30 Mart 2015 00:52

Nereye Gideceğimizi Bilmeden...

Nalan Yırtmaç’ın DEPO’DA 3 Nisan’da açılacak olan sergisinin adı Hrant Dink’in “Ruh Halimin Güvercin Tedirginliği” yazısından bir alıntıyı taşıyor.

Paylaş

“Bir gün gitmek mecburiyetinde kalırsak ama... Tıpkı 1915’teki gibi çıkacaktık yola... Atalarımız gibi... Nereye gideceğimizi bilmeden... Yürüyerek yürüdükleri yollardan... Duyarak çileyi, yaşayarak ızdırabı...” 

Nalan Yırtmaç’ın  DEPO’DA 3 Nisan’da açılacak olan sergisinin adı  Hrant Dink’in “Ruh Halimin Güvercin Tedirginliği” yazısından bir alıntıyı taşıyor. 

Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’deki katlinin hemen ardından Anti-Pop’un hazırladığı iş, bu portrelerle bir arada sergileniyor. Böylelikle 1915 ile Hrant Dink cinayeti arasındaki acı veren sürekliliğe dikkat çekiliyor. Bir yanda yüz yıl önce tutuklanıp öldürülen aydınlar, diğer yanda daha birkaç yıl önce Türklerle Ermenilerin kendi kimliklerini sağlıklı bir şekilde yeniden kurarak eşit ve özgür biçimde yaşayacaklarına dair inancını hayatıyla ödeyen bir devrimci.

‘TUTUKLANIP GÖTÜRÜLEN ERMENİLER’

Yüz yıl önce, 24 Nisan 1915’te İstanbul’da Ermeni fikir önderleri, mebuslar, gazeteciler, yazarlar, siyasetçiler tutuklanır ve Çankırı ile Ayaş’taki toplama merkezlerine gönderilir. Daha sonra çoğu, cezaevlerinden salınan çete mensuplarına kırdırılır. Bu tutuklamalar İttihat ve Terakki hükümetinin kısa zamanda soykırım niteliği alan tehcir kararının ilk adımı olur. 23’ünü 24’üne bağlayan gece yaklaşık 250 kişinin tutuklanmasının ardından birkaç gün içinde 2500 kişiye yönelik büyük bir polis operasyonu düzenlenir.

24 Nisan ve sonrasında tutuklanan, sürgüne gönderilen ve öldürülen Ermeni aydınların portrelerinden oluşan iş, sanatçı Nalan Yırtmaç tarafından üretildi. Bu iş, onları “tutuklanıp götürülen Ermeniler” genel başlığından çıkarıp, adlarını yüzlerini bildiğimiz insanlara, kozmopolitan Osmanlı entelektüel ortamının aktif katılımcılarına dönüştürüyor. 

Yırtmaç’ın bugüne ulaşan az sayıda yayındaki fotoğrafları kaynak alarak kendi resimsel diliyle ürettiği bu portreler, kimilerince yok sayılan kimilerince de pek az bilinen bir geçmişi toplumsal hafızaya geri çağırıyor.

‘SIKINTI ÇEKENLERİN BAHTINA BU MU DÜŞECEKTİ’

“Geçen hafta, aramızdan Agnuni, Khajag, Zartaryan, Cangülyan, Dağavaryan ve Sarkis Minasyan, Ankara’dan çağırılıp yola çıktılar. Şimdi nerede olduklarını bilmiyoruz. Üzülüyorum, çünkü İstibdat rejimi altında onca zorluk çektiğimiz halde, bu Hürriyet ve Meşrutiyet döneminde de haksız yere eziyete uğruyoruz. Vatan uğruna onca sene çile ve sıkıntı çekenlerin bahtına bu mu düşecekti!” 
Sımpad Pürad’ın Ayaş hapishanesinden yazdığı, 30 Mayıs 1915 tarihli mektuptan bu alıntı 3 Nisan’da DEPO’DA açılacak olan Nalan Yırtmaç’ın sergisinde yer alıyor. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Zlatan varsa her şey tamam

SONRAKİ HABER

Komünist gazeteci Vsyevolod Petrovskiy anısına…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa