Atölyeden kızakla Berlin’e yolculuk
İstanbul’un tekstil işçisi kadınları ile karlarla kaplı Kars’ın kızaklı çocukları, Berlin’de. Berlin Film Festivali’ndeki iki uzun metrajlı Türkiye filmi, Nefesim Kesilene Kadar ile Kar Korsanları izleyiciyle buluştu.

Çağdaş GÜNERBÜYÜK
Berlin
İstanbul’un tekstil işçisi kadınları ile karlarla kaplı Kars’ın kızaklı çocukları, Berlin’de. Berlin Film Festivali’ndeki iki uzun metrajlı Türkiye filmi, Nefesim Kesilene Kadar ile Kar Korsanları izleyiciyle buluştu.
Dünyanın en önemli sinema etkinliklerinden biri olan 65. Berlin Film Festivali dünyanın dört bir yanından seçilmiş filmlerin gösterimleri ve sinema insanlarıyla buluşmalarla devam ediyor. Bunlar arasında, Emine Emel Balcı’nın filmi Nefesim Kesilene Kadar, Forum bölümünde, Faruk Hacıhafızoğlu’nun filmi Kar Korsanları ise gençlik filmlerinin yer aldığı Generation bölümünde dünya galalarını yaptılar. İki yönetmenin de ilk filmi, aynı zamanda ödül için de yarışıyor. Nefesim Kesilene Kadar, En İyi İlk Film, Kar Korsanları ise Kristal Ayı ödülü adayları arasında. Çocuk yaştaki seyircilerin epey ilgisini çeken Kar Korsanları’nın gösterimleri sona erdi. Türkiyeli seyirci kadar çeşitli ülkelerden eleştirmenlerin de rağbet gösterdiği Nefesim Kesilene Kadar’ın Berlin’deki son gösterimi bugün.
Nefesim Kesilene Kadar’ın kahramanı, bir tekstil atölyesinde ortacı olarak çalışan Serap. Film Serap’ın sorumsuz babası, tacizci eniştesi, nefes aldırmayan çalışma ortamı ile baş etme çabasından yola çıkıyor. Bir işçinin hayatını konu almayı seçen Yönetmen Balcı, kamerasını çoğunlukla atölye, depo gibi işçi mekanlarında gezdirmiş ve film içinde bir anlamda nefes almalarını sağlamış. Nefesim Kesilene Kadar’n konusundan yönetmenliğine kadar bir kadın filmi olduğu besbelli. Serap’ın babasıyla, ablası ve eniştesiyle, arkadaşlarıyla ve tabii işyerindekilerle yaşadıkları, baştan sona, bu sert görünüşlü genç kadının nefesini tüketen olaylar olarak art arda diziliyor. Küçük kişisel intikamlarla da olsa bunlara eyvallah demeyişi, güçlü bir kadın karakter olarak ortaya çıkmasını sağlıyor. İşçilik vurgusu ise daha zayıf ve Serap’n ilişkileri bir miktar basmakalıp. Başrolde Esme Madra’nın nefes kesen performansı filmin en çok öne çıkan yanı.
Kar Korsanları, 12 Eylül’den hemen sonra Kars’ın merkezinde yaşayan üç arkadaşın sömestr tatilindeki maceralarını konu ediyor. Her alanda kendini hissettiren cuntanın görüntülerinden biri, şehirde karneyle bile kömür bulunamaz olması. Serhat, Gürbüz ve İbrahim, kızaklarıyla cüruf toplayarak evlerindeki sobaların yanmasını sağlıyorlar. Bir yandan birbirlerine izledikleri filmleri anlatırken, bir yandan her yanda nöbet tutan askerlerin varlığında, bembeyaz karlarla kaplı bir şehirde siyah kömür parçalarının peşine düşüyorlar. Kendisi de Karslı olan yönetmen Faruk Hacıhafızoğlu, filmden sonraki söyleşide “Kendi deneyimlerimi değil, ülkenin deneyimlerini anlattım” diyor Kar Korsanları için. Filmin çok zengin bir malzemesi var, görüntüleri, hikayesi, toplumsal çerçevesi, zengin bir kömür yatağı adeta. Bu o kadar iyi işlenmemiş olunca, seyirci de arada ısıtmayan taş parçalarına denk gelebiliyor.
Berlin’de 65’incisi düzenlenen Film Festivali hafta sonuna dek devam edecek.
Evrensel'i Takip Et