25 Temmuz 2011 03:04

Misafir değiliz evimize geldik

İkinci Vangölü Kültür Sanat ve Doğa Festivali dün sona erdi. Her köşe başını tutan panzerlere ve ses teknisyenini gözaltına alarak halkın eğlencesini ve kültürel paylaşımını engelleyeceğini sanan polislere rağmen oldukça coşkulu geçen festivale damgasını vuranlar ise yurtdışından gelen misafirler oldu.Onlarca G

Misafir değiliz evimize geldik
Paylaş
Elif Görgü

Onlarca Güney Koreli genç festival yürüyüşünde “biz arkadaşız” bidirileri dağıttı mesela. Ellerinde gitarları Kürtçe şarkı söylemeye çalışan, öğrendikleri üç beş kelime Türkçeyle de sağa sola “selam canım nasılsın” diyerek esnafın gönlünü fetheden Güney Korelilerin yanı sıra Van Üniversitesine kayıtlı Japon öğrencilerin çokluğu da gözden kaçmadı.

‘TÜRKİYE’YE GİDECEĞİMİZİ DUYAN GELDİ’

Ancak festivale rengini veren Ermenistan’dan gelen koro ve halk oyunları ekibi Akunq oldu. “Aslında ekip 18 kişi ama Van’a geleceğimizi duyanlar da bize katılmak istediler. İlk defa iki yıl önce Dersim’e Munzur Festivaline katılmıştık, o zaman gördüğümüz yakınlıktan çok etkilenmiştik. Sanırım her seferinde sayımız artarak geleceğiz” diyor Ermenistan Milletvekili Aragatz Ahoyan. Kendisi de Akunq’un eski üyesi olan Ahoyan’ın babası Vanlı, annesi ise Muşlu. İki yıl önce Dersim’den sonra Muş’a gidip dedesi İso’nun evini bulmuş. Evin yeni sakinlerinin dedesini tanımaları ve kendisini büyük bir mutlulukla karşılamalarına ise inanamamış. “Misafir değiliz biz evimize geldik” diyor

AHTAMAR’DA VAFTİZ

KAYA: ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ

Adanın efsanesi malum; Ermeni keşişin kızı müslüman bir gence aşık olur. Her gece kıyıda fenerini yakar ve sevgilisini görmek için yüzerek adaya gelen müslüman çobana karanlık sularda boğulmasın diye yol gösterir. Bu dururmu farkeden keşiş bir gece feneri kızının elinden alır ve sürekli farklı yerlerde yakarak çobanı şaşırtır. Bir oraya bir buraya yüzmekten yorgun düşen çoban “Ah Tamara!” diye bağırarak sulara gömülür ölür.

Bu acı hikaye ile anlatılan ada önceki gün ise festivalin neşesiyle canlanıyor. Vangölü Festivali’nin üçüncü günü Ahtamar’da geçiyor.

Dengbejler Kürtçe klamlarını, Akunq’un Ermenistan halk oyunlarını ve Van Belediyesi folklor ekibini yüzlerce kişi izliyor. Van Belediyesi Başkanı ile Ermenistan Milletvekili Ahoyan sohbet ediyorlar uzun uzun. Kaya, “Biz Ermenileri bu toprakların gerçek sahipleri olarak, kardeş bir halk olarak görüyoruz. Bu yüzden burada olmanızdan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Gönül ister ki halklarıımız yeniden bir arada yaşamaya başlasın” diyor ve Van’daki tüm halkların tarihi mirasına sahip çıkmak için ellerinden geleni yapacakları sözü veriyor.

TAMARA’NIN FENERİ

Ermenistanlı uzmanların bu konuda yardım edebileceklerini söyleyen Ahoyan da, Kürt ve Ermeni halklarının çok ortak noktaları olduğunu ve ziyaretlerinden çok memnun kaldıklarını belirterek Kaya’yı Emenistan’a davet ediyor.

Ahtamar ziyareti şarkılarla başlayıp şarkılarla bitiyor. Adaya bakan bir sahilde yemek yenirken Ahtamar için kalkıyor şarap kadehleri. Gurbet şarkıları söyleniyor önce ama halaylarla bitiyor gün. Göl kıyısındaki eğlenceye Kürt gençleri de katılıyor.

Gün batarken Ahtamar’dan bir ışık parıldıyor. Belli ki Tamara fenerini, yüzyıllardır kavuşmaya çalışanlara doğru yakıyor bir kez daha. Tam doğru yola yaklaşmışken yine karanlıkta boğulmasınlar diye... (Van/EVRENSEL)


VANGÖLÜ Kültür ve Sanat Festivalinde kültürel etkinliklerin yanı sıra açılan standlar da ilgi gördü. Trafiğe kapatılan Cumhuriyet Caddesinde Barış Anneleri İnisiyatifinden, Evrensel Basım Yayına, ilçe belediyelerinden kitle örgütlerine kadar çok sayıda stand, resim ve fotoğraf sergileri açıldı. En çok ilgi gören standlardan biri ise kilim atölyesi oldu. Van’a özgü hediyelik eşyaların yanına kurdukları tezgah ile kilim dokuyan Vanlı genç kızlar el becerilerini sergilediler.

22 yaşındaki Esma 8 yaşında başlamış dokumaya. Hiç okula gitmemiş. “Annem öğretti. Çocukluktan beri yaptığım için artık bana kolay geliyor. Bazen ellerimiz bazen sırtımız arıyor ama zor değildir” diyor. Meryem de 22 yaşında. “On yıl vardır dokuyorum, annemden öğrendim. Zor bir iş ama seviyorum. İlk başlarda ellerim çok ağrıyordu kanıyordu hatta ama artık alıştım rahat yapıyorum diyor” Meryem için kilim kendisini ifade etmenin de bir aracı.

“Ben kilimin başına oturunca rahat düşünebiliyorum kilimle konuşuyorum” diyor Meryem ve ekliyor, “Kimseye anlatamadıklarımım anlatıyorum kilime, kullandığım renklere de desenlere de tabi ki yansıyor bu..”

ÖNCEKİ HABER

Milliyetçiliğin vardığı nokta: ‘Gaddarca ama gerekliydi’

SONRAKİ HABER

Giderek büyüyen bir KESK’i yaratmak temel görevimiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...