02 Nisan 2015 00:58

Foça’daki mülteci sömürüsü büyüyor

12 yaşından büyük; yürüme problemi olmayan kadın, erkek, çocuk herkes tarlalarda çalıştırılıyor. Günlük yevmiyeler, ürüne, topladıkları miktara ve dayıbaşılarının insafına göre 20-45 lira arasında değişiyor. Kadın ve çocuk mülteci işçilere daha düşük ücret verildiği oluyor.

Paylaş

Metehan UD
İzmir

Foça’ya tarlalarda çalıştırılmak için getirilen Suriyeli mültecilerin sayısı her geçen gün artarken, devlet henüz bu bölgede yaşayan mültecilerin sorunlarının çözümü için adım atmış değil. Diğer taraftan da mülteci işçiler, yağmurlardan dolayı tarlalarda çalışamadığı için maddi sıkıntı içerisinde.
Suriye’deki savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeli mülteciler, işverenler tarafından ucuz iş gücü olarak kullanılıyor. Şimdi de Gediz Deltası’nın verimli ovaları Suriyeli mültecilerin emeğine açıldı. İzmir’in Foça ilçesine 3 ayı aşkın süre önce gelen Suriyeli mülteciler tarla sahipleri ve dayıbaşıları tarafından tarlalarda çalıştırılıyor.
Foça’nın Gerenköy ve Bağarası köylerine yerleştirilen mültecilere her geçen gün yenisi ekleniyor. Gerenköy’de geçen ay 150 olan mülteci sayısı şu anda 500’ü geçti. İlk olarak dayıbaşılarının çağrısıyla gelen mülteciler şimdi çalışamayan akrabalarını çağırıyor. Gelenlerin büyük bir kısmı Kobanê’li. Buradakilerin büyük bir kısmı bu bölgeye gelmeden önce Antep, Mersin, Antalya ve çevre illerde tarlalarda çalışmış.

12 YAŞINDAN BÜYÜK HERKES TARLADA

Şimdiye kadar ıspanak, lahana, zeytin, pamuk toplama işinde çalıştırılan mülteci işçiler şimdi de domates tarlalarında çalıştırılıyor. Aldıkları günlük yevmiyeler, ürüne, topladıkları miktara ve dayıbaşılarının insafına göre değişiyor. Ortalamaları günlük 35 TL, bu 45 TL’ye yükseldiği gibi 20-25’TL’ye kadar düşebiliyor. Yine kadın ve çocuk mülteci işçilere daha düşük ücret verildiği oluyor. 12 yaşından büyük, yürüme problemi olmayan kadın, erkek, çocuk herkes tarlalarda çalıştırılıyor. Her sabah 7’de tarla yakınsa yürüyerek, uzaksa traktör römorklarında dayıbaşılarının o sırada anlaşmış oldukları toprak sahiplerinin tarlalarına taşınıyorlar. Evlerine dönüşleri ise akşam 5’i buluyor. Çok az da olsa bölgede Mardin ve Urfa gibi Kürt illerinden gelen tarım işçileri var.

ÇOK SAYIDA DAYIBAŞI VAR

Bu sıralar sürekli yağan yağmurlar çalışmalarına engel oluyor. Yağmurdan dolayı çamur haline gelen tarlalara giremedikleri için çalışamıyorlar ve bu aldıkları paranın daha da düşmesine sebep oluyor. Çalışamadıkları zamanlarda ise biriktirebildikleri paralar sayesinde yiyecek alabiliyorlar. Son bir ay içerisinde en fazla 5 gün çalışabilmişler. Aldıkları paralar günlük yevmiye üzerinden hesaplanıyor ancak bunu ancak tarla sahibinin işi bitince alabiliyorlar. Bu durum bazen bir ya da iki ay parasız kalmalarına neden oluyor. Dayıbaşıları, yevmiyelerden kişi başı en az yüzde on kesinti yapıyor. Gerenköy’de 5’ten fazla dayıbaşı bulunuyor ve her biri en az 40-50 mülteci işçi çalıştırıyor. Sadece Yılmaz isimli dayıbaşının yanında 200’den fazla çalışan var, bu sayı ailelerle birlikte 300’ü buluyor.

DEVLET YİNE ORTADA YOK

Devlet ise Torbalı’da olduğu gibi bu bölgeye uğramamış. Suriyeli mülteciler 3 ayı aşkın süredir Foça’da olmalarına rağmen herhangi bir devlet yetkilisinin yanlarına gelmediğini söyledi. Ne kaymakamlıktan ne de belediyeden kimse ‘Neden buradasınız, ne sorununuz var’ diye sormamış. Gerenköy muhtarının bile işçilerin sayıları ve sorunları noktasında bilgisi yok. Muhtar, mülteci sayısının daha da artacağını söyleyerek, dayıbaşılarının kendisine bilgi vermesini beklediğini söyledi.

PARALAR İLACA GİDİYOR

İki aydır Türkiye’de olan 31 yaşındaki İnşaat İşçisi İdris de eşi ve beş çocuğuyla birlikte iş olduğu için doğrudan İzmir’e gelmiş. Kobanê’de patlayan bir bombadan dolayı eşinde yanıklar oluşmuş ve şu anda yanık ilaçları kullanıyor. Haftalık olarak eşine ilaç aldığını belirten İdris, kazandığı paranın büyük bir bölümünün ilaca gittiğini söylüyor. 37 yaşındaki Cuma da 9 kişilik ailesiyle birlikte Türkiye’ye yeni gelmiş. Kobanê’deyken inşaat işçisi olarak çalışan Salih beş aydır Türkiye’de ve daha öncesinde Mersin’de mandalina tarlasında çalışmış. 54 yaşındaki Recep amca da ileri derecede romatizma olduğu için yürüme problemi yaşıyor ve tarlada çalışamıyor. Recep amca parası olmadığı için romatizma ilaçlarını alamıyor.

KADINLAR HEM TARLADA HEM EVDE

Mülteci kadın işçiler ise hem tarlaya hem de ev işlerine koşturuyorlar. Odalarda mutfak olmadığı için kadınlar yemekleri dışarıda yaktıkları ateşte, ekmeklerini de oluşturdukları tandırlarda yapıyor. Çamaşırları da dışarıda ısıttıkları sularla yıkıyorlar. Su ihtiyacını ise kuyulardan gideriyorlar. Mülteci işçilerden Hafize, eşi ve 6 çocuğuyla birlikte Kobanê’den gelmiş. Eşi ve daha büyük olan 2 çocuğuyla birlikte tarlada çalışıyor. Geri kalan zamanlarını ise ev işlerinde harcıyor. Hasta olduklarında köydeki sağlık ocağına gidiyorlar ve oradaki hekimin bir kağıda yazıp verdiği ilaçları eczanelerden kendi imkanlarıyla alıyorlar. Yanlarında Türkçe bilmeyen biri olmadığında hekimlere dertlerini anlatamıyorlar.

‘ÇOCUKLAR İÇİN YUVA GEREKİYOR’

Mültecilerin yarıya yakını da çocuklardan oluşuyor. Çalışamayan çocuklara evde kalan yaşlı kadınlar bakıyor. Okula gidemeyen çocuklar avlularda zaman geçiriyorlar, Türkçe bilmedikleri için köydeki diğer çocuklarla anlaşamıyorlar. Halkların Köprüsü Derneği, köyde kalan mülteci çocuklar için etkinlik düzenledi. Yuva öğretmeni ve çok sayıda dernek gönüllüsünün katıldığı etkinlikte çocuklara Kürtçe eşliğinde oyunlar oynatıldı. Etkinliği yapma sebebini anlatan Dernek Yöneticisi Alpay Tekin, “Ne mutlu bizlere ki bir gün de olsa yuvanın nasıl bir şey olduğunu o çocuklar gördü, yaşadı. Savaşın getirdiği karamsar ruh halinden anlık da olsa kurtuldular. Bilgi birikimimiz belli bir noktaya gelince ve yeterli desteği sağlayınca, buradaki Kobanêli çocuklar öznesi ile hareket ederek, gelecekte Gerenköy’e gelecek mevsimlik işçilerin çocuklarına gündüz bakım hizmeti verecek bir yuva kazandırmayı istiyoruz. Bu güzel örneği eğer hayata geçirebilirsek, daha sonra bu uygulamanın ülkemizdeki mevsimlik işçilere sunulan temel bir hizmet olması için çalışacağız” diye konuştu.

ELEKTRİĞİ OLMAYAN ÇADIR İÇİN PARA KESİLDİ

Mülteci işçilerin bir kısmı köydeki boş evlere yerleştirilirken bir kısmı da tarım işçiliği yaygın olduğu için bölgeye yapılan tek göz odalı bekar evlerine yerleştirilmiş. Köyün girişindeki 8 tek göz odadan oluşan ve tek avluya bakan evlerde yaşayan Suriyelilerin yanlarına gittik.
Her biri en fazla 25 metrekare olan 8 odada 60’tan fazla insan yaşıyor. Bunların 30’dan fazlası tarlada çalışıyor. Geriye kalan bir kaç yaşlı ve çocuklar ise günlerinin tamamını burada geçiriyor. Evlerde sadece döşek, battaniye bulunurken, çok azında televizyon ve çekyat, sadece bir evde buzdolabı bulunuyor. Televizyonlarda ise savaşı takip edebilmek için bölge kanalları açık. Banyo ve tuvaletler dışarıda. Evler sobalarla ısınıyor. Bir çok evin camları yok ve pencereler naylonlarla kaplı. Köyün içindeki evlerde de durum aynı, birbirinden farkı yok.  Yemek mal-zemelerini köyün bakkalından alıyorlar. Peşin olarak alışveriş yapan Suriyeliler genelde yağ, makarna, bulgur, salça gibi kuru gıda ürünleri tüketiyor.

PARALARINI ALAMIYORLAR

Sadece karınlarını doyurabilmek ve hastaların ilaçlarını almak için tarlalarda çalışan mülteci işçiler savaş bittiğinde geri dönmek istiyor. Evlerinin ve tarlalarının kullanılamayacak durumda olduğunu belirten Suriyeliler, “Geri döndüğümüzde hayatımızı idare edebilecek bir ortam yok” dediler.
20 yaşındaki Hamza Gavas bir yıldır Türkiye’de ve Foça’ya gelmeden önce Ankara ve Antep’te tarlalarda çalışmış. Kazan ilçesinde kendilerini Diyarbakırlı Şemsi isminde bir dayıbaşının çalıştırdığını belirten Hamza ‘4 ay kaldık ve bizim ailede 8 kişi çalıştık. Ayda bin yüz liraya anlaştık. 100 lira dayıbaşına kalıyordu. 4 ayın sonunda dayıbaşı birer aylıklarımızı kesti. 8 bin liramızı alamadık. Gerekçe olarak yağmurdan dolayı çalışamadığımızı ve hastaneye gitmemizi gösterdi. Ancak biz sabah 7’den akşam 10’a kadar çalışıyorduk ve işi de zamanında bitirmiştik. Biz anlaşamamıştık ama çalışmaya mecbur kaldık. Çadırda kalıyorduk ve çadır parası kesti. Çadırlarda elektrik de yoktu.”

IŞİD KÖYÜMÜZÜ BASTI

Ankara’dan sonra Antep’te de çalışırken dayıbaşılarının kendilerini dolandırdığını dile getiren Hamza yaşadıklarını şöyle anlattı: “Orada 3 ay kaldık ve soğan ve biber topladık. Dayıbaşı Mustafa bizim iki bin beş liramızı vermedi. Bize verdiğini söylüyor ama vermedi. Çok kişi paramızı yedi. Ne kadar çalışırsak çalışalım, çalışmadığımızı söylediler. Küfür ettiler. Savaş bittiğinde geri döneceğiz. Bizim köyümüz IŞİD’in elinde hâlâ. Köyümüzü IŞİD bastı ve iki gün süre verdi. Gitmezsek öldüreceklerini söylediler. Kürtlere yardım eden herkesi öldürdüler, evlerini yıktılar. Amcam orada. Bizi aradı evlerin içindeki eşyaları bile çalıp satıyorlarmış. YPG saflarında savaşan akrabalarım var. Çanağı Suriye’ye çevirdik, orada olanları takip ediyoruz.”

SORUNLAR AYNI

4 aydır Foça’da olan Muhammed Recep de dayıbaşından parasını alamamış. Foça’da kendilerini çalıştıran Mardinli İsmail isimli dayıbaşının 1500 lirasını vermediğini ifade eden Muhammed Recep “Şimdi memleketinde, aradığımızda parayı vereceğini söylüyor. Biz de bekliyoruz. Sorunlarımızla ilgilenen kimse yok” diye konuştu.
27 yaşındaki Muhammed 2 yıldır Türkiye’de ve az da olsa Türkçe öğrenebilmiş. Kobanê’deyken motorsiklet tamircisi olan Muhammed, daha önce Antep’te soğan tarlasında çalışmış. Bir akrabasının “Burada iş var” demesi üzerine gelen 3 ayı aşkın süredir, babası, annesi ve kardeşleriyle birlikte Foça’da. O da domates tarlasında günlük 32 TL’ye çalışıyor. Bir aylık alacağı ise içeride. Savaş bittiğinde dönmeyi düşünüyor.

ÖNCEKİ HABER

Çiğ sütü sarartanlar kimler?

SONRAKİ HABER

Rusya'nın doğusunda gemi faciası: 54 ölü, 13 kayıp

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...