29 Mart 2015 02:45

İşte bunlar hep ideoloji

'Leğenin içinde duş alın, dolan suyu tuvalete boşaltın. Hem tuvalet temizlensin hem siz' demişti. Koca belediye başkanı çözümü bulmuştu. Ankaralı yapmadı... Sonra n’oldu günlerce susuz kaldı Ankara. Bari leğenin içinde duş alsaydın be Ankaralı olaya bu kadar ideolojik bakmayıp. Sonra su kesildi günlerce elini yüzünü yıkayamadın! İdeolojik davranman bitlenmene neden olacaktı neredeyse...

Paylaş

Çağrı SARI

Ankaralıların ‘ideolojik’ davranıp bir türlü beğenmediği, sırf ‘Melih Gökçek yıpransın’ diye ‘o yok bu yok’ diye kötülediği, halbuki keşifleriyle müfettiş Gadget’i aratmayan, ufkumuzun sınırlarını sonuna kadar zorlayan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek yeniden TT olmuş...
Siz ‘eyyy Ankaralılar’ şapkanızı önünüze koyunuz ve bir kez daha düşününüz. Bu “başgan” daha ne yapsın?
***
Hep şikayet hep şikayet, metrodan şikayet, üst geçitten şikayet, otobüslerden şikayet...
Ankara çekim merkezi n’aparsın göç yoğun. Zira Kızılay göbeğindeki fosforlu ışığı, Kurtuluş’taki fıskiyeli havuzu, Milli Kütüphane’nin oradaki otoyol kafelerini gören geliyor yerleşiyor Ankara’ya.  Sonra alt yapı kaldırmıyor bu nüfusu. Bu kadar yoğun göç alıyorsa gelene ‘git’ mi desin adam? Tamam arada alt yapı falso veriyor olabilir ama onu da zamanla çözer inşallah. 20 yıl yetmedi zaman gerek.  
Aslında öyle çok sorun yok da, ah bu yağmurlar!
Hepsi ‘ideoloji’ bunların. Bir yağmur yağıyor hoop taşkın. Öngörülü bir Başkan Melih Gökçek. Hemen önlem alıyor, yine yaranamıyor. Biliyor ki metroyu su bassa bir felaket olur. ‘Aman su basmasın’ diye, metro girişini kum torbaları ile kapatıyor. Dahiyane çözüm! Hangi başkan bu kadar düşünceli.... “Metroda yürüyen merdiven sorunu varmış.” Yürümüyormuş! Bile isteye tamir ettirmiyor başgan halbuki. Neden? E yürüyen merdiven insanları hantallaştırır. Obeziteye karşı hareket önemli! Dönüp dönüp söyleniyorsun ama sabah sporu bu.  İşte bunlar hep ‘ideoloji.’ Gökçek’i yıpratma çabaları.

SIRF ‘ANKARA’DA SU BİTSİN’ DİYE

Ankara’nın bitmek bilmeyen su sorununu çözmek için de epey uğraştı Gökçek. ‘Ağır metaller var’ diye bilim insanları bas bas bağırmıştı ama bunlar hep ‘ideolojik.’ Su sorun olmaya başlayınca sırf Ankara’yı rezil etmemek için Kızılırmak’tan su getirdi. Ama ‘ideolojik’ davranan odalar bir türlü beğenmedi suyu. Halka ‘İdareli kullanın’ dedi, ‘tatile çıkın’ dedi. Çıkmadın Ankaralı. ‘İdeolojik’ davrandın, sırf  “Ankara’da su bitsin de Gökçek rezil olsun” diye gitmedin tatile. Belek’e Bodrum’a gitseydin ya, bari köye gitseydin... Gökçek ‘acil önlem’ çağrıları yapıyordu halbuki. “Leğenin içinde duş alın, dolan suyu tuvalete boşaltın. Hem tuvalet temizlensin hem siz” demişti. Koca Belediye Başkanı çözümü bulmuştu. Ankaralı yapmadı...  Sonra n’oldu günlerce susuz kaldı Ankara. Bari leğenin içinde duş alsaydın be Ankaralı olaya bu kadar ideolojik bakmayıp. Sonra su kesildi günlerce elini yüzünü yıkayamadın! ‘İdeolojik’ davranman bitlenmene neden olacaktı neredeyse...
Neyse ki yine başkan imdada yetişti de Kızılırmak suyunu bağlattı. Odalar ne kadar ‘ideolojik’ davranmıştı o günlerde hatırlar mısın? “Bu suda kanserojen maddeler var” diye yüzlerce açıklama yapıp dava süreci başlatmışlardı. Neyse ki  başgan bunlara aldırmadı da kameraların karşısına geçti, meydan okudu. İçti o suyu. ‘Bilim diye bir şey var’ dedi Mimarlar Odası. Bilimi işin içine karıştırdı. Sırf ‘ideoloji’ halbuki ne bilimi... Benzer olay, geçtiğimiz sene de yaşandı. Bıkmak bilmeyen Mimarlar Odası ‘Suda atık var’ dedi. Neyse ki en etkili yöntemiyle Gökçek devreye girdi de kameraların karşısına geçip lıkır lıkır o suyu içti. Sonra biz yine rahatladık. Oh atık yokmuş su temizmiş dedik... İnanmayan da çıktı ama bunlar hep Melih Gökçek’i yıpratma çabaları. Hep ‘ideolojik’ davranmalar falan.

KİLOMETRELERCE ÖTEDEN AĞAÇ GETİRDİ

Köprü yaptı başgan beğenmediler. Neymiş, merdivenleri dikmiş de çıkılmıyormuş. Ankaralının karşıdan karşıya rahat geçebilmesi için her şeyi denedi. 100 metreye üç tane köprü koydu, köprünün altına yaya geçidi ve kırmızı ışık da koydu. İnanmayan gitsin Meşrutiyet caddesine baksın. Yok efendim bu kadar sık köprü mü yapılırmış... Sırf  ‘ideoloji’... Ankara ‘yeşil görünsün’ diye taaa kilometreler öteden, yurt dışından çiçek ve ağaç getirdi. Kaldırım kenarlarına çiçek dikti. ‘Yeşili seven’ başganı paraları çarçur etmekle, birilerine peşkeş çekmekle suçladılar. Neymiş 50 kuruşluk çınara 789 lira ödemiş! Hep ‘ideolojik’ bunlar... ODTÜ’den falan hiç bahsetmek istemiyorum. Taktılar 3-5 ağaca. Yol çok önemli nüfus artıyor. Yola ihtiyaç var. Yurtdışından ağaç getirip kaldırım kenarına diken bir başgan ODTÜ’deki ağaçları yok etmek ister mi? Pardon başka yere taşımak ister mi? Ama yol bu ihtiyaç... Zaten hem yola karşı çıkarlar sonra çıkıp o yolu kullanırlar...
Yenilik candır... Melih başgan da sever yeniyi... O nedenle eski pazar yerleri kalksın yerine AVM yapılsın ister misal. Çünkü başkente AVM yakışır. Bunun için her türlü imar iznini de alır. Valla biz Bülent Arınç’ın yalancısıyız. O izinleri değişik yöntemlerle alıyormuş o başka... İdeolojik davranmaya gerek yok sakin olun. Koskoca başkentte AVM olmazsa olur mu? Ne yaptıysa sırf Ankaralı için. Hiç plazasız başkent olur mu? Mesela Dikmen gibi şehre yakın, manzarası olan bir yerde gecekondu olur mu? Orada plaza, AVM, yaşam konutu olmalı! “Barınma hakkı istiyoruz” diye bağıran Dikmenliler de, derdi ‘ideolojik’ olanlar tarafından kandırılıyor.
Ah o Ankara’nın simgeleri.... Ah o Altınpark’taki Mehmet Aksoy’un Periler ülkesi heykeli... O kadar içine tükürdü de başgan yine de varlığın duruyor. Başarmıştı başgan halbuki içine tükürmüş, kaldırtmıştı ama ah o yargı işte. Geri yerine koydu!... Aaaa Keçiören’deki teleferikten, Mamak, Yenimahalle/ Şentepe’deki kentsel dönüşümün nedenlerinden ve o meşhuuur kedili Ankara simgesinden, Twitter’da kadınlara ettiği laflardan bahsedecek yer kalmadı... Neyse böyle giderse başgan hep TT kalacak. Başka sefere.

ÖNCEKİ HABER

‘Türkiye’de tecavüz eden erkek yoktur’

SONRAKİ HABER

Twitter – Kabullenme safhası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...