27 Şubat 2015 01:02

İşçilerin birliğinden korkuyorlar

Trakya Döküm Fabrikası 1980 yılından beri Lüleburgaz’da üretim yapıyor. Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikada 800 sendikalı işçi çalışıyor. Türk Metal ile MESS arasında imzalanan 3 yıllık sözleşmeye itiraz eden işçilerden 20’si işten atıldı. İşçiler, patronun Türk Metal yöneticileriyle anlaşarak kendilerini işten attığını söyledi. Tepkilerin fabrikaya yayıldığını dile getiren işçiler, patronun da sendikacıların da işçilerin birliğinden korktuğunu söyledi.

Paylaş

Vedat   YALVAÇ / Cihan ÇELİK
Lüleburgaz

Trakya Döküm Fabrikası 1980 yılından beri Lüleburgaz’da üretim yapıyor. Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikada 800 sendikalı işçi çalışıyor. Türk Metal ile MESS arasında imzalanan 3 yıllık sözleşmeye itiraz eden işçilerden 20’si işten atıldı. İşçiler, patronun Türk Metal yöneticileriyle anlaşarak kendilerini işten attığını söyledi. Tepkilerin fabrikaya yayıldığını dile getiren işçiler, patronun da sendikacıların da işçilerin birliğinden korktuğunu söyledi. 

Promosyon ücretleri, çalışma koşullarının düzeltilmesi, insanca yaşanacak ücret... gibi taleplerinin yerine getirilmediğini anlatan işçiler, sözleşme döneminde temsilcilerin taleplerini sorduğunu ama bunun sözleşmeye yansımadığını anlattılar. Yanlarına gelmeyen sendikacıların, sözleşmeye tepkiler artınca fabrikada yatıp kalkmaya başladığını anlatan işten atılan işçilerden Önder Göbel, “Onlar kendi taslaklarını kendilerini imzalamış zaten. İşçiye sorduk diyorlar ancak taslağın işçiyle hiçbir alakası yok. Daha sonra duyduk anlaşma imzalanmış. Üstelik 3 yıllık. Zaten bu yıl enflasyon yüzde 9 çıktı. Sözleşmeden sonra fabrika saat ücreti ortalaması 6.30 oldu. Her şey dahil bu da aylık 1500-1600 TL’ye tekabül ediyor. Çıplak haliyle asgari ücrete yakın. Bir de bunu süsleyip püsleyip bu kadar kötü bir sözleşmeyi zafer olarak sunuyorlar” diye konuştu. 

ALENEN TEHDİT

Atılan işçilerden Selçuk Durmuş da Önder Göbel’i doğruladı: “Sosyal haklarda da aynı durum var. Çocuk parası 7 liradan 9 liraya çıkıyor. İzin parası 220 liradan 240 liraya çıkıyor. 22 liralık bir zam. Bunu yüzde 20 olarak gösterip zafer ilan ediyor. Arkadaşlarımız da durumun yeni yeni farkına varıyor.” Sendikacıların kendilerine karşı gelenleri sevmediğini dile getiren Durmuş, sendikacılarla yaptığı şu tartışmanın işten atılmasına neden olduğunu söyledi: “Türk Metal Çorlu Şube Başkanı Baki Polat ile de sözleşme döneminde şöyle bir diyalog geçti aramızda. Yüzde 14’le oturdunuz. Kaça imza atacağınız belli değil dedim. Senin sesin çok çıkıyor dedi. İstersen ben yarın konuşayım senin için 5 bin lira zam alayım dedi. Sen kimsin ki bana 5 bin lira zam alacaksın dedim. Ya ben senin için 5 bin lira zam alırım sen rahat ol. Ama yarın burada olur musun bilemem dedi. Bir sendikacının bana söylediği bu. Bu alenen bir tehdittir.” 

İŞÇİYİ YAN YANA GETİRMİYORLAR

İşten atılma korkusu nedeniyle işçilerin taleplerini sendikacılara söyleyemediğini anlatan Durmuş, “Başkaldıranlar patronun oluruyla işten atılıyor. Sendika da patronun söylediği her şeyi kabul ediyor. Bu nedenle patron da içerde istediği gibi at koşturuyor. Patron da Türk metal yöneticileri de işçilerin birlik olmasından korkuyor” diye konuştu. 

“Sözleşmeyi özellikle kabul etmeyen ağır işlerde çalışan işçiler.” Bunu söyleyen içeride halen çalışan bir işçi. Bu sözleşmeden sonra sendikadan istifa etmeyi düşünen işçi sayısı artmış. Yoğun bir tepkinin olduğunu ve huzursuzluğun fabrikanın tamamına yayıldığını anlatan işçi, fabrika yönetiminin ve sendikacıların ise önlem olarak işçilerin birbirinden uzaklaştırılmaya çalıştığını anlattı. İşçi yarım saatlik yemek molası dışında işçilerin yan yana gelemediğini  söyledi. 

GÜNDE 16 SAAT ÇALIŞMA

Söz, işçilerin sözleşmeye tepki göstermesine neden olan ağır çalışma koşullarına geliyor. İşçilere bir dokun bin ah işit. Döküm sektörü olduğu için yapılan işler oldukça ağır. Çok sık iş kazaları yaşanıyor. Çoğu da 12-8, yani gece vardiyasında çalışan işçilerin başına geliyor. Yorgunluk, uykusuzluk... 8 saat çalışıyor işçiler ancak fazla mesailer işçiler için kabusa dönmüş. Çünkü en az 8 saat daha fazla mesai yapmak zorunda. Sürenin 8 saat olmasının nedeni de fabrikanın maliyet yüzünden ekstra servis aracı koymak istememesi. Bu koşullarda bu kadar saat çalışan işçinin normal şartlarda ikinci gün işe gelmemesi gerekiyor. Ancak Trakya Döküm işçileri 16 saat çalışmanın üzerine sabah yeniden iş başı yapıyor. 

Selçuk Durmuş söze giriyor: “Kimse kimseyi zorla mesai bırakamaz ama işten atma tehdidiyle işçi kalmaya zorlanıyor. Kal denildiğinde kimse ben kalamam diyemiyor. Bir ayda 10 defa bu şekilde çalıştım ben. 8 saat mesai arasında normalde yarım saat yemek molası olması gerekiyor. İşi yapabilmemiz için bizim 16.00’da çıkıp yemek yememiz lazım. Ancak biz akşam 19.00’a kadar yemek yemiyoruz.” Bu durumu ilettikleri sendikacılar işçilerin taleplerini “Bizim böyle bir anlaşmamız yok” diyerek geri çevirmiş. 
yor.

İŞÇİYE NEFES BİLE ALDIRMIYORLAR

Bel ve boyun fıtığının yanında içeride kirli havayla boğuşan işçilerde nefes alma güçlüğü de var. Maltepe meslek hastalıklarına gönderilen 800 işçiden 300’ü solunum yolundaki rahatsızlıktan dolayı temiz bölümlere gönderilmiş. Disa hatlarında çalışan işçiler, akşama kadar 45 kiloluk demir parçaları kaldırıyor. Ama toz yüzünden çalışmak her saat ve gün daha da güçleşiyormuş. Selçuk Durmuş, boyahanede çalışan bir arkadaşının 8 saat boyunca 15-20 kiloluk 800 adet boya kutusu kaldırıp indirdiğini söyledi. Parmak kopması da sıradanlaşmış fabrikada. Özellikle de yeni gelen işçiler, deneyimsiz olmalarının bedeli parmakları ile ödüyor. Önder Göbel, “Gelen işçiler 15-20 gün eğitim verdiklerini söylüyorlar ancak yeni elen işçi bir bakıyorsunuz parmakları kopmuş. Yani baskı çok. İş olsun nasıl olursa olsun. 10 günlük rapor aldığı için de hemen kapının önüne konuluyor” dedi. Ağır koşullar ve düşük ücret nedeniyle işi bırakan işçi sayısı da hayli fazla. 


Patronun gerekçesi doğru değil

İşten atılmaları için ileri sürülen “ekonomik daralma” gerekçesinin doğru olmadığını söyleyen Önder Göbel, “Almanya’da döküm işleri bitti. Dolayısıyla da döküm işleri bizim gibi ülkelere kaydı. Trakya Döküm de her geçen gün büyüyor. Üstelik daralmaya giden bir fabrika en son gelen işçiyi en başta çıkarır. Atılan işçilere bakıldığında 4 senelik, 15 senelik işçiler var. Ben 5 senelik işçiyim. Bir de işten çıkarılan işçilere bakıyorsun hepsi sendikayı eleştirenler” dedi. Halen çalışmakta olan bir işçi de patronun ileri sürdüğü gerekçenin doğru olmadığını dile getirerek şunları söyledi: “Fabrikaya halen işçi alınıyor. Disa-6 (6. hat-demirin döküldüğü yer) kuruldu. Bir hatta ortalama 150 kişi çalışıyor. Kurulan 6. hat için 170 işçi alması gerekiyor.” 

ŞEF VE MÜDÜRLER SONRADAN HABERDAR OLDU

İşçilerle Türk Metal yöneticileri arasında 2012 yılında imzalanan sözleşmeden bu yana gerginlik yaşandığını dile getiren Göbel, 2012’de de işçilerin bir kısmının imzalanan sözleşmeye itiraz ettiğini ve yine patronla anlaşarak işçilerin kapının önüne konduğunu anlattı. Bu olaydan işçilerin sosyal medya üzerinden sendikayı eleştirmeye devam ettiğini ifade eden Göbel, “Çünkü arkadaşlar işinden ekmeğinden oldu. Eleştirilerini sürdüren tüm işçilerin işten çıkarıldı. İşten çıkarmalardan sonra da sendikadan ne gelen var ne de giden. Bu sendikanın patronla el ele verip işten çıkardığını gösteriyor” diye konuştu. 

İşten atıldıklarından şefi ve müdürlerin dahi sonradan haberi olduğunu dile getiren Selçuk Durmuş, şunları söyledi: “Şefime işten çıkarıldığımı söylediğimde ‘Benimle dalga geçme. Nasıl olur? Müdür beye sorayım’ dedi. Müdürün de haberi yoktu” diye konuştu. O da sendikanın patronla el ele verip işçileri kapının önüne koyduğunu düşünüyor. Durmuş böyle düşünmesinin nedenini şöyle açıkladı: “Normalde mesai yapmayan, işe gelmeyen kişiler işten çıkarılır. Benim bordromda mesai var. Mazeretsiz işe gelmediğim gün yok. Arkadaşlar tarafında da sevilen biriyim. Bu durumda beni işten çıkarıyorsa. Bu küçülme değil başka bir şey.” 

MAĞDUR EDİLDİK
 

İşçiler, işten atmadan sonra büyük bir mağduriyette yaşamış. “Biz bugüne kadar her şeyimizi borçla harçla hallettik. Her şeyimizi kredi ile aldık. Bir sürü harcımız borcumuz var. bu durumdayken işten çıkarıldık. İster istemez bu durum aileye de yansıyor. Psikolojik olarak kötü oluyorsun. Evde de bir huzursuzluk çıkıyor. Mecbur çocuklarımız var” diyen Önder Göbel, yasal süreci başlattıklarını ve içeride de işçilerin tepkilerinin sürdüğünü dile getirdi.

“Benim 10  yaşında bir oğlum var” diyen Selçuk Durmuş da şunları söyledi: “İhtiyaç kredisi çektim. Evde de bir huzursuzluk yaşanıyor ister istemez.”

 

 

 

ÖNCEKİ HABER

Patron-hükümet iş birliğinin belgesi

SONRAKİ HABER

Divan direnişinde baba-oğul yoldaşlığı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa