23 Temmuz 2011 08:08

Demirtaş: Anayasal çözüme hazırız

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın "Başbakan 'Biz bu işin silahlarla çözülmeyeceğine inanıyoruz. Bu meseleyi demokratik anayasal yöntemlerle çözeceğiz' derse, bir haftada hallederiz" çağrısına dikkat çeken BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, "Çok önemli bir çağrıdır. Başbakan ç

Demirtaş: Anayasal çözüme hazırız
Paylaş
Deniz Tufan / Nazan Sala

BDP ile Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu milletvekillerinin Van'daki kampına katılan BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, gündemdeki konuları DİHA'ya değerlendirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs dönüşü yaptığı açıklamanın çözümsüzlüğü derinleştiren açıklamalar olduğunu söyleyen Demirtaş, AKP'nin seçimden sonra Kürt sorununda kendini dayatan çözüm siyaseti yerine askeri ve siyasi operasyonlarla gerilimi tırmandırdığına dikkat çekti. 

OPERASYONLARIN EMRİ AKP'DEN

Başbakan Erdoğan'ın "Ben bu sorunu çözmüyorum, ben bu konuda adım atmıyorum" deme şansının olmadığını belirten Demirtaş, şöyle konuştu: "Tutuklu vekillerin serbest kalmamasının AKP'yle bağlantısının olmadığını hiç kimse iddia edemez. Hatip Dicle meselesi AKP'nin yarattığı bir krizdir. Siyasi alanda gerilimi yaratan AKP'nin kendisidir. Seçimlerden sonra büyük hızla devam eden askeri operasyonların talimatını ve emrini AKP verdi. Başbakan'ın zihin dünyası eski tarz, eski siyaset yöntemidir. Doğru bir politikayla çözümü hayata geçireceğiz gibi bir algı değişliği oluşmamıştır." 

'DERDİMİZ YEMİN DEĞİL DEMOKRASİ'

Demirtaş, BDP'nin Meclis boykotuna değinerek, "Derdimiz yemin krizi değil, Türkiye'de radikal bir demokratikleşme sürecinin yaratılmasıdır" dedi. Erdoğan'ın "BDP'yi dışlamadık, CHP ile görüştük, onlarda gelsin görüşürüz" sözlerine atıfta bulunan Demirtaş, şöyle devam etti: "Siz CHP ile yemin meselesini görüştünüz, çözdünüz. Bizim derdimiz yemin krizi olsaydı biz bunu yaratmazdık. Derdimiz yemin meselesi değil, derdimiz Türkiye'de köklü radikal demokratik çözüm meselesidir. Anayasal çözüm meselesidir. Bu çerçevede bizlerle görüşeceklerse biz tabi ki buna hazırız." 

'1 EKİM'DE PARLAMENTOYA KATILABİLİRİZ'

"BDP kendini siyasete kapatmadı" diyen Demirtaş, anayasal çözüm çerçevesinde uzlaşılırsa 1 Ekim'de Meclis'e dönmenin sinyalini verdi. Demirtaş, şöyle dedi: "Diyaloga açık olacaklarsa ilkeli bir zeminde biz bütün meseleleri oturup konuşabiliriz. Anayasal çözüm sürecini derinleştirebiliriz, yeni anayasa nasıl yapılabileceğini, hangi yöntemle tartışılabileceğini birlikte belirleyebiliriz. Bu temelde olursa biz parlamentoya da döneriz. 1 Ekim'de parlamento açıldığında parlamento çalışmalarına da katılırız."

'MİLLİ BİRLİK PROJESİ ÇÖZÜM DEĞİLDİR'

Demirtaş, Erdoğan'ın devam edecek dediği "Milli Birlik Projesi"ne de dikkat çekti. 2009 Ağustos'undan başlayan projeden bir çözümün çıkamayacağının altını çizen Demirtaş, Kürt sorununun çözümünün Dolmabahçe'de futbolcularla, şu çevrelerle, bu çevrelerle toplantılar alarak mümkün olmayacağını, sorunun muhataplarının var olduğunu ve sorunun bunlarla konuşulması gerektiğini söyledi. 

'LİNÇLERLE ORTAM KIŞKIRTILIYOR'

Kürtlere ve partilerine dönük artan linç girişimlerine vurgu yapan Demirtaş, AKP'nin Kürt sorununu muhataplarla konuşmak yerine, ortalığı kışkırttığını ifade etti. Demirtaş, "Günlerdir sokaklarda Kürtler linç ediliyor. Başbakan'ın çıtı çıkmıyor. Bu şekilde Kürtleri terbiye etmeye, Kürt hareketini de tehdit etmeye çalışıyor" dedi ve şöyle devam etti: "Başbakan'ın kafasında kısmi bir çözüm anlayışı, kendisini tatmin edecek bir çözüm formülünün olduğu anlaşılıyor. Bu formülü hayata geçirirken engel istemiyor. Kürt hareketi, demokratik Kürt siyaseti, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu önünde engel olmasın istiyor. Şimdiden o zihniyet doğrultusunda bizlere bir şekilde diz çöktürme, iradesiz bırakma gibi bir basınç uyguluyor." 

'ÖCALAN'IN ÇAĞRISI ÇOK ÖNEMLİ'

"Çözüm koşulları uygundur" diyen Demirtaş, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın "Başbakan 'Biz bu işin silahlarla çözülmeyeceğine inanıyoruz. Bu meseleyi demokratik anayasal yöntemlerle çözeceğiz' derse, bir haftada hallederiz" çağrısına dikkat çekti. Çağrının çok önemli olduğunu vurgulayan Demirtaş, şöyle konuştu: "Buyursun çözmek istiyorsa birlik içerisinde, ortak vatan esprisi, sınırlar ayrılmadan, Türkiye bölünmeden yine demokratik ulus çerçevesinde çözüm mümkün. Kürt aktörleri, muhatapları bu çağrıyı yapıyor."

'KAFALARDA ÇÖZÜM YOK'

Başbakan Erdoğan'ın "polisin daha da aktifleştirilmesi" açıklamasına da değinen Demirtaş, "Bir hafta içerisinde bir çözüm mümkünse 'Sen daha neden Dolmabahçe toplantılarından ve askeri çekeceğiz yerine polis koyacağız gibi militarist yöntemlerden bahsediyorsun' diye sorarlar adama. Dolayısıyla bu kafada bir çözüm zihniyeti yok" dedi. Demirtaş, yapılmak istenenin bir "ele geçirme" harekâtı olduğunu söyledi ve ekledi: "Orduyu çekip yerine özel harekâtı ve polisi koymak 1990'lı yıllara dönüştür, Çiller dönemine dönüştür. Ha asker ha polis, Kürtler ve Kürt sorunu açısından bir şeyi değiştirmez ki."

'KÜRT AKTÖRLER ÇÖZÜME HAZIR'

Kürt aktörlerinin çözüm için önemli bir zemin sunduğunu, ancak AKP'nin denetimine aldığı polis teşkilatıyla çözüm yerine sürekli operasyonlar düzenlediğini ifade eden Demirtaş, şunları kaydetti: "BDP'sinden Öcalan'ına, PKK'sine kadar herkes çözüm için katkı sunmaya hazır olduğunu ifade etti. AKP bunları değerlendirmek yerine sanki Kürt sorunu ordudan kaynaklıymış gibi onu çekip yerine polis koyarak, Kürt sorununu çözeceğini düşünüyorsa yanılıyor. Kafasında 'Ben bu sorunu çözeceğim' diye bir şey olmadığı için bu yöntemi seçiyor. Uzun bir süre daha şiddetle, çatışmaya bu meseleyi götürmek istiyor. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Başbakan kafasındaki projeyi hayata geçiremeyecek. Çünkü Kürt halkı Demokratik Özerkliğini ilan ederek siyasi bir hamle daha yapmış ve kendi çözümünü pratikleştirmeye başlamıştır. Bu nedenle Başbakan'ın kafasındaki çözümsüzlük projeleri mahkûm olmaya mecburdur." (Van/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan’dan Filistinlilere birlik çağrısı

SONRAKİ HABER

Güven Polat’tan insan hikayeleri sergisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...