10 Şubat 2015 00:40

Kimlik savaşçıları

'LGBTİ bireylerin yaşadıkları, maruz kaldıkları ve haklarıyla ilgili televizyondan ya da gazeteden bilgi edinemezsiniz. Ama tiyatroda insan eşittir. Tiyatro ötekileştirmez, ötekileri izah eder. Tam da olan bu…'

Paylaş

Eylem AYDOĞDU
İstanbul

Tiyatro Hal’de sahnelenen “Örümcek Kadının Öpücüğü” iki marjinal kimliği bir araya getiriyor ve konuşulmayan, konuşulamayan, toplumda unutulmasını sağlamaya çalışanlara inat edercesine bir eş cinselle bir aktivistin yaşam mücadelesini ele alıyor. “Örümcek Kadının Öpücüğü”, hapishane koğuşunu birlikte paylaşan ‘kimlik savaşçılarını’ sahnelerken seyirciye oyunun gelişme kısmında gerçekte bu kişilerin  baskılardan dolayı ‘hep tutsak’ kalacaklarını gözler önüne seriyor.
Manuel Puig’in “Örümcek Kadının Öpücüğü” adlı romanı (1976), Escapism (düş dünyasına kaçış) akımında verilen en önemli eserlerden biri olarak gösteriliyor. Oğuz Utku Güneş’in aynı adlı roman, oyun ve filmden uyarladığı Örümcek Kadının Öpücüğü’nde, romanda söz edilen 1942 yapımı gerilim filmi Kedi İnsanlar da  tiyatro sahnesine taşınıyor.
Uyarlayan  Oğuz Utku Güneş ayrıca oyunda düş kişilerden biri…  Dış ses olarak oyuna katkı sağlayan oyuncu Selçuk Yöntem’in yanı sıra Çağdaş Tekin, Ayşegül Bahtiyaroğlu, Göktay Tosun, Melina Özprodomos ekibin diğer isimleri arasında yer alıyor.
Oyun, izleyicileri için “mutlu son” isteyen  hem oynayan hem de yönetmenliğini üstlenen -bir nevi düşünü gerçeğe çevirmeyi başaran  Yönetmen- Oyuncu Oğuz Utku Güneş, oyun üzerine düşüncelerini paylaştı.

OYUN İÇİNDE OYUN TEKNİĞİ
Örümcek Kadının Öpücüğü,  roman,  müzikal ve  sinema filmi olarak çeşitli türlerde karşımıza çıktı. Siz de tiyatroya uyarlayıp yönettiniz, hatta oynadınız…

Uyarlamamda rol kişileri Molina ve Valentin dışında sekiz farklı karakterden daha oluşuyor ve beş oyuncu ikişer rol üstleniyor. Molina’nın eserde anlattığı “Kedi İnsanlar” adlı film hücrenin içinde düş platformunda canlanıyor. Bu filmin yanı sıra iki mahkumun anılarındaki kişiler ve sevdikleri başka bir film kahramanı da öyle… 
Oyun içinde oyun tekniği ile hem yabancılaşmaların hem de sinemasal ilizyonun bir arada bulunduğu, eserin şimdiye kadar ki yorumlarından farklı ama özüne de o kadar yakın bir oyun sahnelemeye çalıştık. Evrenini bozmamaya büyük hassasiyet göstererek kurguladım ve olası sahneler için kalem oynattım. Eskapizm -düş dünyasına kaçış- akımında eserler veren Manuel Puig’in Örümcek Kadının Öpücüğü’nü sahneleme aşamasında düş ve gerçeği iç içe geçirerek ele aldık.

UYUYAN KİMLİKLER UYANIYOR!
Oyunda  verilen kimlik savaşı/savaşları hakkında neler düşünüyorsunuz?

Oyunda buna birden fazla açıdan yaklaşılıyor. Molina için, cinsel kimliği için, mücadele eden bir aktivist diyemezsiniz belki ilk başta... Ama daha derine indiğinizde yaradılışından varolan ve herkesçe doğal olarak kabullenilmesi gereken kimliği için mücadele etmek zorunda bırakılma fikri, Molina’nın gururuna dokunuyor. Bu onu, Molina’yı gerçek dünyaya karşı kırılgan ve mesafeli hale getiriyor. Ama yine aynı Molina, sevdiği adam uğruna canı pahasına devrim mücadelesi vermeyi göze alıyor. Marksist Valentin’i adalet ve özgürlük peşinde görüyoruz, fakat kendisi ve sistem hakkında kesin yargıları, olmazları, tabuları da var. Oysa Molina ile arkadaşlığı  yaşamdan haz duyma, düş kurma, hassasiyet gibi bastırdığı duygularını açığa çıkartıyor.Oyun boyunca rol kişileri bir yaşamı paylaşıp birbirlerinin kimliklerini anladıkça kendilerinin kim olduğu konusunda bir dönüşüm geçiriyor, birbirlerinin uyuyan kimliklerini uyandırıyorlar.

Oyunu sahneye koyduğunuzda “hayalimdeki gibi” duygusu sizde uyandı mı?
İç rahatlığıyla söyleyebilirim.Uyarlarken sahnelemeyi hayal ettiğimi tiyatroda sahneledim. Rol almasını hayal ettiğim oyuncular ve yaratıcı ekiple çalıştım. Düş gözümde seyrettiğim halini oynuyoruz. Tabii en baştakini değil. Tüm ekibin de katkılarıyla daha seçilmiş ve daha doğru halini  sahneliyoruz. Prova döneminde elimizde olmayan sebeplerden vazgeçmek ya da değiştirmek zorunda kaldığımız ufak şeyler de bize daha pratik ve yaratıcı fikirler, yeni oyun acarları olarak döndü. Ama hiç hesap etmediğim şey benim de oynuyor olmam.

Yönetmen gözünün oyuna kattığı artılar nelerdir?
Bunu biraz hikaye anlatıcılığı ile bir tutuyorum. Sinemadaki gibi… Kimisi öyle bir anlatır ki; kimisi de anlatır öyle bir… Dolayısıyla iyi veya kötü ne izliyorsanız sorumluluğu yönetmenin olabilir. Yönetmenin kendi dünya görüşünü oyun yoluyla yansıtabilen, şahsına münhasır özelliklerini ve hassasiyetlerini oyunlarında ve hatta oyuncularında görebildiğiniz, isminden çok, sahneleme üslubundan tanıyacağınız bir kişi olması gerekir diye düşünüyorum. Oyunu bir mimar gibi inşa etmelidir ki; içindeki oyuncu da, seyreden seyirci de, oyun sürecinde o yapıda bulunmaktan memnuniyet duysun.

LGBTİ HAKLARINI TV’DEN ÖĞRENEMEZSİNİZ
Alternatİf sahnelerde LGBT bireylerinin sıkıntılarını göz önüne çıkarmak ve toplumsal farkındalık yaratmak adına oldukça öz verili bir çaba sarf ediliyor. Bu çabayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tiyatronun birinci dereceden gözetmesi gereken şey farkına vardığı meseleyi farkına vardırtmaktır. Bunu şu an alternatif sahneler ve bağımsız tiyatrolar layığıyla yapıyor. Unutmamız veya öğrenmememiz istenen  tartışılması ve çözülmesi gereken meselelerle ilgili oyunlar sahneye taşınıyor. LGBTİ bireylerin yaşadıkları, maruz kaldıkları ve haklarıyla ilgili, televizyondan ya da gazeteden bilgi edinemezsiniz. Ama tiyatroda insan eşittir. Tiyatro ötekileştirmez, ötekileri izah eder. Tam da olan bu…

Bu çabaya destek vermeye çalışan alternatif sahneler, LGBT bireylerinin sıkıntılarına  “doğru bir şekilde destek veriyor” diyebilir misiniz?
Yanlış bilgilendirmemek ve doğruyu saptırmamak konusunda gerekli özeni gösterdiğini düşünecektir herkes. Ben de kendi adımıza böyle düşünüyorum. (Aldığımız geri bildirimlere dayanarak.) Metinler ve  oyuncular çok iyi olsa da, eş cinsel ya da trans bireyleri ele alan oyunlarda bazen cinsel kimlik durumu, cinsel kimliği farklı olan rol kişisinin karakterinden daha ön plana çıkıyor.

ÖNCEKİ HABER

TOMA'yı 'uyaran' gazetecinin davası başlıyor

SONRAKİ HABER

Ukrayna'da Avrupa 'çözüm', ABD 'silah' diyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...