05 Nisan 2015 10:30

Kadın işçiler arasındaki doğal bağ

TERMİKEL’İN HALLERİ BÜTÜN KADIN İŞÇİLERİN HALLERİ

Paylaş

Termikel ocak, fırın, davlumbaz fabrikası Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde kadın işçilerin yoğun olarak çalıştığı pek çok fabrikadan biri. Evrensel’de Termikel işçilerinin yaşadığı ağır sömürü koşulları çeşitli boyutları ile daha önce de haber konusu olmuştu. Böyle bir fabrikada çalışan kadın işçilerin sorunlardan en çok ve en ağır şekilde etkilenmemesi düşünülemez.
Kadın işçi olmak, bir başka kadın işçi ile arasında erkek işçilerin anlayamayacağı bir bağ oluşması anlamına geliyor. Çünkü büyük bir fabrikada çalışan kadınlar, erkek işçilerden farklı pek çok problemle karşı karşıya kalıyor. Hele bu fabrika Termikel ise bu koşullar daha da ağırlaşıyor. Hemen ilk anda sayılabilecek taciz ya da kolay kolay zam alamamak gibi meseleleri geçtikten sonra bile daha geriye bir çalışma gününü zehir edebilecek pek çok sorun kalıyor. 

MOLALAR TUVALET SIRASINDA GEÇİYOR
Yüzlerce kadının çalıştığı bir işyerinde tek bir tuvalet bulunsun ve kabinlerinin bazıları kullanılamaz durumda olsun. Kadın işçilerin 15’er dakikalık iki mola ve 45 dakikalık öğle paydosunda bu tuvaletlerde sıra kapma mücadelesi verdiklerini düşünelim. Akşama kadar ayakta çalışan ve bazı bölümlerde (boyahane, emaye gibi) erkek işçilerin bile dayanmakta güçlük çektiği koşullara göğüs geren kadın işçilerin molalarında biraz olsun dinlenebilmek yerine tuvalet sırası beklediğini, molasını ayakta geçirdiğini düşünelim. 
Her an sanki hiçbir iş yapmıyormuş da bedavadan ücret alıyormuş gibi muameleye katlanmak ayrı mesele. “Sanki ev mi geçindiriyorsunuz?” ya da “Erkeklerin sırtından maaş alıyorsunuz” gibi laflar sık duyulur. Tıklım tıklım ayakta gidilen servislerin bütün işçileri ama en çok da kadın işçileri zor durumda bıraktığını unutmamak gerekir. İşçiler dünyanın üçüncü büyük fırın fabrikası olmakla övünen bir işyerinin servislerinde hayvan taşır gibi taşınır.

ZORUNLU MESAİLER HAYATI BİTİRİYOR
Zorunlu mesailer ayrı bir derttir Termikel’de. Kadın-erkek çoğu işçi üç kuruşluk asgari ücret yetmediğinden fazla mesailere kalmayı ister. Ama bu mesailer özellikle yaz aylarında öyle bunaltıcı hale gelir ki, kaçmanın yolları aranır. Akşam mesaiye kalmazsa bölümü değiştirilmekle hatta işten atılmakla tehdit edilen bir kadın, okuldan dönen ve evde kimseyi bulamayacak olan çocuğunun derdine düşer. Evde hasta mı vardır, iş mi vardır ya da kendisi için bir plan mı yaptı, patronların umurunda olmaz. Saat 21’den sonra eve giden kadın, ertesi günün yemeğini yapmak, evini toparlamak, çocuklarının ihtiyaçlarını gidermek gibi işlerle uğraşır. Biraz olsun dinlenmeye fırsat bulamaz, yorgun argın yatağa girer. 

SANKİ TACİZİN SORUMLUSU KADINDIR!
Sağ olsun patron namaz kılınacak mescitleri düşünmüştür. Ama bir erkek işçi tarafından taciz edilen kadın eğer şikayette bulunursa karşılaşacağı tavır en iyi ihtimalle meselenin üstünün kapatılmaya çalışılması olur. Erkeği baştan çıkardığı için (nasıl olduysa tacizden de rahatsız olmuş ve şikayet etmiştir) kadının işten çıkarıldığı çok olmuştur. Şef vs. tarafından askıntı olunmasından rahatsız olan kadın “senin bölümünü değiştirelim” sözlerini duyabilir. Alıştığı iş ortamından ve arkadaşlarından ayrılıp başka bir bölümde çalışmaya gönderilmek ödülüdür. 

USTABAŞI YAPILMAZ, ZAM VERİLMEZ
Çok sınırlı bir iki örnek dışta tutulursa kadın işçiler ustabaşı yapılmaz ve zam alamaz. Yasalardaki seçme ve seçilme hakkına bakınca eşitlik yanılgısına kapılmayın. Yıllarca aynı işi yapmış, yanına verilen her erkek işçiye her defasında sıfırdan işi öğretmek durumunda kalmış kadınlar bile ustabaşı olamazlar kolay kolay.

KADINLAR OLMADAN OLMAZ
Neyse uzatmayalım. İşte bu gibi meseleler, kadınların arasında bir bakışta doğal bir bağ kurulmasına neden oluyor galiba. Birbirini hiç tanımayan ya da araları kötü olan kadın işçiler bile yine de ortak bir şeyleri paylaştıklarını hisseder. Erkek işçilerin birbirleri ile kurduklarından daha kolay ilişki kurarlar bunun için. Hakları için harekete geçmeyeceği düşünülür ama zorunlu mesailere karşı da tuvalet ya da kreş için de en çok onların sesi çıkar. Molalarda kadın işçilerin oluşturdukları gruplar erkeklerinkinden daha kalabalıktır. İş dışında görüşmeye daha fazla önem verirler. Arkadaşının derdini dinlemek yalnız olmadığını hissettirir insana. Bu nedenle tek bir fabrikanın, bütün bir sanayi bölgesinin, bütün ülkedeki sınıf kardeşlerinin sorunları onlar harekete geçmeden kolay kolay çözülemez.

‘ÇOCUĞUMUZU GÖREMEZ OLMUŞTUK...’ 

Çocuğunu ailesine bıraktığı için günlerce göremeyen ya da her akşam çocuğunu alıp eve getirmesi gereken arkadaşlar vardır. Sırf ekonomik koşullar dayattığı için kayınvalide ve kayınpeder ile yaşamak zorunda olanlar. 
Ama bu arada kreş sorununda önemli bir gelişme oldu. Sincan Organize Sanayi Bölgesinde kadın işçilerin verdiği ücretsiz kreş mücadelesi ilk sonuçlarını vermeye başladı. Kadın işçiler bir süredir imza topluyor, Emek Partisi Sincan İlçe Örgütü tarafından dağıtılan bildirileri tartışıyorlardı. 
Termikel yönetimi geçtiğimiz ay kadın işçileri toplayarak 2-6 yaş arası çocuklarını Sincan’da bir kreşe ücreti fabrika tarafından ödenmek üzere kaydettirebileceklerini açıkladı. Bu büyük bir sevince sebep oldu. İlk duyduklarında “Sevinçten elim ayağım titriyor” diyenler oldu. “Ben her ay kreşe bir dünya para ödüyordum. Zaten kirada oturuyoruz. Ödediğim kiranın üzerine koysam o parayı ev sahibi oluruz. O kadar önemli yani” dedi bir kadın işçi.
Çocuğunu günlerce göremediğini söyleyen başka bir kadın işçi ise şunları söyledi: “Her akşam gidip annemlerden alamıyoruz. Mesai falan oluyor. Eşimin işi geç bitiyor. Ama çalışmam da lazım. Malum hayat koşulları… Çocuğu göremez olmuştuk. Hiç olmazsa şimdi servis eve kadar getirecek.” O kadar sevinmiş ki rüyasına girmiş kreş: “Ben daha gidip göremedim, eşim beğenmiş ama. İlk gün servis çocuğu eve getirdi, sevinçten ağlayacaktım.” Bir başka işçi arkadaşımız “Bir kadın şikayet etmiş galiba, kreş yok diye. Teftişe gelmişler, fabrikaya büyük bir ceza vermişler. Öyle diyor herkes. Patron da Sincan’da bir kreşle anlaşmış. Yoksa daha büyük bir ceza verilecekmiş. 100 kadından fazla kadın çalıştığı için zorunluymuş” dedi. Yanındaki şöyle devam etti: “Ben 150 kadından fazla olursa zorunlu diye duydum. Ama kim şikayet ettiyse Allah razı olsun. Patrona koymaz o kadarcık para ama bizim gibi insanlar için büyük para.”

ÖNCEKİ HABER

Örgütlenmezsek hiçbir şeyiz

SONRAKİ HABER

İnsanca çalışmak, insanca yaşamak!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa