03 Ağustos 2011 04:36

Sürgün kanununa kılıf aranıyor

Belediyelerde çalışan 50 bin işçinin Emniyet ve Milli Eğitim Müdürlüğünün taşra teşkilatlarına gönderilmesini öngören Torba yasası ikinci kez ertelendi. İçişler Bakanlığı,  yayınladığı genelge ile uygulamanın iç uygulamadaki aksaklıklardan dolayı çıkacak yeni gelegeye kadar kanun ertelendiğini

Sürgün kanununa kılıf aranıyor
Paylaş
Hasan Gülüm

Torba yasası içinde belediye işçilerinin tasfiyesini sağlayan kanunun ertelenmesi, çıkarılan kanunun ne kadar yanlış ve hak gaspı yarattığını göstermektedir. Üstelik İçişler Bakanlığı genelgesi, yanlış ve haksız uygulanmak istenilen durumu bizzat ortaya koymaktadır. Çünkü bizzat Bakan uygulama ile kanun arasındaki yaşanan eksikliği tespit etti. “Bunun düzenlenmesi gerekiyor” diyerek kanundaki kanunsuzluğa işaret etmektedir. Çünkü torba yasası ile ortaya konulan ihtiyaç fazlası ve norm kadro fazlası ile belirtilen koşul kendi içinde asla eşitlik ilkesine uymamaktadır. Tabi onların derdi bu eşitlik ilkesi değil. Kanun eğer uygulansaydı birçok işçi dava açarak işlerine geri dönebilirdi. Erteleme de tam buradan yapılarak haksız uygulamaya kılıf bulunmak istenmektedir. Oysa bu kanun uygulandığı sürece asla hukuktan ve eşitlikten bahsedemeyiz.

ÖRGÜTLÜLÜĞE OPERASYON

Çıkan kanun belediyelerde norm kadro fazlası olan işçileri gönderiyor. Oysa belediyede norm kadro hangi işçiler için uygulanıyor? Bu kadro sayısını kim belirledi?

Bu sorulara vereceğimiz cevapla kanunun özü anlaşılmış olacaktır. Buradan meseleye baktığımızda kanunun amacı da böylece daha açık anlaşılır. Bilindiği gibi 2008 yılında çıkan belediyeler kanunu ile her belediyedeki kadrolu işçi sayısını bakanlık belirledi. Bu sayıya da norm kadro sayısı denildi. Bunun dışındaki tüm işlerin yapılması için belediyeler hizmet satın alabilir denilerek taşeronlaşma yasallaştırıldı.

Ancak kanun norm kadro sayısını sadece kadrolu (sendikalı) işçiler için geçerli sayıp bunun dışındaki hiçbir işçi bu kapsama alınmamaktadır. Peki belediyelerde taşeron ve başka kapsamda alınan işçiler kim? 4-b, 4-c statüsünde çalışanlar neden toplamda sayılmıyor? Neden sadece kadrolu işçiler norm sayısı içine alınmaktadır?

Kanunun özü mevcut sendikal örgütlülükleri dağıtmak ve güvencesiz bir alan yaratılmak istemekte. Bu alanın seçilmesi ise özellikle bugün açısından giderek önem arz etmektedir. Hizmet iş kolunun günümüzde önemi giderek artmaktadır. Bu alanın güvenceli kalmasının bütün alanları etkileyeceğini gören sermaye esas olarak buradan tasfiyeyi sürdürmek istemektedir.

Tasfiye en genel anlamda sendikal örgütlülüğe yönelik operasyondur. Bu operasyonun bugün sermaye açısından dizayın edilmek istenilen alanın hizmet iş kolu olması iktidarın saldırı okunu bu yöne çevirmiştir.

KANUNUN ÖZÜ GÜVENCESİZLİK

Kanunda ihtiyaç fazlası olan işçiler gönderilir denmektedir. Bu kadar ucu acık bir düzenleme ki her yere çekilmektedir. Kanun çıkmadan önce 5 ilde uygulanan ve ihtiyaç fazlası ifadesi nedeniyle adeta belediye başkanların iştahını kabartmaktadır.

Çünkü belediyede çalışan her işçi ihtiyaç fazlası olabilir. Bunun için bir düzenleme yok. Belediye başkanları için farklı düşünen hakkını arayan kısacası istemediği herkesi gönderin denmektedir.

Burada ortaya çıkan asıl önemli nokta sendikal örgütlülükleri dağıtarak güvencesiz bir alan yaratılmaktadır. Bu da kanunun özünü oluşturmaktadır. İhtiyaç fazlası da buraya işaret etmektedir. Hangi belediyede işçi belediye başkanına ya da yönetimine karşı direnmişse, hakkını aramışsa ya da aradıysa ilk fırsatta zaten işten çıkarılıyordu, ya da sürülüyordu. Şimdi ise hazırlanan kanun ile belediye başkanlarının eline satırı vermiş, işçinin de elini kolunu bağlayarak istediğini kesebilirsiniz demektedir.

Bu düzenleme tüm belediyelerde sendikal kadroların tasfiyeyle karşı karşıya bulunması anlamına gelmektedir. Bu tablo işçiler arasında herkesin daha fazla işverene yakınlaşmasını sağlamaktadır.

Kim işverenlere yakınsa o işçi bu saldırıdan daha az payla kurtulacağı söylenerek, işçinin mücadele fikrini yok etmektedir. Bu operasyonla bundan böyle bu alanda işçilerin nasıl tasfiye edileceğini de göstermektedir. Birlikte davranma olanaklarını azaltılmaktadır. Dayanışma kültürü zayıflatılmaktadır. Birlik olanağı zayıflatılmaktadır. Kısaca yasa sadece işçilerin gönderilmesi olarak anlaşılmamalıdır.  Aynı zamanda uzun vadeli mücadele etme ve dayanışma olanağını da ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Üstelik kanun uygulanması öncesi yeteri kadar mücadele edilmemesi bugün hükümetin daha rahat davranmasını sağlamaktadır.

(*) Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı

ÖNCEKİ HABER

Barış için mücadele çağrısı

SONRAKİ HABER

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...