22 Mart 2015 19:41

Kelebek

İstanbul, baharın doğuşunu Newroz’a yakışır güneşli bir günle karşılıyor. Kazlıçeşme’ye akan yollarda coşkulu stranlar söyleniyor. Kendimi o caddede genç bir grubun içine atıp akıntıya bırakıyorum. Gençlerle bayramlaştıktan sonra tanışıyorum. Gazeteci olduğumu, görüşlerini almak istediğimi söylüyorum. İçlerinden yaşça daha büyük olan Abdurrahman’ı ileri sürüyorlar.

Kelebek

Ercüment AKDENİZ
İstanbul

İstanbul, baharın doğuşunu Newroz’a yakışır güneşli bir günle karşılıyor. Kazlıçeşme’ye akan yollarda coşkulu stranlar söyleniyor. Kendimi o caddede genç bir grubun içine atıp akıntıya bırakıyorum. Gençlerle bayramlaştıktan sonra tanışıyorum. Gazeteci olduğumu, görüşlerini almak istediğimi söylüyorum. İçlerinden yaşça daha büyük olan Abdurrahman’ı ileri sürüyorlar. 

Abdurrahman Van’dan İstanbul’a gelmiş, inşaat işçiliği yapıyor. Şengal ve Kobanê’den sonra Amed Newrozunun Kürtlere güven verdiğini söylüyor. Öcalan’ın mektubunu olumlu buluyor ve “beklediğim gibiydi” diyor. Fakat ona göre, eğer Erdoğan’ın son çıkışı olmasaymış mektupta daha fazla şeyler yazılırmış! “Senin için en önemli beş talep nedir?” diye soruyorum, sıralamaya başlıyor: 

Birinci sıraya anadilinde eğitimi koyuyor. Çünkü annesi ne zaman hastaneye gitse Kürtçe bilen biri olmadığı için eziyet çekiyormuş. Bunun onurlarını kırdığını söylüyor. 

“Peki ya ikinci?” diye sorunca; “ekonomi” diyor ve nedenini şöyle açıklıyor; “Biz savaştan dolayı kalkıp İstanbul’a gelmişiz. Şükür burada karnımızı doyuruyoruz. Ama orada iş yok, insanlar aç. Devlet niye hep yatırımı İstanbul’a yapıyor? Biz burada sürgünde gibiyiz”

Üçe Anayasa’yı koyunca Öcalan’ı soruyorum, Bu talep o kadar şart ki ona göre sıralamaya koymak bile gereksiz! Son iki sırada ise Anayasa ve eşit yurttaşlık hakkı var. “Bu talepleri sadece Kürtlere istemiyoruz; bunlardan bütün halklar, mazlumlar yararlansın istiyoruz” diyor.   

Abdurrahman, Arınç’ın son çıkışını olumlu buluyor ve hükümetin sorumluluk almasını istiyor. Erdoğan için ise; “O zaten kendini Kobanê açıklamasıyla bitirdi. Sen cumhurun başkanısın. Ne demek benim bir şeyden haberim yok!” diyor.

Abdurrahman’a göre “izleme kurulu” olmadan halklara doğru bilgilerin gelmesi olanaksız. Onun sözünü yanındaki genç kesiyor; “Abi çok bedel ödedi bu halk, artık somut adımların atılması lazım!”

Newroz alanı rengarenk! Yüzlerce metre uzunluğunda sarı, kırmızı, yeşil bir flama gençlerin elinde dalgalanıyor. Alanın birçok yerinde gençler selfie çekiyor. YPG bayrakları, Kürdistan formaları, şal ü şepikler kapış kapış satılıyor. Su satan bir genç; “Ava Kobanê, Ava Kobanê” diye bağırıyor. İşportacı Kürtler siyasetle “ticareti” birleştirmede bu yıl son derece zekiler. 

Ahmet Kaya’nın, Deniz Gezmiş’in, Agit’in, Mazlum Doğan’ın, Arin Mirxan’ın resimlerinin satıldığı bir tezgah dikkatimi çekiyor. Tezgahın sahibi bana şöyle diyor; “Bizim evde kumandanın ilk sırasında İMC TV, ikincide TV 10, üçte de Hayat TV var”   

Uzun bir sohbet yapıp birlikte resim çektiriyoruz. Burada sözü Nizamettin’e bırakıyorum; “Her yıl buraya gelir ve bu noktada satış yaparım. Ben alandaki sayıya değil akışa bakarım. Bence katılım çok yüksek olacak... Kürtler nefret sırasında başa MHP ve CHP’yi koyardı. Kobanê açıklamasından sonra Erdoğan’ı koydular. Bu sene AKP öyle Kürtlerden kolay oy beklemesin. Ama HDP’nin İstanbul’da göstereceği adaylar da önemli. Geçenlerde Demirtaş Karadenizlilerin atkısını boynuna astı. İşte HDP’nin hep böyle yapması lazım” Nizamettin de tıpkı Abdurrahman gibi; Öcalan’ın kendi mektubunda Erdoğan’a tepki olarak küçük değişiklikler yaptığını düşünüyor. 

Koza aşaması son derece zorlu ve uzun geçen Kürtler bahara uyanıyor. Koza çatlağından kanatlarını çıkaran kelebek rengarenk kanatlarıyla özgürlüğe uçmaya hazırlanıyor.  

Evrensel'i Takip Et