20 Mart 2015 00:56

Patronun acil çıkış kapısı: İflas

Angora Triko işçileri, 3 ay öce haklarını alabilmek için Türk-İş’e bağlı TEKSİF’e üye oldu. Çoğunluğu sağlayan işçilere gözdağı vermek için ilk başta 35 işçiyi işten atan patron, işçilerin geri adım atmaması üzerine iflas ettiğini iddia ederek kalan 63 işçiyi de 3 aylık ücretlerini ve tazminatlarını ödemeden kapı önüne koydu. Tüm kurumları dolaşarak destek arayan işçiler, birçok siyasi partinin ve kurumun kendilerini dikkate almamasına tepkili. Bir tek HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel’in kendilerini ziyaret ettiğini ve konuyu Meclise taşıyacağı sözünü verdiğini söyleyen işçiler, patronların iflası bir yöntem olarak kullandığını, yasaların sağladığı kolaylıkları kullanarak makineleri kaçırmaya çalıştıklarını söyledi.

Paylaş

Vedat YALVAÇ
Ümit KARTAL
İstanbul

Angora Triko işçileri, 3 ay öce haklarını alabilmek için Türk-İş’e bağlı TEKSİF’e üye oldu. Çoğunluğu sağlayan işçilere gözdağı vermek için ilk başta 35 işçiyi işten atan patron, işçilerin geri adım atmaması üzerine iflas ettiğini iddia ederek kalan 63 işçiyi de 3 aylık ücretlerini ve tazminatlarını ödemeden kapı önüne koydu. Tüm kurumları dolaşarak destek arayan işçiler, birçok siyasi partinin ve kurumun kendilerini dikkate almamasına tepkili. Bir tek HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel’in kendilerini ziyaret ettiğini ve konuyu Meclise taşıyacağı sözünü verdiğini söyleyen işçiler, patronların iflası bir yöntem olarak kullandığını, yasaların sağladığı kolaylıkları kullanarak makineleri kaçırmaya çalıştıklarını söyledi.

ANGORA PATRONUNUN İLK İCRAATI DEĞİL

Angora Triko patronunun işçileri ortada bıraktığı tek olay bu değil, Daha önce de Okyanus Triko isimli fabrikası olan Angora Tekstil patronu, onu da iflas gerekçesiyle kapatmış. Kısa bir süre sonra da Angora Triko ismiyle tekrar açmış. Üstelik daha önce Okyanus Triko’da çalışıp, daha sonra Angora Triko’da işe giren işçiler bile var. Kazım Çelik onlardan biri. Çelik, “Okyanus Triko iken ağlayarak iflas ettiğini söyledi. Biz de inandık ve Angora Triko da çalışmaya devam ettik. Ama kısa bir süre sonra baktık ki bir iki ay içinde onlarca makine alınmış. Her bir makine 25-30 bin dolar” dedi. Patronun sendikaya üye olmaları ve mahkemeyi kazanmalarının ardından işyerini akrabalarının üzerine devrettiğini dile getiren Çelik, “Sözüm ona iflas etmiş. Başka biri de onun makinelerini satın almış. Halbuki bizi kandırmaya çalışıyor. Asıl maksat makineleri kaçırmak” diye konuştu.

DEVLET HER ŞEYİ BİLİYOR AMA...

İşçilerin en büyük kızgınlığı yetkili kurumların ilgisizliği. Devletin bir çok kurumuna başvurduklarını belirten Hüseyin Morgül, “Herkesin bize söylediği gönderiyoruz memuru, şuraya gidin, şuraya başvurun diye. Hep yönlendirme de bulunuyorlar. Ama gelip de bizim sorunlarımızla ilgilenen yok” diye konuştu. Başvurdukları kurumlardan birinin de İŞKUR olduğunu söyleyen Morgül, şunları söyledi: “İŞKUR’u aradık. Yemek paralarımızın kesildiği, çay molalarımızın kaldırıldığını söyledik. Bize biraz dayanın dediler.” Patronların yasalardan ve devlet kurumlarının tutumundan cesaret aldığını ifade eden Morgül, “Bir patronun bir işyerini batırıp başka bir yerde tekrar açmış olması bu kadar basit olmaması gerekir. O kadar rahatlar ki. Bize diyor ki gidin kanuni yollardan hakkınızı arayın. Yasalara o kadar güveniyorlar. Çalışma Bakanlığından Müfettiş geliyor. Ceza keseceğim diyor. Diyor ki istediğin kadar yaz. Buradaki maksadı ceza yedim, ödeyemedim. Bunları üst üste yığmak istiyor. Sonra fatura kesemiyorum. Ben iflas ettim diyerek kaçmak istiyor” diye konuştu. Devletin tüm bu süreçleri bildiğini ancak göz yumduğunu belirten işçiler, patronun her türlü hukuksuzluğu yaptığını ve ortamın da buna uygun olduğunu ifade ettiler.

YASALARI PATRONA GÖRE ÇIKARIYORLAR

Patronun asıl amacının sendikal örgütlenmeyi bitirmek olduğunu ifade eden Ümit Samsa, “Patron her türlü oyunu oynuyor. Devlet de buna göz yumuyor. Hükümet her fırsatta işçilerin haklarını koruduğunu belirtiyor ancak hepsi yalan. Devlet hiçbir şekilde işçinin yanında değil. Devlet yasaları patrona göre çıkarıyor. Görüyoruz Ülker’de olsun Koç Holding’in Divan Turizm AŞ’de yaptıklarını görüyoruz. Ne oldu değişen hiçbir şey olmadı. Devlet her zaman patronun yanında oldu” dedi. “Ülke çok iyi. Refahta” söyleminin yalan olduğunu söyleyen Samsa, şöyle devam etti: “Bir hele işçilerin arasına girsinler. Nedir ne değildir. Bir görsün bu  devlet bu hükümet. Televizyonda göz boyamayla olmu-yor bu işler. Biz burada mağduruz. Şu anda ben bankaya borcumu ödeyemiyorum. Ne oluyor banka bana haciz yolluyor. Ben niye kanunen bir şey yapamıyorum bu adama. Sen kanunen bir şey yapamıyorsun. Mahkemeye gidiyorsun, yıllarca sürüyor.”

NE VERDİNİZ Kİ NE ALASINIZ

“Son çareyi hukuki yollarda arayacağız” diyen Hüseyin Morgül, sendikalara, sivil toplum örgütlerine, milletvekillerine ve milletvekili adaylarına seslenerek destek beklediklerini belirtti. Seçimlerin yaklaştığını ve herkesin gelip oy isteyeceğini ifade eden Morgül, “Bize geldiklerinde ne verdiniz ki ne alasınız diyeceğiz. Bir tane milletvekili bizlere sahip çıktı. O da Levent Tüzel. Meclise taşıyacağını söyledi. Başka da kime, hangi partiye gittiysek, bize dedikleri adam kılıfını hazırlamış. Bir şey yapmaya gerek yok” diye konuştu.


İşçilerin evine haciz geldi

Atılan işçilerin çoğu büyük mağduriyet yaşıyor. 3 aydır İstanbul gibi bir yerde para alamayan işçilerin çoğunun evine haciz gelmiş. Bir çoğunun kredi borçları birikmiş.

Atılan işçilerden İsmail Kaya’nın elektriği ve doğal gazı faturalarını ödeyemediği için kapatılmış. Faturaları gösterene Kaya, “Bir elektrik faturası ödenmediği için hemen kapanıyor. Ben 3 aydır ücretimi alamıyorum ama hiçbir şey yapılmıyor. İşçilere bu ülkede hiç öncelik verilmiyor ki zaten. Kendi keyiflerinin peşindeler yani” dedi. Geçen yıl kasım ayında başlayan Murat Aydoğdu da bugüne kadar yalnızca 1 buçuk aylık ücretini alabilmiş. Aydoğdu da bankadan kredi çekerek yaşamını devam ettiriyor.

ADALET NEDEN HEP İŞÇİYE GEÇ KALIYOR

Patronun “Hakkınız var biz vermiyoruz alabiliyorsanız gidin mahkemeden alın” dediğini ifade eden Musa Özbek, “Artık neye ve kime güveniyorsa. Herhalde bozuk bir sistem. Nasıl olsa vermem ben bu parayı. Şimdiye kadar yaptığım her şey yanıma kâr kaldı. Bunu da yaparım yanıma kâr kalır. Kimse bana hesabını sormaz diye düşünüyor. Kalır da görünüyor” diye konuştu. Özbek, Tazminatı cebine girene kadar bu ülkede hak ve adaletin olduğuna inanmadığını belirtiyor. “Hani adalet getirecektiniz. Nerede adalet. Adalet neden hep işçiye geç kalıyor” diyerek hükümete tepki gösteren Özbek, haklarını alana kadar tüm yollara başvuracaklarını belirtti.

ÖNCEKİ HABER

Petrol-İş taleplerini belirledi

SONRAKİ HABER

Ülker işçisi mücadeleye devam edecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...