25 Nisan 2015 16:28

Danimarkalı ve Türk şairler aynı antolojide

20 yıldır Kopenghag’da düzenlenen Danca ve Türkçe şiir akşamları’nın konuğu olmuş 13 Danimarkalı, 13 Türk şairinin şiirleri bir antolojide toplandı. Hüseyin Duygu’nun yayına hazırladığı 2X13 Danimarkalı ve Türk Şairler, Yasakmeyve yayınları tarafından basıldı.

Paylaş

20 yıldır Kopenghag’da düzenlenen Danca ve Türkçe şiir akşamları’nın konuğu olmuş 13 Danimarkalı, 13 Türk şairinin şiirleri bir antolojide toplandı. Hüseyin Duygu’nun yayına hazırladığı 2X13 Danimarkalı ve Türk Şairler, Yasakmeyve yayınları tarafından basıldı. 

Gerd Laugesen, Aynur Uluç, Sezai Sarıoğlu, Kemal Özer, Uffe Harder, Laus Strandby, Niel Senlean Nielsenpia, Tafdrup Marienne, Larsenerik Stınus ve Peter Poulsen gibi şairlerin yer aldığı antolojide Türkiye’de hatırı sayılı bir okur kitlesine sahip olan Niels Hav da bulunuyor. Hav, Türkiye’de en çok Biz Buradayız adlı şiir kitabıyla tanınıyor. 

Kitapta Niels Hav’dan bahseden sayfalarda Ataol Behramoğlu’nun Hav hakkında yazdığı bir yazıdan alıntı yapılmış; “Niels Hav, zekasıyla, duyarlılığıyla, ince ironisiyle, kişisel özgünlüğü ve toplumcu vicdanıyla, gözünün değdiği her şeyde bir şiir kokusu alarak, bir şiir teması duyumsayarak, sadece bu temayı değil, onun da ötesinde, ondaki yaşamsal, canlı dokuyu şiire dönüştürmeyi başarıyor. Böyle olduğu için de çağdaşımız bu şairin şiirlerini okurken, onun gözleriyle, sanki yaşamın kendisini okuyoruz... ‘yaşamın anlamı yaşamaktır’ diye şairden yapılmış başarılı çeviriler, bizi şiirde ve yaşamda derinleştirecek bir şölene çağırıyor. 

İSTANBUL, AVRUPA’NIN GİZLİ BAŞKENTİ

Hav, 2012’de düzenlenen “Arap Baharı” temalı Şiiristanbul festivalinin konuğuydu. İstanbul’un “Avrupa’nın gizli başkenti” olduğunu söyleyen şair, kentle ilgili düşüncelerini şöyle anlatıyor; İstanbul, Avrupa’nın gizli başkenti. Gizli diyorum çünkü Avrupalıların çoğu hiç İstanbul’a gelmemiş, birçoğu İstanbul’un bir Avrupa şehri olduğunu bile düşünmüyor. Bu tuhaf, Avrupa kültürünün İstanbul’da birçok kökleri var ve bugün burada Avrupa tamamen çiçek açmış durumda. Konstantinopolis bir zamanlar imparatorluk başkentiydi, sanatın, felsefenin ve kültürün merkeziydi. Ve bugün yeniden şehir bir büyüme merkezi, dünyanın önde gelen pek çok şirketi ve uluslararası enstitüler, hadiselerin cereyan ettiği yerde olmak için, İstanbul’da ofisler açıyorlar. Arap baharında ve Ortadoğu’da ve tüm Arap dünyasında cereyan eden ayaklanmalarda Türkiye çok önemli bir rol oynuyor. Sadece dini ve siyaseti birbirinden ayıran demokrasi için bir model değil, aynı zamanda filizlenen genç demokratik kurumlara olan desteği ve tavsiyeleriyle de önemli. Elbette Türkiye’nin çözmek zorunda olduğu kendi sorunları ve iç çatışmaları var, demokrasi devam eden bir süreç. Ama İstiklal Caddesi’nde bir aşağı bir yukarı gezinmek demokraside pratik bir edükasyon. Küçük ve geniş gösteriler sokağı yıkayıp geçiyor, İstanbul’da demokrasi her gün çalışıyor. Belki de bu yüzden kendimi bir şekilde evde hissediyorum burada. Belki de ruhum aslında Türk’tür.  

Bu sorunun odak noktasına ulaşmak için uzun bir yol oldu. Aynı zamanda Türk şiiri bir kavşağın ortasında. Türk şiirinde bir üstatmış gibi numara yapmayacağım, buna rağmen birçok şairle tanıştım ve birçoğunu da beğeniyorum.  Kemal Özer’den bahsetmiştim. Yaşayanlar arasında Ataol Behramoğlu’yu takdir ediyorum, uluslararası bir ufku olan özgün bir şair, buluşmalarımızda ondan Türk şiiri hakkında çok şey öğrendim. Nâzım Hikmet hakikaten çok büyük bir şair. Neoklasikler arasında Oktay Rıfat’ı beğeniyorum, serinletici bir cazibesi ve hamuru var, birkaç dizeyle eski ayı bile yepyeni yapabilir. (KÜLTÜR SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Türkiye Yayıncılar Birliğinin 30. Yılında ‘İz Bırakan Yayıncılar’

SONRAKİ HABER

Şakran cezaevinin müdürü görevden alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...