geride bıraktı. 2005’ten bu yana sahneye taşıdıkları projelerle dikkat çeken Mezopotamya Dans, sırasıyla “Navber” ve “Be zeman u Be ziman”la kadının kimlik sorununı, “Yasaq”la ana dili, “Windabun” ile Cumartesi Anneleri ve kayıpları, “Sinor”la sınır ötesi operasyonları ve “Destana Kawaye Hesinkar” ile Demirci Kawa’nın isyanını ve Newroz ateşini danslarıyla sahneye taşıdılar. Mezopotamya Dans, Alevi kültüründe önemli olan 4 kapı 40 makam ritüeline ve soykırıma dikkat çekmek için Jenosit projelerini ise sahnelemeyi sürdürüyor. Mezopotamya Dans’tan Serhat Kural ve Yeşim Coşkun sorularımızı cevapladı.

Mezopotamya Dans’ın ilk olarak kuruluş aşaması nasıl oldu?
Yeşim Coşkun: Mezopotamya Dans, Mezopotamya Kültür Merkezi çatısı altında temellerini 2003 yılında Koma Serhildan projesi olarak başlayan Mem û Zîn çalışması ile ilk çağdaş dans çalışması ile adım attı. Êhmede Xani’nin destanını sahnelemek isterken, destanı anlatmak için daha geniş bir hareket kapasitesine sahip bir dans formu ihtiyacı üzerinden halk dansları ile sınırlı kalmamak üzere aynı dönem eğitimine başladığımız çağdaş dans formu ile tanışarak başladı. Daha sonra grup adını ve çalışmalarını bağımsız olarak mart 2005’te yaratmaya başladığı projelerle duyurmaya başladı.

KÜRT SANATINDA YENİ TANIMLANIYOR 

Dansın sanat disiplinleri içindeki yeri nedir buna dairde kısaca söz eder misin?
Y.C:  Dansın sanat dalları içindeki özgünlüğü; sahne sanatları alanı içerisinde ortaya koyduğu eserlerin görsel ve estetiğe dayan aynı zamanda prodüksiyon destekli fiziksel bir sunuma dayandırmasıdır. Özgünlüğünü ve üslubunu beden dili üzerinden sahneye aktaran bu sanat dalı ve işleyişi 7 sanat akımının içinde estetiğe prodüksiyona birebir seyirci reaksiyonuna ve 3 boyutlu algılanabilir iki özel sanat dalı arasındaki tamamen fiziksel ve düşünsel tek sanattır. Bu alan hem işitsel hem görsel hem de estetik bir sunuma dayalı olduğundan tek görüş algısını kıran ritimsel, müzikal, bir bütünen oyuncu duruşuna, sinema görseline sahip beden dili ile icra edilen özel bir sanat alanıdır. Alanın zorlukları bu sanat alanında bu yüzyıl içerisinde yeni ve halen kendini kısıtlı bir kitleye hitap eden bir yerde durmasıyla paralel olarak Mezopotamya Dansın Kürt sanat dalları içerisinde 10 yıldır projeleri ile kendini var etmesi, yeni bir sanat alanı olarak tanımlanmaya devam ediyor.

10 yıl içerisinde ne tür çalışmalar yaptınız? Çalışmalarınızı yaparken karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Olduysa bunlardan söz eder misiniz?
Serhat Kural: Kendi koşulları içerisinde dans gibi bir alanı 10 yıl boyunca sürdürmek çok zor ve heyecanlı oldu. Yani bir mücadeleden bahsedeceksek hayata karşı mücadele edip bir yerden de kendini terbiye etmek. Çift taraflı bir mücadele yürütüyoruz. Hem dansın toplumsal gerçeklik ile bağını kuruyoruz hem de kendi bedenine bu kadar yabancılaşmış toplum içinde birey olarak bedenimizle barışmanın mücadelesini veriyoruz. Aslında 13 yıllık bir yolculuk ‘Mem û Zin’ dans tiyatrosu ile başlayan bir süreçten geliyoruz. On üç yılı yoğun, ağır ve hızlı geçirdik. Dans birimi de onun içinde oluştu. On yıl oldu. Bugüne geldiğimizde başladığımız yer ile geldiğimiz yere baktığımızda birçok noktada olgunlaştığımızı düşünüyoruz. Kürt sanatına renk kattığımıza inanıyoruz. Grup adını ve çalışmalarını bağımsız olarak mart 2005’te yaratmaya başladığı projelerle duyurmaya başladı. Kurulduğundan bu yana bir çok eser ve performansa imza attı.

KÜRT KADIN DANSÇI LEYLA BEDİRXAN

10 yıllık çalışmalarınızı değerlendirdiğinizde geldiğiniz yeri nasıl değerlendiriyorsunuz? Ve önümüzdeki döneme dair hedefleriniz neler?
S.K: Mezopotamya Dansın Kürt sanat dalları içerisinde 10 yıldır projeleri ile kendini var etmesi, yeni bir sanat alanı olarak tanımlanmaya devam ediyor. 

Bu alanın zorluklarıyla beraber temel olarak sahneye konulan her eser toplumsal ve sanatsal her türlü sürece tanıklık ederken Kürt kültürü, ritüelleri sosyal sorumlulukları içeriklerine değinerek hedeflerine ve izleyicisine ulaşmaya devam etmektedir. Topluluk 2015’in ilk yarısını girdiğimiz bu dönemde ilk Kürt Kadın Dansçı Leyla Bedirxan ı anlatan eserin prömiyerine hazırlanıyor. 16 Mayıs’ta sahnelenmesi planlanan eserin provaları devam ediyor. Kendi atölyesini ve kadrosunu eğitmeye devam eden grup Kürt kültür sanatı içerisinde dansın daha iyi bir yerde kendisini ifade etmesi için büyümeyi ve projeler üretmeyi hedefleri arasında tutmaya devam ediyor.

ÖNCEKİ HABER

Halkın takımı FC United of Manchester bir üst ligde

SONRAKİ HABER

Almanya tereddütlü çünkü silah kardeşliği sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa