02 Nisan 2015 17:02

Kaybedeceklerimizden Çok Kazanacaklarımız Var!

Sancaktepe’de polis liselilere bir broşür dağıttı. Bu broşürde öğrencilere sol-sosyalist örgütlere katılmamasını tembihliyordu! Birinci metin o broşürde yazılanları içeriyor, ikincisi ise arkadaşlarımızın bu broşüre cevabını. Hergün uygulamalarını gözlemlediğimiz polislerin hiçbir dayanağı olmayan söylemlerine siz de öfkeleneceksiniz.

Paylaş

YENİDEN HAYATA

Mehmet Can DEMİRCİ
75.Yıl DEMO Teknik Ve Endüstri Meslek Lisesi
Sancaktepe İstanbul

“Sizi geriye dönüp bakmaya utanan ama geleceğe umutla bakan bir yüreğin sesini dinlemeye davet ediyorum. Kuytuda köşede göçler alan bir şehirde, emekçi bir aile tarafından geleceğe ışık, umut olan genç bir çocuktum. Sorumluklarını bilen zeki ve çalışkan bir gençtim. Okuldaki arkadaşlarımın arasına girmek ve kabullenilmek istiyordum. İlerleyen zamanda ailemden çok onlarla vakit geçirir olmuştum. İçinde yaşadığım dünyaya, olaylara ilgi duymaya başlamıştım, çevrem de gittikçe genişliyordu. Seçtiğim arkadaşlar dışarıya çok farklı bir gözle bakmama sebep oluyordu. Arkadaşlarımla beraber ortamım da değişiyordu. Ulaşmaya çalıştığım zengin hayata nefretle bakıyordum. Arkadaşlarım sayesinde yeni şeyler öğrenmiştim. Ama en çok önemliymişim hissi beni etkilemişti. Buluşmalar ülke sorunlarına dönüyor; “bu düzen böyle gitmez” çığlıkları yükseliyordu. Önceleri hak hukuk konuşulmuyordu. Sonradan nefret sözleri eksik olmuyor, gidilen yerler nefreti körüklüyordu. Henüz olgunlaşmadan katıldığım faaliyetlerde kan dolaşımım hızlanıyor, heyecanlanıyordum. Kendimden öyle geçmiştim ki yaptığım eylemlerin özgürlük vaadiyle kaostan beslenenlerin işine yaradığını fark edemedim. Çevredeki etkim değiştikçe ilgiler benim üzerimde artmıştı. Gözaltılardan korkarken tutuklanmıştım. İradem yok olmuştu. Bozulan sicilim benliğime madalya gibi gösteriliyordu. Çevremdeki örgütselliğe inanmamdan ailem ile bağım kesilmişti. Polis büyük korkum olmuştu. Bu sebeple okulumdan uzak kalmıştım. Hepsi benim için birer riskti. Kaldığım eve yük olmamak için yıkık dökük bir yere kendimi atmıştım. Her şeyim yok oluyorken bize akıl verenlerin hiçbir şey yapmadığını fark ettim. Kimileri kaostan beslenirken kimileri öne sürülüyordu. Bu arada gizli mesajlar alıp iletişime devam ediyordum. Bu sırada eski hayatımı arar olmuştum. Geri dönme planları yaparken örgüt benden bir parkta kalabalık vakitte bomba patlatmamı istemişti. En çok bana güvenirken onları geri çevirmenin olmayacağını düşünüp kabul ettim. Fakat bu sırada izlendiğimi bilmiyordum. Sabah evime polis gelmişti. İfadem alınırken başta inanmak istememiştim. Benden sadece bilgi almaya çalışacaklarını düşünmüştüm. Fakat sonradan içlerindeki iyiliği fark ettim. Her şeyi anlattıktan sonra nezarette bir süre kalmıştım. Savcılığa sevk edilmiştim. Savcılıkta pişmanlığımı dile getirmiştim. Adliyede yeni bir umudun inancıyla yüzümden akan pişmanlıkla durdum hakimin karşısında. Her şeyin sonunda özgür kalmıştım. İçeride polisler tarafından çok iyi bakılmıştım. Bir hiç uğruna harcanmaktan son anda vazgeçmiş hayatımı son anda kazanmıştım. Evet o gün yeniden doğmuştum.

KAYBEDECEKLERİMİZDEN ÇOK KAZANACAKLARIMIZ VAR!
Sizleri gerçeklerin geleceğimize fener tutması için gençliğin kendi öyküsünü dinlemeye davet ediyorum.
Hepimizin ailesi ekmek için nice zorluklara katlanıyor. Bizler onların en değerlileri, her zaman geleceğe olan güvenceleri olduk. Eğitimimizi onların gözetiminde yaptık. Bu süreçte yeni arkadaşlar edindik. Kimi arkadaşlarımız ailemiz kadar yakın oldu. Yaşamın her anı bize iki sınıf -işçiler ve patronlar- olduğunu gösteriyordu. Düşüncelerini sürekli dile getiren arkadaşlarımıza çoğu zaman hak verdik. Doğruydu, bölünen toplumda ailemiz ve geleceğimiz hiçe sayılıyordu. Bizler zenginleşmeye çalışsak bile bir şekilde buna el konuluyordu. Eve giren ekmek sayısı hiçbir gün artmazken televizyonlardan iş kazalarına bakıp gözyaşlarını seyrediyorduk. Çevremizde gelişen olaylarda arkadaşlarımızın gerginliğini, tepkilerini gördük. Düşünce akımları ve çevremiz gün gittikçe değişiyordu. Her gün yeni olaylar ortaya çıkarken biz de iş, eğitim, gelecek ve sağlık haklarımıza sahip çıkmaya çalışıyorduk. Arkadaşlarımız hepimizin işçi emekçi olduğunu ve varolan sınıflı toplumun gözardı edilmesinin sömürüye boyun eğmek olduğunu biliyordu. Bizler ölümlerin olmadığı eşit bir gelecek için bir araya geliyor ve tartışmalar yapıyorduk. Ülke sorunları bitmek tükenmek bilmiyor, özel sektör gün gittikçe yayılıyordu. Evdeki hesapla ay sonunu getirmek mümkün değildi. Aşırı sömürü hırsıyla gözünü kan bürümüş patronlar her ay yüzlerce işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesine neden oluyorlardı. Bizler gelecegimizi kendi ellerimizle, özgürlük ve barış umutlarıyla kurmayı hedefledik. Geleceğe dair hedefleri kendimiz belirleyip sorunlarımızı beraber çözmeye karar verdik. Barışçıl, eşit ve kardeşçe yaşamayı geçmişten öğrendiklerimizle harmanlayıp mücadeleye devam edeceğiz.
Bizler, yarınlarımız için geçmişe bakarak hareket ediyoruz. Haklı davamıza herkesi davet ediyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Her Yerdeyiz!

SONRAKİ HABER

Grinin Karşısında Rengarenk Olmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...