3 Nisan 2015 01:50

Kanser anne olmaya engel değil

Kanser teşhisi konulduğu için artık anne olamayacağınızı düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Tedaviden önce dondurduğunuz yumurtalarınız ile tedavi sonrasında bebek hayalinize kavuşabilirsiniz. Kadın Sağlığı ve Hastalıkları, Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, “Artan kanser hastalıkları, çocuk sahibi olma hayallerine engel değil. Kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinden önce yumurta ya da embriyolarınızı dondurtabilirsiniz. Böylelikle kanser tedavisi sonrasında bebek hayalinize kavuşabilirsiniz” dedi.

Kanser anne olmaya engel değil

Kanser teşhisi konulduğu için artık anne olamayacağınızı düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Tedaviden önce dondurduğunuz yumurtalarınız ile tedavi sonrasında bebek hayalinize kavuşabilirsiniz. Kadın Sağlığı ve Hastalıkları, Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, “Artan kanser hastalıkları, çocuk sahibi olma hayallerine engel değil. Kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinden önce yumurta ya da embriyolarınızı dondurtabilirsiniz. Böylelikle kanser tedavisi sonrasında bebek hayalinize kavuşabilirsiniz” dedi.

Çocukluk çağında ve doğurganlık dönemindeki kanserlerde kullanılan kemoterapi ve radyoterapi üremeye zarar verir. Doğurganlık dönemi kanser türleri; meme, rahim ağzı, rahim, yumurtalık ve tiroit, çocukluk çağında ise kemik iliği nakli gerektiren lösemi ve kan hastalıklarında, yoğun kemoterapi olduğundan, doğurganlığın korunması bu yaşlardan itibaren önemli olmaktadır. Kullanılan ilacın çeşidi, süresi, dozu ve yaşa göre etkisi değişiklik gösterir. Özellikle kemoterapide kullanılan ajanlar ve rahim-yumurtalık bölgesine yapılan radyoterapi, üreme hücrelerine zarar verir.

EMBRİYO DONDURULABİLİR

Kısırlıktan koruma yöntemi değişebiliyor. Yumurta veya yumurtalık dokusunu dondurma tercih edilebileceği gibi, embriyo dondurma da tercih edilebiliyor.

Yumurta dondurmada, kemoterapi öncesi (yaklaşık 15 gün öncesinden) yumurtalıklar ilaçla uyarılarak büyütülüp toplanıyor ve döllenmeden önce donduruluyor. Yumurtalık dokusu dondurulması ise, ilaç tedavisi için zamanı olmayan hastalarda, daha çok çocuklarda tercih ediliyor. Yumurta dokusunun bir kısmı alınarak saklanıyor.

Embriyo dondurmada, hızlı dondurma yöntemi ile embriyolar -196 derecede saklanıyor. Çözüldükten sonra ise yüksek oranda canlılığını devam ettirebiliyorlar. Dondurma tekniklerinde gelişmeler ile gebelik elde etme başarı oranı taze uygulamalar ile benzer; yaklaşık yüzde 55-60 oranında.

DONDURMA İŞLEMİ NASIL YAPILIYOR?

Yumurta dondurma işlemininbaşlangıcı, tüp bebek tedavisi gibi. Öncelikle, yumurtaların uygun şekilde büyütülmesi veya doğal döngülerinde yumurta takibi, sonrasında da yumurtaların toplanarak saklanması işlemi gerçekleştiriliyor. Elde edilen yumurtalar çeşitli dondurma teknikleri ile dondurularak saklanıyor. Özellikle son yıllarda hızlı dondurma ile başarılı sonuçlar elde ediliyor. Embriyo ve yumurtalarda çözüldükten sonra yüzde 100’e yakın canlılık oranı elde edilebiliyor. Kısa süreliğine, yüksek konsantrasyonda dondurma çözeltileri ile ani ısı düşüşü sağlanarak, hücrenin etrafında cam yüzey oluşturularak hücre korunuyor. Kemoterapi veya radyoterapiye başlamadan yaklaşık iki hafta önce, yumurtalıklar uyarılarak, yumurta büyümesi sağlanıyor. Meme kanseri vakalarında, hormon alıcısı pozitif olduğundan, kanser östrojene hassas ise yumurtalıkları uyarmada kullanılan östrojen düşük seviyede tutuluyor. (HABER MERKEZİ)


KİŞİYE ÖZEL TEDAVİLER UMUT  VADEDİYOR 

Akciğer kanseri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ölüm sebepleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Her yıl dünyada ortalama 1,5 milyon insan akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu rakam kansere bağlı ölümlerin yüzde 20’sini teşkil ediyor. Bu nedenle akciğer kanserinin tanı ve tedavisinde atılan her yeni adım büyük önem taşıyor.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı ve Akademik Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Rüçhan Uslu, her hastanın kanserinin farklı olduğunun anlaşılmasıyla geliştirilen kişiye özel tedavi yöntemlerinin son yıllarda yüz güldürücü sonuçlar verdiğini belirterek erken teşhis ve yarar sağlayabilecek hastaların saptanması için gerekli testlerin önemine değindi.

YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ Mİ GELİYOR?

Kişiye özel tedavi yöntemleri dışında akciğer kanseri tedavisindeki en önemli gelişmelerin immünoterapi alanında kaydedildiğini belirten Prof. Dr. Rüçhan Uslu, “Aslında kanser hücreleri bağışıklık sistemimiz tarafından tanınabilmekte ve yok edilebilmektedir. Ancak kanser hücrelerinin bazıları bağışıklık sisteminden kaçmayı başarabilmekte ve hastalık oluşturabilmektedir. Kanserin bağışıklık sistemi tarafından tanınmasını sağlamak uzun yıllardır araştırmacıların en önemli amacı olmuştur. Araştırmalar sevindirici sonuçlar vermeye başlamıştır. Bağışıklık sistemini kansere karşı harekete geçirmek için iki önemli tedavi metodu geliştirilmiştir: Kanser aşıları ve bağışıklık sistemi aktivatörleri. Her iki tedavi metodu da kansere karşı bağışıklık sitemini aktive etmeyi ve vücudumuzun kendi silahlarını kanser hücrelerine karşı kullanmayı amaçlamaktadır” diyerek elde edilen önemli başarılara vurgu yaptı.  


TÜRKİYE’DE HER YIL 160 BİN KİŞİ KANSER NEDENİYLE KAYBEDİLİYOR

Kansere her yıl 14 milyon insan yakalanıyor, 8 milyon kişi farklı kanser türleri nedeniyle hayatını kaybediyor. Dünyada kanser ile mücadele eden ülkelerin oluşturdukları Dünya Kanser Kontrol Örgütü 2005 yılından beri her yıl yeni bir sloganla bu hastalıkla mücadele ediyor. Bu yılki slogan ise “imkansız değil”. 1-7 Nisan Kanser Haftası kapsamında bilgi veren Okan Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semih Baskan “Her yeni tespit edilen kanser olgusunda pek çok insanda olduğu gibi bilinçli tedavi ve kontrollerle hastanın eski sağlığına kavuşabileceği gerçeğinin unutulmaması gerek. Yaşama tutunmak ‘asla imkansız değil’” diyor.

Türkiye’de her yıl yaklaşık 160 bin kişinin kanser nedeniyle kaybedildiğini söyleyen Baskan bu rakamın 97 binini erkek, 62 binini kadın hastaların oluşturduğunu belirtiyor. Erkeklerde akciğer ve solunum yolları kanserleri nin yüzde 61 oranında, prostat kanseri olgularının yüzde 33,8, kolon kanserlerinin yüzde 20,7 oranında görüldüğünü anlatıyor. Baskan “Kadınlarda 1’inci sırayı yüzde 38,6 ile meme kanseri olguları alırken, bunları yüzde 18 oranında tiroid kanserleri ve yüzde 13 oranında ise kolon kanserlerinin takip ettiğinin altını çiziyor.  “Türkiye’de her yıl 3 bin çocuk kansere yakalanıyor” diyen Baskan, bu kanserlerin arasında löseminin birinci sırada yer aldığını söylüyor: “Tüm çocuk kanserlerinin 1/3’ünün oluşturan lösemi olgularını beyin tümörleri ve lenfomalar takip ediyor. Beyin tümörleri yüzde 20, lenfomalar ise yüzde 17-18 oranlarında görülmekteler.”

Evrensel'i Takip Et