19 Nisan 2015 00:50

'Ben kocamsız ne yaparım' diyen kadın şiddetten kaçamaz

Paylaş

Devrim ACAROĞLU
İstanbul

'90 senesinde başından talihsiz bir olay geçiyor Sevgi Aksoy’un. Kadınların başına pek sık gelen bir talihsizlikten bahsediyoruz. Evine yakın bir ara sokakta altı gencin tacizine uğruyor. “29 yaşındaydım, kendimi savunabilmeliyim, bir şeyler yapmalıyım” diye düşünmüş. Bu düşünce kendi halinde kalmış ama. Altı ay sonra geçirdiği bir operasyon sonrası fizyoterapist eşliğinde bir spor salonuna yönlendirilince o salonda aikido yapan insanlarla karşılaşır. O günkü algısı ile “pantolon-etek giymiş erkekler dans ediyorlar” diye düşünmüş Sevgi Aksoy. “Dans ediyorlar etmesine ama yere düşüyorlar, canlarının acıdığını görüyorum, üstelik kuvvet uygulamıyorlar birbirlerine. Bir altmış boyunda bir adam iki metre boyunda 130 kilo bir başkasını yere seriyor. Acaba ben de yapabilir miyim? Diyorsunuz. Benim kafamdan geçenleri aikido hocası da hissedince, ‘Sevgi Hanım üç gün misafirim olun’ dedi.” Tedavisi bitince Bodrum’da bir inşaat şirketinin başına geçmek üzere evini Bodrum’a taşır. Üç hafta zor durur Bodrum’da. Aikido ile yatıp, aikido ile kalkar çünkü. Dayanamayıp İstanbul’a geri döner ve aikidoya başlar. İlk zamanlar tek kadın olması yadırganır. Bir ders yetmez ikinci derse de girer. Hoca olmaya karar verir zamanla. “Kadının olduğu bir aikido düşünmeyen anlayış, bırakmam için çok çabaladı ama yılmadım. Çok agresif bir insandım aikidoya başlamadan önce. Minibüs camından adam çıkarmaya yeltenen birini düşünün. Aikido ile bu duyguları yenebilmeyi öğrendim. Aikidodan önce sadece ‘ben’ vardı, sonra ‘biz’i öğrendim.”

Aikido ile birlikte iş hayatını da sürdürmeye çalışan Sevgi Aksoy 41 ay işsiz kaldıktan sonra bir aikido salonu açmaya karar verir. Türkiye’nin ilk kadın aikidocusu, ilk kadın aikido hocası, ilk aikido okulunu açan, ilk çocuk aikidosunu yaptıran, ilk aikido Shihan’ı Sevgi Aksoy’un hikayesi kısaca bu. Shihan aikidoda en üst mertebe sayılıyormuş bu arada.

Aikido yapılan okula Dojo deniyor. Aylar süren işsizliğin ardından beş parasız kalan Sevgi Hanım aikido dojosu açmak ister. Parası yoktur ama hayalleri vardır. Dostlarını bu hayale inandırır, düşleri gerçek olur. Hayran olduğu iki dojonun fotoğrafından yola çıkarak yüzlerce insanın desteği ile kendi dojosunu inşa eder.  Kolay olmamış tabii. Anne-babasını arayıp “Sevgi kafayı yemiş” diyenler de olmuş, elinden geleni yapan da.

EGO DÜŞMANIMIZ EMPATİ DOSTUMUZ

Aikido bir savunma sanatı. Hiçbir zaman karşısındakine ilk hamleyi yapmayan bir terbiye aslında. “Düşman”ın hamlesini yapmasını bekleyen türden bir savunma da değil kastedilen. “Düşmanın” hamle yapmasına neden olabilecek durumu ortadan kaldırmak mesele. Aikido duruşu diye bir şeyden bahsediyor Sevgi Hoca. “Kendinize güvenir ve dimdik durursanız kimse size bulaşmaz” diyor. Bu noktada işin içine felsefe ve ahlak giriyor. Tam da bu nedenle yaptıkları işi spordan çok kişisel gelişim kavramıyla tanımlıyor Sevgi Aksoy. İnsanın karşısındakine saldırmasına neden olabilecek egoyla nasıl mücadele ettiklerini soruyorum. Aikido eğitimi almış biri şeytana uymaz mı, şunu bir yamultayım demez mi?

“Terbiye oluyorsunuz. Kavga ilk atakla başlar. Size bana saldıracak bir ortam hazırlamazsam, siz de saldıramazsınız. Diyelim karşınızda bir psikopat var, ondan korkarsanız o saldırır. Bizden güçlü olan karşısında kendimizi geri çekeriz istemsiz. O da bunu hisseder. Neden yolumuza devam etmiyoruz? O geri çekilsin. Korkak vücut kendini belli eder. Çantasına sıkı sıkı sarılan bir kadın mesela. Dimdik yürüyebilmek için kendinize güvenmelisiniz. Bunun için önemli aikido. Kendinizi geliştirmelisiniz. ‘Kendimi savunmak istiyorum’ diyor ve geliyor buraya. Tamam güzel ama kendini kontrol etmeyi, egolarını dizginlemeyi öğrenmediğin sürece öğrettiğimiz teknikler işe yaramayacaktır. En büyük tehdit egodur, o psikopattan daha tehlikelidir. Empati ise en büyük dostumuz. Bütün bunlara rağmen bir saldırı altında mısınız, karşınızdakine zarar vermeden onu alt edebilirsiniz aikidoyla. Aikido savunma sanatıdır ama tehlikeli bir savunma sanatıdır. Kemik kırma sanatıdır aslında, eklemlere çalışır çünkü. Ama karşındakine zarar vermeden uygulamak önemli. Mesele iş oraya gelmeden engellemek. Bir bakışla saldırıyı önleyebiliriz. İlk atak aikidocudan gelemez. Öyle bir tekniğimiz yok. Önce karşıdan gelecek. Zaten sadece bir atak olur, ikincisi olamaz.”

DOKUNMAK SÖZDEN ETKİLİDİR

Enteresan bir spor yani. Örneğin iki aikidocu müsabaka yapamıyor, yarışma da yapamıyor. “Aikidocu başkasıyla değil kendisiyle yarışır” diyor Sevgi Hoca. Aikido bir Japon savunma sanatı. Öyle olunca Japon toplumunu en iyi tanımlayan değerlerden saygı çıkıyor karşımıza. Aikido düşmanından bile selamını esirgemeyen bir spor. Aikido yapılan zemine tatemi deniyor. Ve tateminin üzerinde birbirini devamlı selamlayan, teşekkür eden insanlar görüyorsunuz. Saygıyı en yüksek değer olarak kabul etmiş bir toplumda aikido da bu değerler üzerinde yükseliyor, o değerlerin içine doğuyor. Peki saygının çok kıymet verilen bir kavram olmadığı Türkiye’de aikido nasıl gerçek anlamda yaşanır diye düşünmeden edemiyor insan.
“Aslında bizim kültürümüzde yüksek bir saygı anlayışı vardır. Ama geçmişte kalan, terk ettiğimiz şeyler bunlar. Japonların farkı bu davranış biçimini, felsefesi ve ahlakıyla sürdürmeyi başarmış olmaları.  Devamlı birbirimize selam veririz tatemide, aikidoda selam, kılıç selamıdır, düşmanına bile selam verirsin, saygı duyarsın. Biz bırakın düşmana selamı en yakınımızdan bile selamımızı esirgeyebiliyoruz.  Yaptığımız yemek koktuğu için utanan onu komşuyla paylaşan bir toplumduk. Komşumuzu bir gün görmediğimizde, kapısını çalıp bir sıkıntısı olup olmadığını soran bir toplum. Şimdi apartmanlar, rezidanslarda korku ve güvensizlik içinde bir dünya kurmaya çalışıyoruz. Güvenlik arttıkça güvensizlik artıyor toplumda. Dolayısıyla her şeyden evvel aile olmaya çalışıyoruz burada. Paylaşımı, dayanışmayı, merhameti, sevgiyi yaşamaya çalışıyoruz. Bunlar olmadan aikido da olmaz. Öğretemezsiniz. Çocuğunu getirip üç saat başında duran veli de aikidonun içinde. ‘Bana saygıyı mı öğreteceksin diyen veliye, evet öğreteceğim, siz öğrenmezseniz çocuğunuz da öğrenemez’ diyorum. İşimiz zor bu bakımdan ama başarılı olduğumuzu düşünüyorum.”

Peki aikido saygıyı, kendine güveni, kendini sevmeyi nasıl öğretiyor. Bu tip şeylerin nasihatle edinilmeyeceği, böyle olsa okullarda ya da ailede nasihatten çok bir şey olmadığını biliyoruz. “Dokunmak sözlerden daha etkilidir” diyor Sevgi Hoca. “Biz bu değerleri aikido tekniklerini çalışırken öğreniriz. Lafla öğrenilmez. Vuruşlar sözlerden daha çok işler insana. Karşınızdakine teknik yaparken kaslarınızı kontrol etmeyi öğreniyorsunuz. Sadece kaslarınızı mı, zihniniz ile bedeninizin uyumunu geliştiriyorsunuz. Ondan sonra duygu otokontrolü. Agresif biri kendine de karşısındakine de büyük zarar verir. Önce duygularını yönetebilmeli. Bütün bunları teknik çalışırken öğreniriz.”

Psikiyatr ve pedagoglar işliğinde çocuklara aikido yaptıran Sevgi Aksoy, bu sene yaş grubunu üç yaşa kadar indirmiş. “Amacımız çocuklar spor yapsın değil sadece. Çocukların anne babalarından uzakta nasıl davranışlar sergilediğini gözlemlemek, toplumsallaşmalarını sağlamak, kendilerini birey olarak görmeleri konusunda onları yüreklendirmek gibi sorumluluklarımız var. Aikido bir yaşam kültürü çünkü bir spor değil sadece”.

KADIN ÖNCE KENDİNE GÜVENECEK

Bir kadın aikido hocasıyla konuşunca mesela kaçınılmaz kadına yönelik şiddete geliyor. Hele ki bir tacizin ardından aikidoya yönelmiş ve şimdi sensey olmuş bir kadınsa bahsettiğimiz. Aikido bilen bir kadın erkeklere karşı kendini koruyabilir diye düşünüyorsunuz hemen. Ama Sevgi Hoca bu kadar basit bakmıyor.

“İlk hamlede duruşunuz kuvvetliyse karşınızdaki geri gider, zayıfsa daha da üstünüze gelir. Bu evlilikte de böyle. “Ben kocamsız ne yaparım” diyen kadın kendini şiddetten koruyamayacaktır asla. Biz kendimizi sevmiyoruz. Evlendik mi evimizin kadını, çocuklarımızın anasıyız. Gerekirse dayağımızı da yeriz. Peki nasıl savunacağız kendimizi, nasıl geliştireceğiz. Aikidoyla evet. Ama bakın teknikten bahsetmiyorum sadece. Siz o saldırıyı yaşamayacaksınız zaten aikidoyla. Kadın aikidocu yok mu var ama az. Maalesef bizim kadınlar zoru görünce kaçıyor. Rahatı seçiyorlar. Kadınlar gelmiyor mu, tabii geliyor ama daha çok sosyalleşmek için. Oysa kadınlar için özellikle çok önemli aikido. Taciz denen şey sadece şiddet içermiyor, bakışla da olur taciz ya da bir davranışla. Kendilerini koruyamıyorlar sonra. Kadın önce kendine güvenecek.

ÖNCEKİ HABER

TYÇP: Kadınların işsizliğine çare mi?

SONRAKİ HABER

Siyasi kutuplaşma internete, sansüre yaklaşıma da yansıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...