30 Temmuz 2011 10:29

Sosyal hizmette elde var sıfır!

Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve ortadan kaldırılması operasyonu uzun soluklu bir operasyon. 2004’te Kamu Yönetimi Temel Kanunu’nun veto edilmesinin ardından çıkarılan yasalarla,  parça parça sürdürülüyor. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, demokrasi ve katılımcılık gerekçeleri ile yasa

Sosyal hizmette elde var sıfır!
Paylaş
Av. Songül Beydilli

İl Özel İdare ve Belediye Kanunuyla, sağlık ve sosyal hizmetler gibi devletin temel görev alanlarında kuruluş açma ve işlettirme yetkisi yerel yönetimlere verildi. Böylece gerçekleştirilen taşeronlaştırma ile özelleştirme operasyonu gizleniyor

DEVLETİN SOSYAL HİZMETLERDEKİ ROLÜ NE OLDU?

Devlet sosyal hizmet sunma görevinden vazgeçti, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kurulması ile rolü; yalnızca denetim, koordinasyon, strateji ve performans kriterlerini belirlemekle sınırlandı. Sosyal hizmetlerin özelleştirilerek, ticaret konusu haline getirilmesinin ve devlet kaynaklarının sermayeye aktarılmasının önü açıldı.

Kapatılan SHÇEK Genel Müdürlüğünün kuruluşları, personeli ile birlikte İl Özel İdaresine devredildi. Böylece,  Çocuk Yuvası-Yurt açma ve bu kuruluşların hizmetini satın alma yolu ile gördürme yetkisi verilen İl Özel İdareleri aracılığı ile hizmetin tümden taşerona devredilerek özelleştirilmesinin önü açıldı. Bu alanların çeşitli çıkar çevrelerinin eline geçebileceği ve başta çocuklar olmak üzere, bu kuruluşlarda barınanların;  yeniden istismar edilmelerinin önünün açılacağı somut bir tehlike olarak karşımızda. Nitekim, hizmeti vermekten vazgeçen bakanlık; bu kuruluşları sosyal hizmetin sunumu açısından değil; işletme kurallarına ve yasalara uyulup-uyulmaması yönünden denetleyecek. Yani sosyal hizmet alanı “işletme”lerin insafına bırakılıyor.

Geçtiğimiz yıllarda, gündeme getirilen, ancak yasallaştırılamayan sosyal hizmetlerin özelleştirilmesini öngören yasa tasarısında yer alan hükümlerin, çıkarılacak yönetmeliklerle uygulamaya geçirilmesinin amaçlanacağını söylemek, kehanet olmaz. Örneğin, söz konusu yasa tasarısında; yuva ve yurtları işletecek olan şirket ya da vakıflara, çocuk başına asgari ücretin bir kaç katı ödeme yapılacağı hükmü yer alıyordu. Kuruluşları işletecek olanların asıl amacının kâr olacağı ve maliyeti düşürmeyi hedefleyeceği dikkate alındığında; ödenen paranın ne kadarının çocukların ihtiyaçları için harcanacağı, çalışan personelin seçiminde ne kadar nitelik aranacağı tartışmalıdır. Kısacası kendisini koruyamayacak durumda olanlara verilen hizmette istismarların boyutunun nereye varacağı tahmin edilebilir. Üstelik, bu kuruluşlarda çalışacakların kadrolu personel olmayacağı, denetim elemanlarının niteliği ve sayısının yetersizliği de göz önünde tutulursa,  bir çok istismarın da açığa çıkarılamayacağı ortada.

SOSYAL YARDIM TEK ELDE Mİ TOPLANIYOR?

Bakanlığa bağlı olarak Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü kuruldu. Ancak,  açıklananın aksine, sosyal yardımlar tek elde toplanmamaktadır. Sosyal yardım veren farklı kamu kurumları varlığını devam ettirirken; kamuya bağlı Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Fonu gibi  yardım kurumları ile, dernek-vakıf adı altındaki yardım kuruluşları da dahil olmak üzere, kamu-özel yardım kuruluşlarının veri tabanı ortaklaştırılarak, birinden yardım alanın-diğerinden yardım  almasının önlenmesi amaçlanıyor.

Daha da önemlisi, sosyal hizmetler hak olmaktan çıkarılırken; devlet sosyal yardımlara da pay ayırmak yerine; Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğüne,  “Sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürünü kökleştirici çalışmalar yapmak, geniş kitleleri kapsayan yardım kampanyalarını koordine etmek ve desteklemek” görevini veriyor. Yani, sadaka kültürünü yaygınlaştırmayı; yardımların finansmanını yeniden halkın sırtına yıkmayı amaçlıyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile,  yoksulluğun yönetilmesi ve artan yoksulluk, işsizlik ve sömürü karşısında, hak talep eden bir toplum yerine bağımlı, uyuşturulmuş bir toplum yaratılması amaçlanıyor. Tüm bu uygulamalar ve düzenlemeler karşısında, başta sosyal hizmetler olmak üzere, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesine karşı çıkarak,  hak talebi ile mücadelenin yükseltilmesi her zamankinden daha fazla önem kazanmaktadır.


TEK AMAÇ: ‘AİLENİN KORUNMASI’

Bakanlığa bağlı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğüne,  “Aile yapısının ve değerlerinin korunması, güçlendirilmesi için ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesi çalışmalarını koordine etmek, belirlenen politika ve stratejileri uygulamak, uygulanmasını izlemek ve değerlendirmek; aile yapısını ve değerlerini tehdit eden sorunları ve bu sorunlara yol açan faktörleri tespit etmek, bu sorunlara karşı toplumsal duyarlılığı geliştirici faaliyet ve projeler yürütmek vb.” görevler verildi.  Yasada kadının aile dışında yok sayılması bir yana,  - Başbakanın 3 çocuk istediği, “Kreş eken hu-zurevi biçer” diyerek eve çağırdığı kadınlara yönelik şiddet-cinayetlerin arttığı,
- tüm bunların aile değerleri, töre-namus ya da geleneklerle gerekçelendirildiği, sanıklarının tahrik indirimlerinden yararlandığı;  
-AKP Belediyelerinin aile danışmanlığı adı altında, kadınlar aracılığı ile, erkeklerin dört kadınla evlenebileceği konusunda eğitim verdiği koşullarda;
Bakanlığın, bu politikaları meşrulaştırarak, muhafazakarlığı geliştirerek, aileyi, sömürü sisteminin dayanağı haline getirmeyi amaçladığı ortada.


MESLEK ELEMANLARI DA ETKİLENİYOR

Sosyal hizmet alanında görevlendirilecek esas personel olan aile ve sosyal politika uzmanı ve denetçisi olarak atanacaklarda,  sosyal hizmet alanında mesleki eğitim almış olmak yerine; işletme, iktisat, iktisadi- idari ilimler, siyasal ve  hukuk mezunu olma şartı aranıyor. Ayrıca, çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek olan alanla ilgili lisans eğitimi alanların da (Ama hangi lisans programı olduğu belirsiz)  Bakanlık uzman ve denetçisi olabilecekleri belirtiliyor. Ancak hangi meslek mensuplarının bu kapsamda olacağı, Bakanlığın inisiyatifine bırakılıyor. Sosyal hizmetler alanında eğitim almış sosyal çalışmacılar ile sosyolog, psikolog, çocuk gelişimcisi gibi, hizmet sunumunda mutlaka bulunması gereken meslek elemanları görmezden geliniyor. Meslek tanımları ortadan kaldırılarak, yapılacak iş belirsiz hale getiriliyor. SHÇEK’e bağlı taşra teşkilatları ve kuruluşlarda görev yapan kamu emekçileri İl Özel İdarelerine devredilirken, taşerona devredilmesine izin verildiği takdirde, personel norm kadro fazlası haline getirilecek ve emekçilere sürgün dayatılacak.


SHÇEK’E NE OLACAK

SHÇEK Genel Müdürlüğünün hizmet alanı; Bakanlığa bağlı olarak kurulan dört ayrı Genel Müdürlüğe (Aile ve Toplum Hizmetleri, Çocuk Hizmetleri, Sosyal Yardımlar, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlükleri)  bölündü.  Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Bakanlığa bağlandı. Bakanlığın asli görevi bu alanlarda hizmet vermek değil artık. Planlama, standart belirleme ve koordinasyonla sınırlı. Sosyal hizmetlerin alanları bölünerek; sosyal hizmetlere bütüncül yaklaşımdan da vazgeçilmiş oldu.  Ne yapıyordu SHÇEK? Çocuk-özürlü-kadın ya da yaşlıların güvenliğinin tehdit altında olduğunu öğrenmesi üzerine; inceleme yaparak, risk altında olanları saptayarak,  verilecek hizmet modelini belirleyip-uygulamakla yükümlüydü. Şimdi nasıl-hangi birim tarafından inceleme yapılacağı, hizmet modelinin nasıl belirleneceği (Ayni-nakdi yardım, bakım-danışmanlık-sağlık-eğitim tedbiri gibi çocuklara yönelik koruma tedbirleri, evlat edindirme, sığınma evine yerleştirme vb.); aynı aile ya da çevrede, farklı genel müdürlüklerin alanlarına giren sorunların çözümü için, nasıl bir koordinasyon yapılacağı belirsiz.  

YAŞANABİLECEK İSTİSMARLAR KAYGI VERİCİ

SHÇEK Genel Müdürlüğü, evlat edinmede aracı kurumken; Bakanlığın bu konudaki görevi, evlat edinme işlemlerini koordinasyonla sınırlandırıldı. Özellikle terk edilen, güvenliği tehlike altında olan, korunmaya muhtaç çocukların evlat edindirildiği dikkate alındığında; bu çocukların evlat edinilmesinde aracılık hizmetini yürütecek makamın ne olacağı belirsiz. Bu durum, evlat edinmede yaşanabilecek istismarlar konusunda kaygı uyandırıyor.

*SES İşyeri Temsilcisi

ÖNCEKİ HABER

Burkay, dostlarıyla vedalaşıp yurda döndü

SONRAKİ HABER

Termik santrale geçit yok!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa