01 Ağustos 2011 10:09

Geniş mutabakat sağlanmadı ama olumlu

KESK’teki tüzük değişikliğini tek başına ele alarak, sermayenin ve emek dünyasının krizinden ayrı tutamayız. Tüm Dünya’da ve ülkemizde vahşi kapitalizm eliyle küreselleşen uluslar arası sermaye, krizden çıkış yolu olarak, emekçilere yönelik hak gasplarını, baskı, yıldırma ve sömürü politikaları

Geniş mutabakat sağlanmadı ama olumlu
Paylaş

Nevin Kaplan*

Kaldı ki geçmişe baktığımızda 4688 Sayılı yasakçı yasa ya karşı, “Grevli Toplu Sözleşmeli Sendika Yasası” mücadelesi kazanıma dönüştürülememiş, kamu emekçileri mücadelesinde geriye sayım süreci başlamıştır. KESK’in 2008 yılı sonrasında mücadele süreçlerinde, sendikal politikaları ciddi bir erezyona uğramış ve eksen kayması yaşanmıştır. KESK hızla kan kaybetmiştir. Merkezi olarak alınan kararlar, tabanda hayat bulmamış, üyesini ve yetkisini kaybetmiştir.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı çalışan kadınlara yönelik fırsat eşitliği sağlamaya yönelik çalışmalara hız verilmemiş, “Kadınlar Sendikaya, Sendika Yönetimlerine” taşınamamıştır. KESK Olağan üstü Kongre süreci öncesinde yaşanılanlar, KESK’li kadınların örgüte olan güvenini sarsarak ciddi yaralar açmıştır. KESK kadın politikalarında geriye düşmüştür. 4-c ve 4-b uygulamalarına karşı, yeni sözleşmeli genç kadroların iş güvencelerinin sağlanmasında ve sendikaya kazandırılmasında sınıfta kalınmıştır.

Emek hareketinin içinde bulunduğu açmazdan çıkış yolları aranması, örgütün yeniden dizayn edilmesi, sendikal ve siyasal politikaların sınıfın ihtiyaçları üzerinden şekillenmesi, çalışanların söz, yetki ve karar süreçlerine katılımlarının sağlanması ile fiili ve meşru mücadele hattının yeniden örülmesi açısından tüzük değişikliğini önemli buluyorum. Her ne kadar kendi içinde en geniş mutabakatın sağlanmasında ve tartışma zeminleri oluşturularak, içselleştirilmesinde eksikler yaşanmış olsa da, bu sorunların aşılabileceğini düşünüyorum. Kuruluş dönemlerinde 1990’lı yıllarda olduğu gibi, inadın, kararlılığın onurun, ve mücadelenin tarihini yazan kamu emekçileri, bütün zorlukları, baskıları ve engellemeleri aşacaklarını 4 Aralık Kızılay direnişleri ile geçmişte göstermişlerdir, göstermeye de devam edeceklerdir. Üretenin ve  yönetenin emekçilerin olacağı bir süreç başlamalıdır. Bu sürecin başlaması yine geçmişte olduğu gibi KESK dinamiklerinin ve kadrolarının ortak iş birliği ile ortak aklı yürütmeleriyle mümkün olacaktır. Sorunların işyerlerindeki emekçilerin, yerellerde çözüm yolları arayışları ile hizmet  üretimden gelen gücü göstererek, örgütlenmelerinden geçecektir. Tam da bu noktada, KESK meclisinin yerel ayakları olan, işyeri meclislerinin oluşturulması gerekmektedir. Sendikal kararlarda katılımcılığın merkezi işyerleri olmalıdır. Önümüzdeki dönemde “Grevli toplu sözleşmeli” sendikal hakkın alınacağı, gençlerin, kadınların örgütleneceği, çalışanların iş güvencesinin sağlanacağı bir mücadele hattı izlenmelidir. Kamu emekçilerinin sorunlarının çözümü, örgütlenmekten, sendikalı olmaktan ve birleşik ortak mücadele ağını örmekten geçmektedir. Bu görev KESK’i yaratan iredenin, yapıların sınıflar mücadelesi veren herkesin, her kesimin tarihsel görevidir.
 

(*) BES İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı

evrensel.net

ÖNCEKİ HABER

WSJ: Başbakan Türk siyasetini yeniden şekillendiriyor

SONRAKİ HABER

KESK işyerlerine gitmek zorunda

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa