18 Nisan 2015 08:39

HDP’ye saldırının hatırlattıkları

Devletin zirvesi bugün anti HDP mesajlar vermese HDP’ye yönelik saldırılar bu kadar kolay gerçekleşebilir mi? Bu saldırıları gerçekleştirenlerin devletin içinden mi, dışından mı olduğu da bu noktadan sonra ikincil derecede önemlidir.

Paylaş

Fatih POLAT

21 yıl önceydi... Türkiye en gergin seçimlerinden birine gidiyordu: 27 Mart 1994 Yerel Seçimleri.
O seçimler Recep Tayyip Erdoğan’ın da kendisini siyaset merdivenlerinden yukarıya doğru çıkaracak en önemli adımını attığı seçimlerdi. Erdoğan o seçimlerde Refah Partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti.
RP açısından bir yükselişe sahne olan o seçimler, bizzat devletin derinindeki ya da yüzeyindeki kadroları tarafından Demokrasi Partisi (DEP) için ise tam bir cehenneme çevrilmişti.  
O dönem Gerçek dergisinin Ankara Bürosunda görev yapıyordum. Tarih 18 Şubat 1994’ü gösteriyordu. Bir anda çok büyük, adeta kulakları sağır eden bir patlama oldu. Bizim büromuzun tüm camları kırılırken tüm eşyalarla birlikte bizlerin de bir yerlere fırladığımızı hatırlıyorum. Neler olup bittiğini anlamaya çalışırken, ilk şoku atlattıktan sonra saldırının, bizim çok yakınımızda bulunan DEP Genel Merkezine yönelik olduğunu tahmin etmemiz zor olmadı.
DEP Genel Merkezine yönelik bu bombalı saldırıda, 1 kişi yaşamını yitirmiş, 2’si ağır 16 kişi yaralanmıştı. DEP binasına gittiğimizde, bombanın şiddeti ile eşyaların bir odadan diğerine fırlamış olduğunu gördük. Binanın bulunduğu caddenin çevre caddelerinde de camlar inmişti.
Bu saldırıdan bir hafta sonra, 25 Şubat 1994 günü DEP, parti olarak kendisine siyaset yapma imkanı bırakılmadığını ve seçimlerin meşruiyetini yitirmiş olduğunu belirterek, çekildiğini açıkladı.
DEP’in bu kararı şaşırtıcı değildi, çünkü genel merkez binasına yönelik saldırıya kadar da, DEP’in birçok binası art arda saldırılara uğramıştı.
HDP Genel Merkezinin gece pompalı tüfekle saldırıya uğradığı haberini duyunca o günleri hatırlamadan edemedim.
Ve HDP Genel Merkezine yönelik saldırı HDP’nin Antalya’da Serik’teki binasına saldırının ardından gelmişti. Saldırının ardından BBP İlçe Başkanı Halil Güzel’in, Serik’in çok hassas bir ilçe olduğunu belirtip, “Üstelik ilçe teşkilatı değil ‘örgüt’ diyerek tabela asmışlar. Bugün bu tabela buradan inecek” diye konuşması dikkat çekiciydi.
Serik Kaymakamı Erol Rüstemoğlu’nun, Serik bölgesinin “hassasiyetleri” olduğunu savunarak, bu yüzden de parti binasının kapatılıp tabelanın indirilmesini istemesini, devletin oradaki iradesi olarak, bunlara ekleyin.
Bugün elbette 1994’te değiliz. Öcalan’ın silahların sustuğu bir ortamda siyasetin gelişmesine imkan tanımak için 2013’te yaptığı çağrı, arada tüm olup bitenlere rağmen gerilimin o günlere kıyasla ‘düşük yoğunluklu’ seyretmesine güçlü bir zemin sunuyor.
Ancak yine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doğrudan HDP Eş Genel Başkanını hedef alan söylemleri, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun partisinin seçim beyannamesini okurken, son derece sorumsuz bir biçimde Demirtaş’a ‘hain’ demesi, TSK’nin, Ağrı’ya ilişkin olarak yaptığı açıklamada seçimlerde açık bir siyasi taraf olduğunu gösteren ifadeler kullanması bu saldırıların önünü açmıştı.
Devletin zirvesi bugün anti HDP mesajlar vermese HDP’ye yönelik saldırılar bu kadar kolay gerçekleşebilir mi? Bu saldırıları gerçekleştirenlerin devletin içinden mi, dışından mı olduğu da bu noktadan sonra ikincil derecede önemlidir. Zira dışından da olsa, Cumhurbaşkanı ile, Başbakanı ile, TSK’si ile devletin yol verdiği zeminde, inşa ettiği ve HDP’yi hedef haline getiren iklimde bu saldırılar oluyor. Yani hepiniz oradaydınız aslında.

HDP ve diğer partilerin seçim haberlerini 'Seçim 2015' Özel Sayfamızdan takip edebilirsiniz

ÖNCEKİ HABER

THY uçağında yine 'bomba var' notu bulundu

SONRAKİ HABER

Kadınlar HDP’de buluştu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...