16 Şubat 2015 01:27

AK faşizmin hapishanelerindeki gazeteciler

Türkiye’nin 185 yıllık basın tarihinde, gazetecilerin kendilerini baskı altında hissetmedikleri sadece 1 yıl bile olmuş mudur? Sanmıyorum. Gazetecilikte 28 yılı geride bıraktım. Özgürlük havasını soluyabildiğimiz bir gün bile hatırlamıyorum.

Paylaş

Rahmi YILDIRIM*

Türkiye’nin 185 yıllık basın tarihinde, gazetecilerin kendilerini baskı altında hissetmedikleri sadece 1 yıl bile olmuş mudur? Sanmıyorum. Gazetecilikte 28 yılı geride bıraktım. Özgürlük havasını soluyabildiğimiz bir gün bile hatırlamıyorum.
Osmanlı dönemi baskı ve kaba sansür dönemiydi. Meşrutiyet ilan edildikten sonraki özgürlük günleri 1 yıl bile sürmedi; sansüre ve baskıya, gazeteci cinayetleri eklendi. İkinci Meşrutiyet’ten bu yana geçen 107 yılda Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin listesine göre 76 gazeteci yazar öldürüldü.
Cumhuriyet dönemi basına baskı bakımından Osmanlı’yı aratmadı. Tek parti iktidarının baskı ve sansürünü (sözüm ona liberal) DP’nin baskı ve sansürü izledi. On yıl süren DP devrinde hapse giren çıkan gazeteci sayısı 800’ü geçti.
DP’yi izleyen dönemlerde gazetecilerin yazarların başı en çok ceza yasasının 141, 142 ve 163’üncü maddeleriyle dertteydi. Darbe yılları, gazetecilerin sorgusuz sualsiz cezaevine atıldıkları yıllardı. 12 Eylül faşizmi döneminde Halkın Kurtuluşu dergisi yazı işleri müdürü Veli Yılmaz, 748 yıl 6 ay hapis cezası ile kırılmayacak bir rekorun sahibi oldu.

90’LI VE 2 BİNLİ YILLAR

1990’lı yıllarda gazeteci cinayetleri katliama dönüştü. Sadece 1992 ve 1993 yıllarında 22 gazeteci öldürüldü. Evrensel Muhabiri Metin Göktepe, 8 Ocak 1996’da gözaltında katledildi.
AKP iktidarında yaşanan 2000’li yıllarda da gazeteciler sansürden baskıdan nefes alamadılar, Hrant Dink’in de aralarında olduğu meslektaşlarını cinayetlere kurban verdiler.
2015 yılına girerken AK faşizmin cezaevlerinde 22 gazeteci vardı; ayrıca 10 gazete dağıtımcısı da cezaevindeydi. BİA Medya Gözlem Raporu’na göne, gazetecilerin 21’i ve dağıtımcıların tamamı “terör örgütü” suçlamasıyla hapiste bulunuyor. Diğer bir gazetecinin “suçu” ise “polise direnmek”. 22 gazeteciden 14’ü ve dağıtımcıların tümü Kürt medyasında çalışıyor.
***

GAZETECİLER NEDEN HAPİSHANEDE

Peki gazeteciler niçin hapistedir? Mahkemeler gazetecileri hapse atmakta niçin tereddüt etmemektedirler?
Sorunun yanıtı ülkedeki rejimin niteliğiyle ilgilidir. Tarihin hangi döneminde, hangi rejimde olursa olsun o rejim için en önemli ölçütlerin başında adalet sistemi ve medyanın konumu gelir.
Hapisteki gazetecileriyle, baskı altında tutulan medyasıyla, gazetecileri ve barışçıl muhalifleri cezaevlerine atmakta tereddüt etmeyen yargısıyla Türkiye ne yazık ki dünyada en kaba baskı rejimleriyle yönetilen ülkelerle aynı grupta yer almaktadır.
Ülkelerin demokrasi karnesini tutan Washington merkezli Freedom House’un 195 ülkeyi kapsayan “Dünyada Özgürlük 2015” raporunda Türkiye, Mozambik ve Papua Yeni Gine gibi ülkelerle birlikte ‘kısmen özgür’ kategorisinde gösterilmekte; Türkiye’nin her geçen yıl demokratik ilkelerden daha da uzaklaştığı vurgulanmaktadır.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VE TÜRKİYE

Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün 2014 yılını irdelediği Dünya Basın Özgürlüğü Raporu’nda da Türkiye, 197 ülke içinde 154’üncü sıradadır, Irak ile Gambiya arasındadır. RSF’nin raporlarında Türkiye’nin AKP yönetiminde sürekli gerilediği görülmektedir; 2005 raporunda Türkiye 98’inci sıradaydı.
Bu noktaya gelinmesinin asıl nedeni, hiç kuşkusuz AKP iktidarının 12 Eylül faşizminden ve mirasçılarından devraldığı faşist siyaset ve baskı kurumlarını günün koşullarına göre tahkim etmesidir. AKP, Türkiye kapitalizminin küresel sermaye ile bütünleşme sürecindeki en gözü kara partisidir. Beşeri ve entelektüel donanım fakiri lideri, kitabı gazeteyi bombadan daha tehlikeli gördüğünü açıkça söylemekten çekinmedi. Darbe dönemlerinin sıkıyönetim mahkemelerini aratmayan AK mahkemeler de barışçıl muhalifleri ve gazetecileri hapse atmakta tereddüt etmediler.
Bu faşizan zihniyet ve iktidar döneminde Türkiye dünyada en çok terörist barındıran ülke haline geldi. Amerikan haber ajansı AP’nin 5 Eylül 2011 tarihli haberine göre, 11 Eylül 2001’den bu yana tüm ülkelerde 119 bin 44 kişi terör suçlamasıyla tutuklandı, 35 bin 117 kişi terörist olarak hüküm giydi. Türkiye 12 bin 897 hükümlü sayısı ile ilk sırayı aldı. Çin bile, 7 bin kişi ile ikinci olabildi.
Türkiye’nin bu birinciliği elde etmesinde, AK siyasetin özgürlüklere düşmanlığın yanı sıra yasaların en barışçıl eylem ve ifadeleri bile “terör suçu” kapsamına sokan maddeleri etkili oldu. “Resim yaparak, şarkı besteleyerek, şiir yazarak da terörist olunabilir! Kitap, bombadan daha etkili bir silahtır.” sözleri AKP iktidarı döneminde telaffuz edilebildi.
Terörle Mücadele Kanunu “toplumla mücadele kanunu” olarak uygulanırken, Türk Ceza Yasası’nın 220’nci maddesi de, terör örgütü üyesi olmayan insanların bile “terör örgütü üyesi” “terörist” olarak cezalandırılmasını düzenlemektedir.
Vurgulanmalı ki, bir ülkede tek bir gazeteci bile gazetecilik çalışmasından dolayı hapisteyse, bu durum o ülke için utanç sayılmalıdır.
Ve elbette ki, meslek namusuna sahip gazeteciler, devrimciler, sosyalistler, özgürlükleri savunmaktan geri durmayacaklardır.
 
*Gazeteci
(Berkin Evan eyleminde TOMA’yı uyaran gazeteci Rahmi Yıldırım’ın 3 yıl hapsi isteniyor)

ÖNCEKİ HABER

Demokratik talepler spor organizasyonlarını otoriter liderlerin elinden kurtaracak mı?

SONRAKİ HABER

Down sendromlu çocuklar için ‘Yüz Kumbarası’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...