02 Nisan 2015 17:06

Grinin Karşısında Rengarenk Olmak

Hep böyle hüzünlü mü gidecek diye düşünürken gitar ve bağlama sesi bölüyor, şarklar başlıyor. Ünzile’den, Fabrika Kızı’na tüm kadınlar sahnede şimdi...

Paylaş

 Ezgi ERGİN
İstanbul Üniversitesi

Hafta içi bir akşam üstü Selçuk Kız Meslek Lisesi’nin bahçesine adım attım; bir gösteriyi izlemek için. Tam da o anda derse giriş zili çalmasıyla öğrenciler o yüksek sesli gürültülerini de alıp sınıflarına girdiler. Koridorda kalmış bir iki öğrenciden birine sorarak gösterinin yapılacağı konferans salonunun yolunu tuttum. Kapıdan içeri girmemle, sahne hazırlığı için oradan oraya koşan, başlarına çiçekten taçlar takmış topluluktan bir arkadaşla çarpışmam bir oldu. Etkinliğin burada olduğuna emin olup önlerde bir yer buldum ve salonun doluşunu izlemeye başladım. YGS sonuçlarının açıklanması gündemdeydi sohbetler arasında. Ama bir farkla: sorular ‘kaç puan aldın?’ diye değil ‘barajı geçebildin mi?’ diye soruluyordu.
HERKESİN BİR ŞİİRİ VARDIR...
Gösteriye başlıyoruz anonsu ile sohbetler yerini fısıltılara, fısıltılar yerini sessizliği bıraktı.
Perde açıldı. Karşımızda yarım çember halinde sıralanmış az önce ordan oraya koşan çiçekli kızlar... Arka fonda hafif bir müzik. Her birinin okuyacağı bir şiir var. Kadının yaşamına, duygularına, aşklarına, her şeyine dair şiirler... İlk etapta ağır bir hüzün yüzünüze çarpıyor seçilen şiirlerde. Öğrenciler hiç heyecanlı değil gibi kendilerinden emin, beden ve mimikleriyle okuyorlar şiirleri. Hep böyle hüzünlü mü gidecek diye düşünürken birden gitar ve bağlama sesi bölüyor, ardından şarklar başlıyor. Ünzile’den, Fabrika Kızı’na tüm kadınlar sahnede şimdi... Son şarkıları da ‘Sana Ne?’ Oluyor ve tüm salon ayakta sahneye eşlik ediyor. Gösteri bin bir alkışla kapanıyor.
GERÇEK BU ÇÜNKÜ!
Ben de kulisin yolunu tutuyorum bu arkadaşlarla tanışabilmek için. Yaklaşık 10 kişiyle oturuyoruz artık boşalmış olan salonda. Hepsi tek tek isimlerini söylüyor.... Hepsi de son sınıf öğrencisi... Aklıma gelen ilk soruyu soruyorum; “Şiirlerde hüzün, göze çarpan ilk şey. Umut yok gibi hiç. Niye seçimleri böyle yaptınız?” diyorum. Önce bir sessizlik oluyor. Ardından bir tanesi ‘gerçek bu çünkü’ diyor bastıra bastıra. Çünkü biz, kadınlar bu ülkede ne yaşıyorsa, ne hissediyorsa onu aktarmak istedik ve karşımıza da karanlıktan başka bir şey çıkmadı...
Söze hemen bir başkası atılıyor; ‘sergi için kadın fotoğraf ve haberleri araştırırken tecavüz, ölüm, şiddet, sömürü’den başka bir şey bulamadık. Artık iyi bir haber çıksın diye aradık ama yoktu’ diye ekliyor.
ASLINDA VAR!
Peki sizce de umut yok mu diyorum hiç? ‘Aslında var’ diye önce çekingen olarak bir giriş yapıyor başka biri. Biz gördük, öğrendik ve arkadaşlarımıza anlattık bu yaşananları diyor. Konuştukça sesindeki çekingenlik gidiyor. Bir arada olunca daha mutluyuz, biz el ele verirsek belki bir gün o kötü haberlerin yerini yenisi alır diyor. Sesi güzel olup da türkü söyleyenlerden biri giriyor söze. Biz mesela bu gösteriyi yapmak için bile çok güvensizdik. Yapamayız, şarkı söyleyemez, şiir okuyamayız diyorduk. Ama Sevgi Hoca bizi ikna etti diyor. Sonra hep bir ağızdan nasıl çalıştıklarını, nasıl kendilerine güvenmeye başladıklarını anlatıyor ve iki cümlede bir öğretmenlerine teşekkür ediyorlar... Onlar gözleri öyle pırıl pırıl konuşurken dışarıda muhtemelen müdürün sesi yankılanıyor, İstiklal Marşı okunacak diyor. Cuma günlerinin ritüeli... Kızlarla sohbeti derinleştirmeye fırsatımız olmuyor. Onlar marş sırasına doğru koşuyorlar. Müdürün ne dediğini anlamıyorum ama azarlayıcı konuşuyor. İçimden “eh be adam!” diyorum. Sen sussan da senin griliğin yayılmasa şu rengarenk gençlere. Onlar konuşsalar da keşke hep rengarenk olsa buralar... Böyle düşünerek okul bahçesinden çıkıyorum.

ÖNCEKİ HABER

Kaybedeceklerimizden Çok Kazanacaklarımız Var!

SONRAKİ HABER

Vakit Geç Olmadan Kazanalım!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...