13 Nisan 2015 00:49

Halkın demokrasi talebi yargılanamaz

Taksim Dayanışması üyelerinin yargılandığı davanın 4. duruşması yarın görülecek. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşmada olay gününe ait bazı görüntülere ilişkin bilirkişi raporu bekleniyor.

Paylaş

Eda YILDIRIM
İstanbul

Taksim Dayanışması üyelerinin yargılandığı davanın 4. duruşması  yarın görülecek. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşmada olay gününe ait bazı görüntülere ilişkin bilirkişi raporu bekleniyor.

Taksim Dayanışması üyeleriyle birlikte yaklaşık 50 kişi, halka kapatılan Gezi Parkı’nın 8 Temmuz 2013 tarihinde  dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun katıldığı bir törenle yeniden  ‘kamuya’ açıldığı gün gözaltına alınmıştı. 3 gün süren gözaltı  sürecinin ardından yargının  kutusundan ‘suç örgütü’ çıktı. 26 kişi hakkında açılan davada Yüksek Mimar Mücella Yapıcı, o dönem Emek Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten  Ender İmrek, yine o tarihte  İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri olan Doktor Ali Çerkezoğlu, Elektirik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyesi Haluk Ağabeyoğlu’na  ‘örgüt kurmak’ suçlaması yöneltildi. Aylar süren yargılamanın ardından sona yaklaşılan Taksim Dayanışması davasını Çerkezoğlu, Metin, Ağabeyoğlu ve İmrek’le konuştuk.

‘TURNUSOL OLACAK’

Polis şiddeti sonucu sakat kalan, yaralanan ve ölenlerin davalarında polislere cezasızlık politikasının yürütüldüğünü söyleyen Doktor Ali Çerkezoğlu,Gezi eylemlerine katıldıkları için yüzlerce insanın hakim karşısına çıkartıldığına da dikkat çekti.  Çerkezoğlu, “Demokrasi talep edenler, ülkesinin yağmalanmasına karşı çıkan gencecik insanlar çok ciddi davalarla yüzleştiler” dedi. Bu açıdan Taksim Dayanışması davasından çıkacak sonucun, Türkiye’deki rejimin ve AKP’nin yüzünü göstermesi açısından turnusol görevi göreceğine vurgu yapan Çerkezoğlu, “Bir ceza verilse bile tarih önünde suçlu olduğumuzu düşünmüyoruz” dedi.

EMO İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin de, Gezi direnişinde çok farklı kesimlerin farklı taleplerle sokağa çıktığını bu nedenle Gezi’nin kimsenin liderlik edebileceği  bir hareket olmadığını söyledi. Bu açıdan Gezi hareketinin liderleri olarak yargılanmalarının çok iddialı olduğunu belirten Metin, iddianamede hiçbir somut delil olmadığını ve bu davayla belli isimler üzerinden Gezi hareketini itibarsızlaştırmak istendiğini söyledi. AKP’nin seçime giderken hangi argümanları kullanmak istediğinin davanın sonucuyla  bağlantılı olacağına da dikkat çeken Metin, “Sonuç ne olurda olsun biz halkın çıkarları için söylediklerimizi söylemeye ve  yaptıklarımızı yapmaya devam edeceğiz. Gezi’den sonra yolsuzlukların hesabını halka vermeyenler halkın demokrasi taleplerini yargılayamazlar” diye konuştu.

‘BU DAVA AKP’NİN KORKUSUNUN ÜRÜNÜ’

Haluk Ağabeyoğlu, Taksim Dayanışması davasının hiçbir hukuki dayanağı olmayan, iktidarın korkusunun bir ürünü olarak açılan bir dava olduğunu söyledi. Yazılan iddianamenin de, çıkacak sonucun da  bu nedenle kendileri için  anlam ifade etmediğini söyleyen Ağabeyoğlu, “Normalde düşmesi gereken bir davadır. Gezi isyanı Cumhurbaşkanı için sonun başlangıcıdır. Hâlâ Gezi’ye saldırması bu büyük korkusundan kaynaklanıyor. Özellikle seçim sürecinde mezarını kazacak bir gücün ortaya çıkmasından da korkuyorlar” diye konuştu.

DİRENİŞİN SONUCU SEÇİMLERE YANSIYACAK

“Fazla söze gerek yok. Geziyle halk da, zalimler de tarihe geçti. Bu görkemli halk direnişini mahkeme kararlarıyla, hükümet emriyle kirletmek mümkün değil. Bir öz deyiş var; Güneşe tükürmeye kalkan yüzüne tükürür” diyen Ender İmrek, demokratik haklarını kullanırken keyfi bir şekilde gözaltına alındıklarını dile getirdi. “Polis devleti uygulamalarının yargılanması gerekirken biz yargılanıyoruz. İktidar emriyle yargılanıyoruz. Oysa, polise öldürme emrini verenlerin, bizi gözaltına alanların ve baskı uygulayanların yargılanması gerek” diyen İmrek,  Gezi direnişi’nin Türkiye’nin en kapsamlı demokratik halk hareketi olduğunu, onu yargılamanın akıl kârı olmadığını söyledi. “Cumhurbaşkanı ve AKP’nin Gezi Direnişi korkusu, halk korkusudur” diyen İmrek, korkunun ecele faydası olmadığını, direnişin sonuçlarının 7 Haziran seçimlerine de yansıyacağını ifade etti.

‘ASIL ÇAĞRICI DÖNEMİN VALİSİYDİ’

Taksim Dayanışması Davasnın avukatlarından Arzu Becerik, Taksim Dayanışmasının sadece yaşam alanlarını korumak için yapılan hukuksuzlukları  önlemek istediğini, sadece iktidara ve tüm yetkililere yaşam hakkına, çevre hakkına, kente ve hukuka saygı göstermeleri için çağrıda bulunduklarını kaydetti. Üstelik Taksim Dayanışması’nın 8 Temmuz günü Parka gitme girişiminin dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun “Parkı açtık” daveti üzerine olduğunu söyleyen Becerik, bu durumda Taksim Dayanışması’nın yargılandığı eylemin asıl çağrıcısının Mutlu olduğunu söyledi. Becerik, Taksim Dayanışması davası üzerinden kentine, yaşam alanlarına ve haklarına sahip çıkanlara göz dağı verilmek istendiğini Davanın hâlâ devam etmesinin yanlış olduğunu belirten Becerik, açılmaması gereken bir davayla insanların kamuoyu önünde suçlu ilan edilmeye çalışıldığını ifede etti.

ÖNCEKİ HABER

‘Kutuplaşmaya karşı, herkes için özgürlük’

SONRAKİ HABER

1 Mayıs Gebze’de birlikte kutlanacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...