22 Nisan 2015 12:37

Soykırımın 100. yılında: Utanç ve Onur

Evrensel Basım Yayın’ın hazırladığı 'Utanç Ve Onur, 1915-2015 Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılı' kitabı Cezayir Restaurant’ta tanıtıldı.

Paylaş

Ezgi GÖRGÜ
İstanbul

Evrensel Basım Yayın’ın hazırladığı 'Utanç Ve Onur, 1915-2015 Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılı' kitabı Cezayir Restaurant’ta tanıtıldı.

Hakkı Zariç’in moderatörlüğünü yaptığı toplantıya çok sayıda yazar, aydın ve akademisyen katıldı.

Kitabı hazırlayanlar arasında yer alan  Aydın Çubukçu, “Benim için aslında kişisel bir meseleydi. İsfahan’da, Şam’da, Erivan’da, Hrant’la olduğumuz tüm yolculuklarda o bir şeylerin peşinde koşup yeni belgeler arayıp toplarken nasıl onurlu bir iş yaptığına tanık oluyordum. Sebebini çok anlayamadığım bir biçimde ben utanıyordum” diyerek kendisi için bu onuru taşıyanlara tarihsel haklarını vermenin bu utancı yenmenin tek yolu olarak gördüğünü söyledi.

Kitapta '1915’te benimdi’ ve ‘Cumhuriyetin 1915 fişi’ başlıklı iki makalesi olan Yazar Nevzat Onaran, “Ben bu çalışmada mülkiyetin Türkleştirilmesi üzerinde durdum ve gerçekten Osmanlı’dan Cumhuriyet’e sadece kadrosal değil, ekonomi politiğin de devam ettiğini gördüm. Devletin vatandaşına karşı ötekileştirici ve imha edici gözle baktığını Ermeni nüfusunun yıllara göre azalmasında görebiliriz” dedi.

‘KATİLDEN BELGE İSTİYORSUNUZ’

Toplantıya katılan Yazar Veysi Sarısözen, ise “Katilin elinde belgeler var ve siz ondan cinayeti işlediğine dair belgeler istiyorsunuz. Hangi katil verir, o yüzden belge anlamsızdır. Ne zaman ki Türkiye demokratik bir karakter kazanacak, o zaman belgeler ortaya çıkacak. Bu iş geciktirildikçe bizim çocuklarımız da suça ortak oluyor. Çünkü bir millet jenositten paçasını kurtaramaz. Yüzleşmedikçe bu iş bitmez, bitmeyince Cemal Paşa’nın torunu Hasan Cemal de bu işe ortak oluyor. Onun için 1915’ten beri her doğan çocuk bu suça ortak oluyor" şeklinde konuştu

Kitapta makaleleri bulunan Erdoğan Aydın, Zakarya Mildanoğlu, Burhan Kum, Kadir Akın, Sebu Aslangil, Nesim Ovadya İzrail, Hacı Orman ve Evrim Kaya yaptıkları konuşmalarda, kitabın ve 100. yılda Ermeni Soykırımı’nın tanınmasına dair düşüncelerini dile getirdiler.

YÜZLEŞMEK GEREKİYOR

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan ise, “Elbette soykırımların yaşandığı bir coğrafyadayız, dolayısıyla her yönden bir yüzleşmeye ihtiyaç olduğu açık. Tarihte kritik dönemeçler vardır, Ermeni Soykırımı için bugün bir dönemeç olduğunu söyleyebiliriz. Hâlâ bugün devletin çağrısıyla palalarla, silahlarla sokağa çıkılabiliyorsa esas olarak bu katliamların sahibi ve ortağı olan sistemin bir siyasal yüzleşme içerisinde olması gerekiyor” dedi.

Ermeni Soykırımı’nın öncesi ve sonrasına dair çok sayıda bilgi içeren kitap için yazarlar, soykırımın Türkiye halkları için de gerçek bir kayıba neden olduğunu vurgulayan konuşmalar yaptı.

YÜZLEŞMEME SİYASETİ YAPILIYOR

Kitaba makaleleriyle katkı sunan Burhan Kum, Erdoğan Aydın ve Nesim Ovadya İzrail de düşüncelerini paylaştı.

Burhan Kum: Ermeni Soykırımı ile ilgili dile getirilen aydınların genellikle ‘Tarihimizle yüzleşelim’ diye bir cümlesi vardır, son derece doğru bir talep bu. Ama bu devlet ricalinde kabul edilmez. Bunun için böyle bir talebin bir bakıma anlamsız olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, hiçbir zaman ne yaptığıyla yüzleşir ne özeleştiri verir ne de o konuyla ilgili herhangi bir belgeyi ortaya çıkarır.

Ben Ermeniler buradayken neler yaptılar diye yola çıktım ve kendi alanım olan resimde Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermeni ressamları aramaya başladım.

Nesim Ovadya İzrail: 1915’te sadece Ermeniler, sıradan insanlar, doktorlar, gazeteciler, yazarlar öldürülmedi, aynı zamanda milletvekilleri de öldürüldü. 7 milletvekili teker teker nisan ayıyla temmuz ayı arasında 3-4 ay içinde öldürüldüler. Belgesi var mı yok mu, insanlar öldürüldü mü, yolda mı öldü, açlıktan mı öldü gibi tartışmaların yanında koskoca milletvekilleri öldürüldü. Bundan yıllar önce Batman’da bir Kürt milletvekili Mehmet Sancar sokak ortasında öldürüldü. Aradan 22 yıl geçmesine rağmen onun da katili bulunmadı. Yani bu memlekette milletvekili olmak yetmiyormuş, öteki olduğunuz, Ermeni veya Kürt olduğunuzda milletvekili vasfınız sıfır, öldürülebilirsiniz. Ben, Osmanlı’da yaşayan Ermeni aydınlarının ölümünün, öldürülen milletvekillerinin peşine düştüm.

Erdoğan Aydın: Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘Bize milletimizin cani olduğunu söyletemezsiniz’ demişti. Aslında yapmaya çalıştığı şey, milletimiz mefhumunu kendi izlemiş olduğu yüzleşmeme siyaseti önüne kalkan haline getirmeye çalışmaktı. Türk milletinin caniliği üzerine tartışmak elbette çok anlamsız ve buradaki kimse de böyle düşünmüyor. 2005 yılında sevgili Hrant Dink, benimle Agos için bir röportaj yapmıştı, Ermeni sorununun nasıl nitelendirilmesi gerektiğini sormuştu. O günkü bilgimle, soykırımın dışındaki tüm kavramları etnik arındırma, kıyım, cinayet, tehcir gibi, günlük dilde kullandığım halde, soykırımı hukuki bir kavram olarak kullanmakta kendi kafamı netleştiremediğim için karar veremedim demiştim. Bu sırada bana bakan gözlerin aldığı şekil, hüzün, bana aslında mutlaka o gözleri her zaman her yerde çok net hale gelmesini sağlamanın başta ben olmak üzere hepimizin boynumuzun borcu olduğunu işaret etmişti.

ÖNCEKİ HABER

Gezi kitabı Gezi davasına delil oldu

SONRAKİ HABER

Habersizce AKP'ye üye yapılanlar suç duyurusunda bulundu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...