20 Nisan 2015 00:53

Savaş meydanında gerçeği kurtarma çabası

Stanislav Retinskiy, Ukrayna’nın bağımsızlığını ilan eden Donbass bölgesinde gazetecilik yapıyor. Aynı zamanda Donetsk Halk Cumhuriyeti Komünist Partisi’nin basın bürosunda da çalışan Retinskiy, bölgedeki savaşı yerinde izleyip, haberleştiren gazetecilerden birisi oldu. Retinskiy ile savaş bölgesindeki gazeteciliğini konuştuk.

Paylaş

Okay DEPREM
Donetsk

Stanislav Retinskiy, Ukrayna’nın bağımsızlığını ilan eden Donbass bölgesinde gazetecilik yapıyor. Aynı zamanda Donetsk Halk Cumhuriyeti Komünist Partisi’nin basın bürosunda da çalışan Retinskiy, bölgedeki savaşı yerinde izleyip, haberleştiren gazetecilerden birisi oldu. Retinskiy ile savaş bölgesindeki gazeteciliğini konuştuk. 

Öncelikle gazetecilik geçmişinden bahsedebilir misin?     
Yaklaşık 10 senedir gazetecilik yapıyorum. Ancak profesyonel seviyede son bir yıl zarfında. Meslek olarak elektro-mekanik mühendisiyim. Zamanında Araç-İnşa Akademisi’ni bitirdim, askerliğini yaptım, 4 yıl kadar önce fabrikada sonra ise bir inşaat-projesinde çalıştım. Gazetecilik sadece bir hobiydi. Fakat Kiev’deki sivil darbeden ve de Donbass’ta kitlesel protestolar başladıktan sonra, yaşanan olaylar hakkında dünya kamuoyuna gerçekleri ulaştırmak adına kendimi tamamen bu işe adamaya karar verdim. İlginç ve maddi açınan cazip mühendislik kariyerini bütünüyle terk ederek, şahsımı tam anlamıyla bilgi alanında yaşanan mücadeleye verdim. Verdiğim kavgadan şikâyetçi değilim. Keza geçen yıl gösterdi ki, bilgi cephesindeki zafer, askeri alanda kazanılan zaferden daha önemli.   

BAŞINDAN BERİ ORADAYDI

Bildiğimiz kadarıyla Donetsk Halk Cumhuriyeti Komünist Partisi’nin (DNR-KP) basın bürosunda muhabirlik yapıyorsun. Özellikle Kiev’deki darbeden sonra, Donetsk’te 2014’ün Şubat ve Nisan ayları arasında muhalif bir gazeteci olarak ne tür zorluklar yaşadın?
Gazeteci olarak Kiev’deki iktidar değişikliğine karşı Donbass’taki halk gösterilerine doğrudan katıldım. 2014’ün Şubat sonundan itibaren Donetsk’teki Lenin heykelinin yanında gece gündüz tutulan nöbete katıldım. O sıralarda binlerce insan, Sovyet döneminin anıtlarını birer birer yıkan Neonazi çetelerinin vandalizmiyle mücadeleye hazırdı. Aynı yılın Mart ve Nisan aylarında, bölgenin kendi kaderinin referandum yoluyla oylanması amacıyla düzenlenen mitinglerde bulundum. Tüm izlenimlerim ve çıkardığım sonuçları, sonrasında yerel ve Rus yayın organlarında yayınlanacak makale ve notlarda özetledim. 

Esas olarak savaş muhabiri olmamana rağmen, Donbass’ta savaş patlak verdikten sonra, çatışma bölgelerine çok yakın yerlerde defalarca bulundun ve bulunuyorsun. Ne tür zorluklar tecrübe ettin ve gözledin?   
Gerçekten de savaş muhabiri değilim ancak DNR topraklarında bitmek bilmeyen bombardıman nedeniyle sürekli özel koşullarda haber yapmam gerekti. 2014 Ağustosunda, Ukrayna ordu birlikleri tarafından sistematik olarak tahrip edilen Donetsk madenleri ile ilgili bir yazı dizisi hazırladım. Havalimanının yakınında bulunan “Ekim Madeni”nde bulunduğum sırada bize doğru topçu ateşi açıldı. Röportaj yapmak gerçekten tehlikeliydi çünkü 2014’ün Mayıs ayından Ağustos’una kadar sadece üç ay içerisinde yüzün üzerinde patlama meydana geldi bu bölgede. İkinci kere ise “Mospinskaya Madeni” civarında gerçekleşti. İşletmeye doğru giderken yolda ateş altında kaldım. Adyeevka yönünden Ukrayna güçleri Donetsk’in Budenovskiy İlçesini karadan havaya roket atarlarla vuruyorlardı. Hayatta kalmak mucize gibiydi. Patlamanın meydana geldiği noktaların onlarca metre çapında bir alana yayılıyordu şarapnel parçaları. Evleri yakıyor, onarıma giden elektrik mühendis ekipleri hayatlarını kaybediyordu. Geçtiğimiz Ocakta ise Donetsk Havalimanı’na gittim. Neonaziler, “Peski” yerleşim bölgesinden havaalanı binalarına klorlu mermiler ile ateş ediyorlardı. Gözlerim yaşardı ve nefes almakta zorlandım. DNR Ordusu’ndan bir asker acilen hastaneye kaldırıldı. Ardından sırasıyla Gorlovka, Yenakiyeva ve Kirovskoye gibi ön cephe bölgelerine yolum düştü. Kısacası 12 Şubat’ta 2. Minsk Ateşkes Anlaşması imzalanana kadar hayatımın sürekli riskteydi. 

Gazeteci meslektaşlarınızdan yaralananlar ve yaşamını yitirenler oldu mu?
Maalesef yakın zamanda arkadaşım Vsyevolod Petrovskiy hayatını kaybetti. Yine Andrey Lunyev adında bir tanıdığım geçenlerde ağır yaralandı. Vsyevolod ile biz, sol görüşlü gençleri bünyesinde birleştiren işçi kulübü “Gernika”nun kurucularıydık. 2014 Ağustos’unda kendisi DNR Savunma Bakanlığı siyasi bölümünde savaş muhabiri olarak çalışmaya başladı. Kasım ayında Aleksey Mazgovoy’un “Prizrak” ismindeki askeri birliği karargâhındaki politik büronun kadrosuna dâhil oldu. 8 Şubat’ta milislerin Debaltsevo’daki saldırısı esnasında öldü. Lunyev ise Rus kanalı “Zvyozda”nın (Yıldız) muhabiriydi. 14 Nisan’da Şirokina’da ağır yaralandı. Bir röportaj hazırlığında sırasında Ukraynalı sabotajcılar tarafından dönenmiş mayına bastı. Şu anda Rostov’da yoğun bakımda tedavisi sürüyor.             

En baştan şu ana kadar bölgede silahlı çatışmalar sürdüğü ölçüde, yabancı gazetecilerin Donbass’a ilgisini genel olarak nasıl değerlendiriyorsun? 
Yabancı basın organları temsilcileriyle yaptığım görüşmelerden edindiğim tecrübeden hareketle şunu diyebilirim ki, Donbass’taki olaylar en fazla sol görüşlü gazetecilerin ilgisini çekiyor. Onlar yalnızca “sıcak” hadiseler üzerine yazı yazmıyorlar, fakat aynı zamanda günlük olayları da takip ediyorlar. Örneğin, Alman dergisi “Hintergrund” yazarı Susann Witt-Stahl Kiev’de bulunmasının ardından iki kez Donetsk’i ziyaret etti. Kendisinin DNR başkentine ziyareti Boeing uçağı kazasıyla veya seçimler ile ilgili değildi. Alman gazeteci Donbass’a ilgi duydu çünkü buranın Ukrayna faşizmine karşı mücadelenin kalesi olduğunu gördü. Ünlü ABD dergisi “The Nation”ın muhabiri Alec Luhn da DNR ve LNR’deki antifaşist direnişe sempati duymuştu. Donbass’ın Alman-faşist işgalcilerden kurtuluşu yıldönümü üzerine Donetsk’te düzenlenen kutlama üstüne yazı kaleme almış ayrıca “Prizrak” askeri birliğinin sol görüşlü kumandanı Aleksey Mazgovoy ile röportaj yapmıştı. Ve elbette siz Okay Deprem. Sizi sadece askeri çatışmaların değil ancak aynı zamanda bölgenin iktisadi açıdan canlanış sürecinin de ilgilendirdiğine ikna oldum. Bu gazeteciler arasında çok ender bir durum… 
 
DNR’de yaşıyor ve çalışıyorsun. Doğal olarak yazı ve haberlerine de dünya görüşünü yansıtıyorsun. Mevcut iktidar tarafından çalışmalarına yönelik herhangi bir sansür veya engelleme ile karşılaştın mı bugüne kadar? 
Rahatlıkla söyleyebilirim ki, DNR’de solcu gazeteciler, Ukrayna’dakilere göre görevlerini çok daha kolay devam ettirebiliyorlar. Ukrayna’da sol parti ve örgütlerin eylemcilerini kovuşturuyorlar, Sovyet sembollerini yasaklıyorlar, komünist bayramları iptal ediyorlar.  Burada ise tam tersi; DNR-KP yasal olarak faaliyet yürütüyor,  “Zafer simgeleri” ve “Muhafız şeritleri” çok yayın olarak dağıtılıyor, 23 Şubat “İşçi-Köylü-Kızıl-Ordusu günü” ile 8 Eylül tarihleri (Donbass’ın Alman işgalcilerden kurtarılış günü) resmi devlet bayramları ilan edildi. Bunun dışında DNR, Stalin’e büyük bir saygı ile yaklaşıyor. Mesela, Savunma Bakanlığı’nın resmi yayın organının ilk sayısında, büyük Sovyet lideri üzerine uzun bir makale yayınlandı. Kendi yayınlarım konusundaysa; politik fikirlerimi açıkça ifade edebiliyorum.  

UKRAYNA MEDYASI VE DONBASS

Ukrayna’da çok uzun süredir Rus medyası yasaklanmış durumda. Yine DNR ve LNR’e bağlı medya da aynı şekilde. Ukrayna’nın yazılı ve görsel medya kanalları Donbass’taki durumu, savaş sürecini nasıl yansıtıyor, aktarıyorlar sence? 
DNR’de Ukraynalı gazeteci hemen hemen yok bundan dolayı da olayların yaşandığı yerlerden doğrudan haber hazırlamaları mümkün değil. Önde gelen Ukrayna televizyon kanalları, Donbass ile ilgili haberlerin hazırlanışı sırasında Donetsk, Avrupa veya Rus şirketlerinin internette yayınladıkları video malzemelerini kullanmak zorundalar. Sorun yalnızca, Ukrayna medyasının akreditasyon talebini sık sık reddeden DNR yönetiminde değil; çünkü bütünüyle haklı korkular yüzünden, yaşananlarla ilgili halkı nesnel olarak aydınlatabilmeleri olanaklı olmuyor. Problem son derece sert sansür koşullarının geçerli olduğu Ukrayna’nın kendisinde. Herhangi bir muhalefet hemen “ayrılıkçılarla” suç ortaklığı şeklinde değerlendiriliyor. 2014’ün sonbaharında DNR basın merkezinden akreditasyon alan ve cumhuriyetin sınırlarında gelişen olaylarla ilgili halkı aydınlatan, “112” adlı Ukrayna televizyon kanalının muhabiri Roman Gnatyuk’un başına gelenlerin tarihi buna iyi bir örnek. Donetsk’in 63 No’lu okula Ukrayna birlikleri tarafından ateş açılması sonucunda çocukların ölmesi vakası üzerine bir gazetecilik araştırması yürütmesinden hemen sonra kanal ile tüm ilişkisi kesildi. Şu anda DNR sınırları dâhilinde Ukrayna’nın “Kanal-17” kanalına bağlı gazeteciler çalışıyor. Fakat ağırlıklı olarak, Kiev ile Donetsk arasında tele-köprüyü organize ediyorlar. 

ÖNCEKİ HABER

Hozan Beşir: Çocuklar hep mazlumdur

SONRAKİ HABER

Çorlu Tekstil işçileri 1 Mayıs’a hazırlanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...