İran imparatorluğuna karşı Sünni blok

Ali KARATAŞ

Suudi Arabistan önderliğinde gerçekleşen askeri saldırı sonrasında hemen hemen her gelişme yeni bir karşı karşıya gelişin işaretlerini veriyor.

Aslında Suudileri endişelendiren ilk açıklamalar İran tarafından gelmişti. Geçmiş haftalarda Londra’da yayınlanan al Kuds al Arabi gazetesi yayımladığı bir baş yazıda İran’ın bölgede artan etkisini ‘İran imparatorluğu’ olarak nitelendirmişti. Aslında bu tanımlama bir mübalağa içerse de başta Suudi Arabistan olmak üzere Sünni Arap ülkelerinin duyduğu korkuyu ifade etmesi bakımından isabetli olmuştu. Müsteşar; ‘Bütün Ortadoğu İran’dır, İslami radikalizmin, tekfirciliğin, ateizmin, yeni Osmanlıcıların, Vahhabiler’in, Batı’nın ve Siyonizm’in karşısında duracağız” dedi.

İranlı yetkililer tarafından yapılan bu açıklamaların sahada da bir karşılığı mevcut. İran son dönemlerde doğrudan ve dolaylı olarak Irak, Suriye, Yemen, Lübnan’da ve Hamas ve İslami Cihat üstünden Filistin’de etki alanını genişletti.

SUUD’UN STRATEJİSİ DEĞİŞTİ

Tam da bu noktada aslında Yemen saldırısı Suudi Arabistan’ın bölgede egemenliğini yeniden tesis etmeyi amaçlıyor. Bu saldırı aynı zamanda hem Suudi Arabistan’ın hem de eski ve yeni müttefiklerinin bir strateji değişikliğinin ifadesi. Yeni stratejiye göre İran’ın bölgedeki etkisinin geriletilmesi için güç kullanımı da dahil olmak üzere bütün yollar denenecek. Nitekim bu hafta  Mısır’ın Şarm el Şeyh kentinde toplanan Arap Devletleri Dışişleri Bakanları Suudi Arabistan’ın önderliğinde bir ortak askeri güç oluşturulması konusunda anlaştı. Bu öneri öncelikle Ürdün’den gelmişti. Oluşturulan bu ortak askeri gücün ilk amacının Yemen’i Şii Husi milislerden temizlemek olduğu ilan edildi.

MÜDAHALE İŞE YARAR MI?

Husilerin gelişmiş hava kuvvetleri veya hava savunma kuvvetleri yok. Kaldı ki son bombardımanda olanların imha edildiği ifade ediliyor. Ama muazzam bir insan gücü, füzeleri ve Hizbullah ve Hamas’tan edindiği tecrübeler var.
Yapılan dış müdahaleler, Husiler İran tarafından destekleniyor olsalar da Lübnan Hizbullah’ı tecrübesine bakarsak Yemenlilerin gözünde  vatanlarını koruyan konumuna yükseltebilir.
Bu noktada Yemen halkının tavrının ne olacağı merak konusu. Çünkü her ne olursa Yemen’e karşı oluşturulan birlik bir nevi işgal birliği sıfatı kazanmış durumda.

BU ATEŞ BÜTÜN BÖLGEYİ YAKAR

Buna karşılık İran bundan sonra atacağı adımın ne olacağını toplumsal güvenlik sorumlusunun vasıtasıyla iletti. İran toplumsal güvenlikten sorumlu Alaaddin Baruderci yaptığı açıklamasında; “Bu ateş Suudi Arabistan’ı da yakacaktır. Çünkü bu savaş bir alanda sınırlı kalmayacaktır”. Bu mesaj savaşın Suudi Arabistan da dahil olmak üzere Bahreyn’e ve diğer körfez ülkelerine de sıçrayacağının habercisi.
İran ortaya çıkan yeni duruma bağlı olarak pratikte de ilk adımı attı. İran’ın üzerinde oldukça derin bir etkiye sahip olduğu Haşad ul Şaab ( Halk Kalabalıkları) Irak’ın Tikrit kentinde IŞİD’e karşı sürdürülen operasyonlardan çekilme kararı aldı.

BU SEFER KRİZİN ADI YEMEN

Müdahale sonrasında ortaya çıkacak siyasi tablo şimdiden gözlemcileri korkutuyor. Abdulbari Atwan dün kaleme aldığı yazısında haklı olarak “ Libya’da Kaddafi NATO müdahalesi ile birkaç hafta içinde devrildi ancak Kaddafi’den sonra ortaya çıkan boşluğu silahlı milisler ve İslamcı militanlar doldurdu. Aynısı Suriye’de ve Irak’ta da gerçekleşti Yemen’de niye bir istisna yaşansın?” diye soruyor.
Sahnede ve sahnenin arkasında savaşan güçlerin almış oldukları pozisyon ne yazık ki zaten mezhep savaşları nedeniyle mezbahaya dönen bölgeyi çok daha kanlı günlerin bekleyebileceği. Coğrafyamıza Irak, Suriye krizinden sonra şimdi de Yemen krizi eklendi. Yemen krizi de Suriye krizi gibi kör düğüm olmaya aday.