10 Nisan 2015 01:57

Uçak faciası, yalanlar ve gerçekler

Barselona’dan Düsseldorf’a doğru yola çıkan Lufthansa’nın yan şirketi Germanwings’e bağlı Airbus A320 uçağının düşmesi, 150 insanın yaşamını yitirmesinin üzerinden günler geçti. Hayatını kaybedenlere dair duyduklarımız, okuduklarımız ve izlediklerimiz insanın yüreğini parçalıyor. Her bir ölümün arkasında ayrı bir hayat var.

Uçak faciası, yalanlar ve gerçekler

Barselona’dan Düsseldorf’a doğru yola çıkan Lufthansa’nın yan şirketi Germanwings’e bağlı Airbus A320 uçağının düşmesi, 150 insanın yaşamını yitirmesinin üzerinden günler geçti. Hayatını kaybedenlere dair duyduklarımız, okuduklarımız ve izlediklerimiz insanın yüreğini parçalıyor.
Her bir ölümün arkasında ayrı bir hayat var.

Denilebilir ki Almanya son yılların en büyük acılarından birisini yaşıyor. Ölenlerin 67’si Almanya’dan...  Bu büyük felaket için ilk günlerde söylenenlerle bugün gelinen aşama arasında önemli farklılıklar bulunuyor. Bunların başında ilk günlerde kullanılan “kaza” tanımlaması, ortaya çıkan bilgiler ışığında baktığımızda pek doğru değil. “Kaza” bir felaketin meydana gelmemesi için bütün önlemler alındıktan sonra farklı bir durumun ortaya çıkması karşısında yapılabilecek başka bir şeyin olmadığı durumlar için doğrudur.

LUFTHANSA YANLIŞ BİLGİLERİ VERDİ

Ama gelinen aşamada ortada bir “kaza”dan çok, göz göre göre gelen bir felaket olduğu anlaşılıyor. Bunun sorumluluğu ise en başta Lufthansa tekelinde görünüyor.  En son ortaya çıkan bilgilere göre, uçağı düşüren yardımcı pilot Andreas Lubitz’in ağır depresyon geçirdiği konusunda 2009’da Lufthansa’ya bağlı Bremen’deki pilot okuluna (LFT) bildirilmiş. Bunu belgeleyen e-posta trafiği Lufthansa tarafından Düsseldorf Savcılığına iletildi. Ama gelin görün ki buna rağmen “depresyon” ciddiye alınmamış.

Hal böyle olunca bile bile felakete davetiye çıkarılmıştır.

Felaketin ilk gününden itibaren Lufthansa yönetiminin kamuoyundan bir şeyler sakladığı konusunda ciddi şüpheler uyandı. Tekel başkanı Carsten Spohr, düzenlediği ilk basın toplantısında Andreas Lubitz’in pilot okulundaki meslek eğitimini bir süre yarıda bıraktığını söylerken, nedenini ise “güvenlik gerekçesiyle açıklamayacağını” söylemişti. “Depresyon” bir yana Lubitz’in “Yüzde 100 uçuşa güvenli” olduğu ifade edilmişti.

Şimdi, Lufthansa başkanının gerçeği söylemediği ortaya çıktı. Çünkü Lufthansa tarafından 31 Mart’ta yapılan yazılı açıklamada, Andreas Lupitz’in “Ağır depresif bunalım geçirdiğinin” çok önceden rapor edildiği ve pilot okuluna bildirildiği yazılıyor.

Bu açıklama, Lufhansa yönetiminin olayın ilk gününden itibaren yardımcı pilot hakkındaki bilgileri kamuoyundan bilinçli gizlediği anlamına geliyor. Olaydan dört gün sonra, 27 Mart Cuma günü ilk kara kutunun bulunması ve kokpitte olanlar hakkında Fransız savcının açıklamalarının ardından, pilotun eğitimini yarıda bıraktığı, hastaneye gittiği, rapor aldığı... ortaya çıktı.  Bütün bu önemli bilgi ve belgelerin ardından 29 Mart Pazar günü, Lufthansa, pilot Andreas Lubitz’in psikolojik sorunları olduğu konusunda “Ne psikologlar ne kişinin kendisi tarafından firmamız bilgilendirilmiştir” (welt.de) açıklamasını yaptı. 

SONUNDA KABUL EDİLDİ

Ne var ki, bu açıklamadan iki gün sonra Lufthansa yazılı basın açıklamasıyla Andreas Lubitz’in depresyonda olduğu, en önemlisi de bunun hem doktorlar hem de meslek eğitimi yaptığı okul tarafından bilindiğini kamuoyuna açıkladı.

30 Mart Pazartesi günü de Lubitz’in eski kız arkadaşı savcılığa verdiği bilgilerde pilotun psikolojik tedavi gördüğünü açıklamıştı.

Uçağın Fransa Alpleri’ne çakılmasından sonra ortaya çıkanlara baktığımızda, Lufthansa yönetiminin sürekli yeni bilgilerin ortaya çıkmasını engellemek için çaba sarf ettiği, bunu başaramayacağını anladıktan sonra zorunluluktan bazı gerçekleri itiraf etmek zorunda kaldığı anlaşıyor.

Bütün bunlar, Lufthansa yönetiminin başından beri kamuoyundan ikinci pilotun durumu hakkındaki bilgileri bilinçli olarak gizlediğini yeterince ortaya koyuyor.

Hal böyle olunca da bu büyük felakete “kaza” denilmeyeceği, göz göre göre “geliyorum” diyen bir cinayet olduğu görülüyor.

NEDEN PİLOTA UÇUŞ İZNİ VERİLDİ?

Peki, şirket depresyon içinde olduğu bilinen bir pilotu neden çalıştırmaya devam etti, sefere çıkardı? Bu sorunun yanıtı ancak “Kitlesel ölüme neden olmak”tan açılacak bir dava kapsamında yapılacak soruşturmada aydınlanabilir. Dava aynı zamanda Lufthansa yönetimin neden kamuoyunda bilgiler gizlediğinin de açığa çıkarıldığı bir dava olmalı. Avrupa’yı büyük bir yasa boğan bu felakette kimlerin sorumluluğu bulunuyor? Sorumluların bulunması, hesap sorulması ileride belki benzer cinayetlerin işlenmesinin önüne geçer. (Köln/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et