09 Şubat 2015 12:20

Seçmek için seçimleri mi bekleyelim?

Bu korkunun göbeğindeyiz kadınlar olarak. Aklımızdan, fikrimizden, zikrimizden her şeyimizden korkuyorlar. Biliyorlar bir şeyi aklımıza koyduğumuzda neleri başarabileceğimizi. Bu yüzden bizi bizimle vurmak ya niyetleri. Aile ve Nüfus Dinamiklerini Koruma Paketi’nde bundan sonra nasıl çalışacağımıza ilişkin somut tablo ortaya konmuş. Yine çok çalışmışlar yani. Ama biz de çok çalıştık. Hem de “İyi savaştık...”

Paylaş

Biri zili çalıp gitse ve kapımızın önüne bir paket bıraksa merak ederiz içinde ne olduğunu. Yırtarak açarız bir an önce. Ama içinde yaşadığımız cendere o paketi açarken duyacağımız heyecanı da, içinden çıkan sevinci de aldı elimizden. Paket deyince yüreğimiz hop ediyor sadece artık. Çünkü yaşam gailesi içinde sevdiğimiz insanlardan almıyoruz onu. İktidarın vermek istediği biçimin vecizelerini paketleyip paketleyip koyuyorlar önümüze. Aile Paketi, İç Güvenlik Paketi, Çalışma Paketi, Nüfusu Koruma Paketi...

Öncesinde merakla “Bu kez ne var acaba?” dediğimiz paketten artık ne çıkacağını biliyoruz üstelik. Çünkü yaşam eskiye göre daha belirgin artık. Yapılmak istenen apaçık. Reva görülen zaten ortada. Çelişki yap bozu artık bir bütün...
Çınlayan bu sesler metal grevinden, duyuyorsunuz siz de. Alelacele ertelenmesi yarattığı tehditten. “Siz çocuğunuz bir şey istediğinde alamamak ne demek biliyor musunuz?” derken gözleri dolan işçinin, “Bu fabrikada 84 işçi grevde görünüyor değil mi? Ama öyle değil. Her birini dörtle çarpsınlar. Çünkü arkalarında koca bir aile var...” diyen işçi eşinin sözlerinden. Bal gibi biliyorlardı bu grevin neye dönüşebileceğini o yüzden daha kurullarını toplamadan kararı çıkartabildiler. Ve hatta önümüzdeki sürecin neye gebe olduğunu bildikleri için çıkarttılar İç Güvenlik Paketi’ni. Sokağa taşan isyanın yüz yıllardır kurdukları o mekanizmanın “iç güvenliği” ters yüz edeceğini bildikleri için ortaya attılar. Ve bunu yaparken de, içinde bol bol dini vecizeler olan yeni toplumsal kurallarını yaratmaya giriştiler hızla. Çok çalıştılar, çok çabaladılar. Yalan yok!
İçinde yaşadığımız kaygı çağı sadece halkın üzerinde hakim değil elbet. Dünyanın türlü oyunlarla, komplo teorileriyle döndüğünü aşılarken sistematik olarak, kendilerini tehdit eden şeylerin çokluğu da buna neden olmuştur elbet. Metal grevine konulan her türlü yasak bu kaygının egemenler açısından nasıl yaşandığının bir kanıtıdır. Evet, korkuyorlar!
Bu korkunun göbeğindeyiz kadınlar olarak. Aklımızdan, fikrimizden, zikrimizden her şeyimizden korkuyorlar. Biliyorlar bir şeyi aklımıza koyduğumuzda neleri başarabileceğimizi. Bu yüzden bizi bizimle vurmak ya niyetleri. Aile ve Nüfus Dinamiklerini Koruma Paketi’nde bundan sonra nasıl çalışacağımıza ilişkin somut tablo ortaya konmuş. Yine çok çalışmışlar yani. Ama biz de çok çalıştık. Hem de “İyi savaştık...”
Dergimizin bu ayki sayısına sakince paketi açarak başladık. “Ne var, ne yok?” derken, bu çalışma biçiminin neden bütün bir işçi sınıfını ilgilendirdiğini, dünyada bu işlerin nasıl döndüğünü, bu korku ütopyasının komşumuzla muhabbet ederken nasıl ortaya çıktığının cevabını aradık. Üstelik hepsi bir “paket” olarak arka arkaya...

***
Birbirinden güçlü kadınların sözleri bu 8 Mart’a nasıl gideceğimize dair bir fikir veriyor işte. Bursa’da mahallelerini bir panayır kadar güzelleştirecek kadınların dernek fikri, Kürt kadınların yola nasıl devam edeceği, Kobanê’de zaferin kadın yüzü dergimizin sayfalarında bu ay. Kanımızı emen her türlü derde, tasaya karşı doktorumuzun anlatacakları var. Şiddetle tavsiye edilir. 
Bir kadının hayatında “İki Gün Bir Gece”de neler değişir? Yıllardır izlediğimiz filmin sonunu değiştirecek Avrupalı genç bir kadın işçi veriyor cevabını. Avrupa demişken “Bayram değil, seyran değil Obama bize niye göz kırptı?” diye de merak ettik. Dayanamayıp Sınırların Ötesine uzandık yine. Hele bir de Termeli kadınlar var ki. Termik santralin talanına göz yummayıp, bembeyaz çemberleriyle koyuyorlar mücadelenin temizliğini ortaya.

***
Hayat tüm yıkıcılığıyla aynı zamanda öğretiyor. Ve biz yaşadığımız tüm bu sarmalın içerisinde ne güzel ki, hayatı öğreten yerdeyiz. Şimdiyse sıra yanı başımızda duran, bakıp da göremediğimiz kız kardeşlerimizin ellerini daha sıkı tutma zamanı. Tıpkı Antalya’dan Gülkız gibi, eski metal işçisi yeni hastane direnişçisi Şehriban gibi... Bu kadar yıkıntının arasında adını bu coğrafyaya kazımış Zabel Yaseyan’ı, çelik işçisi Alice Peurola’yı unutmayalım. Onların mirası daha sıkı tutuyor bugün hepimizi.
Bütün bunlar olurken de genel bir seçim var. Ve yaklaşıyor. Ama şimdi seçim sırası biraz da bizde! Seçtiğimiz yol ne olacak? Gerçek tüm berraklığı ve yakıcılığı ile üstümüze yürürken, “kendinden menkul” biçimde yola devam etmek mi? Yoksa eşit olduğumuz, kıymet gördüğümüz bir dünya ve yüzümüzü gülümsetecek paketleri açmak için mücadele etmek mi? Hangisi?
Mart’ta görüşmek üzere....

ÖNCEKİ HABER

Dersim’de okul boykotu

SONRAKİ HABER

Cizre'de 12 yaşındaki çocuk gözaltına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...