06 Şubat 2015 01:04

Kroman grevi yenildi mi?

Metal işçileri Bakanlar Kurulu tarafından yasaklanan grevleriyle ilgili gazetemize yazdıkları mektupta MESS dayatmalarına boyun eğmeyeceklerini ve bundan sonra yapılması gerekenleri yazdı.

Paylaş

Kroman Çelik İşçisi/Gebze

Kroman Çelik, Yücel Şirketler Grubunda yer alan fabrikalar içerisinde gerek üretim kapasitesi gerekse de işçi sayısı açısından en büyük işletme durumundadır.
Fabrikamızda sendikalı işci sayısı 610, kapsam dışı çalışan 240 civarında Kroman’da aynı zamanda yemekhane, temizlik, bakım (kaynak işleri) curuf temizleme gibi işlerde taşeron uygulaması  mevcuttur. Taşeron bünyesinde çalışan işçi arkadaşların sayısı da 150-200 civarında değişmektedir. Kroman’ın yaklaşık 1000 çalışanı bulunmaktadır. Şunu da belirtmek isterim ki Kroman’daki grev oylamasında yönetimin bütün engellemelerine rağmen 670 greve evet, 217 hayır, 6 geçersiz oy çıkmıştır.
Kroman’da 2000’li yıllara kadar günde 1950 ton döküm alınırken bugün günde 4 bin 500 ton döküm alınıp bizim çubuk profil dediğimiz mamül haline getirilmektedir.
Üretimdeki bu artışa karşılık işçi sayımızda fazla bir artış gerçekleşmedi. Kroman patronu ekonomik olarak sürekli büyürken biz işçilerin çalışma ve yaşam koşulları, ücretleri kötüleşti. Kroman aynı zamanda ölümlü iş cinayetleri ve yaralanmaları sürekli yaşandığı bir fabrikadır. Bugün Kroman’da ortalama ücret 1800-2000 liradır. Bu ücretin içerisinde tüm sosyal haklar da vardır. Yeni ve 5 yıla kadar kıdemi olan genç işçi arkadaşların ücretleri ise sosyal haklar çıkarıldığında neredeyse asgari ücret civarındadır. Kroman’da genç ve düşük ücretle çalışan işçi sayısı bir hayli fazladır.
Biz sırf bu yüzden bile MESS patronlarının dayatması olan ve ucuz işçiliği, güvencesiz çalışmayı hedefleyen 3 yıllık toplusözleşme saldırısını kabul etmedik. Biz bu dayatma ve saldırıyı kabul etseydik fiili olarak toplusözleşme yapma hakkımızı da kaybedecektik. Üstelik 3 yıllık sözleşme dayatmasının sendika yöneticileri tarafından kabul edilmesi sendikalara olan güvensizliği de beraberinde getirecektir. Bu açıdan Türk Metal yöneticilerinin metal işçilerine sormadan imzaladığı MESS sözleşmesini ihanet sözleşmesi olarak değerlendirdik.
Biz Birleşik Metal-İş üyesi metal işçileri olarak  MESS patronlarının bu dayatma saldırılarını püskürtmek için grev silahını kullanmaktan çekinmedik. Gebze’de MESS kapsamındaki bütün fabrikalarda yapılan grev oylamalarında ezici çoğunlukla “greve evet” çıkması bunun somut kanıtı.
Kroman fabrikası kendi içerisinde üretim bölümleri olarak çelikhane, kangal profil ve yardımcı işletmelerden oluşmaktadır. Üretimin bu parçalılığı aynı zamanda mekan olarak da bölünmüşlüğü beraberinde getirmektedir. Örneğin çelikhaneyle kangal profil ve çubuk birbirlerine en az 500 metre uzaklıktadır. Bu uzaklık birbirimizle olan ilişkilerimizi de zorlaştırmaktadır. Öyle ki Kroman’da yemek saatleri bile 11.00’de başlayıp saat 14.00’e kadar sürmektedir. Bizde yemek saatleri dahil üretim devam etmektedir.
Bu kadar büyük bir fabrikada işçilerin birlikte hareket edebilmesini sadece 4 temsilci üzerinden yapmamız özellikle toplusözleşme ve grevin örgütlenmesinde bir dizi olumsuzluğu beraberinde getirmiştir. Bunu önlemek için acil olarak biz Kroman işçileri olarak fabrika örgütlülüğünü sağlamlaştırmak ve temsilciliği denetleyebilmek için her üretim bölümünde oraları temsil eden işçi temsilciliklerini mutlaka hayata geçirmemiz gerekmektedir.
Kroman’da grevin örgütlenmesi ve sürdürülmesinde önemli eksiklikler ve zaaflar yaşadık. 
Grev kararı alındıktan sonra oluşturulan grev komiteleri daha çok temsilcilerin belirlenmesiyle oluştu. Biz grev komitelerini grevimizin fiili ve meşru bir organı gibi örgütleyemedik. Grev komitelerimizde mücadeleci işçi arkadaşlar olmakla birlikte esas olarak genel merkez, şube ve temsilciliğin etkisi altındaydılar.
MESS patronları ve sermaye hükümeti AKP’nin grevimizi yasaklaması karşısında grev komitelerimiz grevimizi sahiplenme ve sürdürme konusunda ileri bir tutum alamadı, grevi sürdürme iradesini gösteremedi.
Oysa Kroman’da grevin yasaklandığı 30 Ocak Cuma akşamına kadar grevi sürdürme ya da fabrikayı işgal tartışılıyordu. Biz işçiler arasında içeri girip üretime başlama fikri genel merkez yöneticileri Kroman’a gelene kadar pek gündeme girmedi. Ancak bu süreçte grev komitemizde yer alan 69 kişi bir araya gelip durum değerlendirmesi dahi yapamadı. Bu yöndeki istekler dikkate alınmayarak bastırıldı. Genel merkez ve şube özellikle baştemsilci üzerinden kendi politikasını hayata geçirdi.
Bu arada aynı havzada bulunan ve birbirine çok yakın olan grevdeki diğer fabrikalarla grevi devam ettirilmesi konusunda ortak bir toplantı ve durum değerlendirilmesi yapılamadı. Beraberinde Çayırova Boru, Sarkuysan, Yücel Boru işçileri içeri girmek istiyor söylentileri yayılarak grevdeki fabrikaların direncini düşürmeyi beraberinde getirdi.
Grev, grev çadırları kaldırılarak, işçiler gece saat 02.00’de evlerine gönderilerek fiili olarak bitirilmiştir.
Biz cuma akşamı Kroman olarak grev yerini terk etmeyerek devam edebilseydik bugün başka bir şeyleri tartışıyor olacaktık. Gebze’de Kroman bu tutumu gerçekleştirebilseydi ben inanıyorum ki Çayırova Boru, Sarkuysan, Yücel Boru, Cengiz Makine de buna destek verecekti.
Biz pazartesi günü  Kroman önüne işbaşı yapmak için gittiğimizde kuzu kuzu içeri girmedik. Hep birlikte sloganlarımızla birlikte fabrika önüne doldurulan çevik kuvvete rağmen saat 09.00’a kadar tepkimizi dile getirdik.
Biz Kroman işçileri olarak yenildiğimizi düşünmüyoruz. Ancak grev yasaklanmasına karşı da ileri bir tutum alamadık. Ama bu süreçten çıkardığımız derslerle mücadelemizi yeniden örgütlemek görevi ile karşı karşıyayız.
ÖFKELİYİZ ANCAK YENİLMİŞ VE YILGIN DEĞİLİZ


Grev yasağını birleşik mücadele yıkar

Sedat SADAK/Schneider Elektrik İşçisi / İZMİR

Merhabalar sevgili Evrensel okurları,
Bizler sendikamızın aldığı kararları hayata geçirmeye kararlı metal işçileriyiz. Yıllardır biriken ülke sorunlarını çözmede ayak direyen, görmezden gelen, sonraya bırakan sermayenin temsilcisi hükümetin Bakanlar Kurulunu işverenlerin isteği ile toplayıp isteklerini yasalaştıran grev yasağını kınıyor ve mücadele eden işçi arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu ilan ediyoruz. 
Ülke her gün yeni sorunlara gebe halde iken, her gün yeni zamlarla kazanımlarımız giderken, işçiler toplu halde sermayeye kurban edilirken ses çıkarmayan, üç maymunu oynayan Hükümet ne hikmetse bir anda duyargalarını açtı ve sorunu hemen çözdü! Milli güvenlik gerekçesi ile grevi erteledi, aslında yasakladı.
Yürekli, onurlu ve inançlı Türkiye işçi sınıfının neferleri kararı aynı olgunluk ve cesaretle karşıladılar. Artık gerçek olan bir şey var, yasalarıyla, güvenliği ile yargısı ile cezaevleri ile gözdağı vermek, sindirmek yönlü politikalara kanmayacaklarını ilan ettiler. 
Daha düne kadar, “siyaset yapmamalı sendikalar” diyorlardı, işçi çalışmalı, çalışmalı ve sadece çalışmalı idi. Politika siyaset onların ilgi alanı dışında olmalıydı. Toto-loto ve benzeri şans oyunları ile hayal kurmaları ve sermayeye kan olmaları pompalanıyordu. Bu dönem dün itibari ile bitmiştir. Artık işçilere söz ve karar sahibi olmak, geleceklerini kendileri belirlemek ve onurlu yaşamak için “Ölmek var dönmek yok” diyerek hem ne kadar kararlı olduklarını göstermiş hem de sendikalarını alınan kararların gereğini yapmaya davet etmişlerdir. 
Ya kazanılacak ya da kaybedilecek ama karar işçinin kendi kararı olacak. Tüm sınıfı Gezi halk direnişi tarzında mücadeleye ortak etmek, sınıf kardeşlerini yanlarında görmek yetmiyor artık diyorlar. Bizim yanımıza, direniş alanına çağırarak fiili mücadeleye çağırıyorlar. Dün Kroman’da bir işçi arkadaşın dediği söz ile bitirmek istiyorum. Metal işçisi, “Cam kırılırsa keser, lastik yanarsa acıtır ama metal işçisi parçalar atar” dedi. 
Son söz henüz söylenmemiş olandır. Son sözü metal işçileri, sendikaları ve sınıf kardeşleri ile söylemek üzere birleşiyor. Bir kartopu misali mücadelemizin tüm işçi sınıfının mücadelesi olması dileği ile yılgınlık yok direniş var diyorum. Grev nedeniyle İstanbul’a gönderdiğim eşimi ve çocuklarımı gazetemiz aracılığı ile kucaklıyor, güzel günlerin umudu ile öpüyorum. Yolumuz direniş olsun.


Sınıf dayanışmasının zamanı

Harb-İş üyesibir grup işçi

Metal grevi ülkenin gündemine oturdu. 2 günlük grev bile işçi basınından izlediğimiz kadarıyla işçi ve emekçilerin tüm işyerlerinde tartışma ve ilgi odağı haline geldi.
Biz Harb-İş Sendikası’nın yetkili olduğu bir işyerinde çalışıyoruz. Bizim işyerinde de bu grev tartışılıyor. Daha öncesinde ise, Ülker işçileriyle dayanışma üzerine yaptığımız sohbetler, metal greviyle dayanışmak için “Ne yapabiliriz?”i de gündeme getirdi. 
Gün sınıf dayanışmasını büyütme günüdür. Taşeronlaştırmayı durdurmak, iş kazalarını önlemek, son kalemiz olan kıdem tazminatlarının fona dönüştürülmesini önlemek için Meclis gündemine getirilen yasa tasarısını durdurmanın yolu sınıf dayanışmasını büyüterek, birleşik mücadeleyi büyütmektir. 
Önümüzdeki aylarda Kamu işyerlerinde TİS dönemi başlayacaktır. Eğer, metal işçilerine MESS’in 3 yıllık TİS dayatması gerçekleşirse, bu dayatmanın kamu işyerlerine de getirilmesinin önünde hiç bir engel olmaz. Sendikalar sessiz kalmasın, mücadele şimdi büyütülmelidir.


Mücadelede bir adım daha ileri 

Nakış İşçileri/İSTANBUL

Yaklaşık 1.5 yıl önce Nakış işçileri olarak bizlerde uzun çalışma saatleri, zorunlu mesailer ve gasbedilen zamlarımız için birlik olmuş binlerce yürek tek yumruk olmuş haklarımızı kazanmıştık. 
Bugün birliğimizi devam ettirmeye çalışırken umut veren moral aşılayan ve bizlere doğru yolda olduğumuzu gösteren bir çok mücadele örneği görüyoruz. İlk duyduğumuzda işte bu dedik. Metal işçi hakları için zafere gidecek grev kararları açıklanmış coşkulu mesajlar yayımlanmıştı.
Nakış işçileri birliği olarak bu pazar 50 civarı arkadaşımız ile piyasadaki maaş oranlarını tartışmak yeni yılda zamlarımızın ne kadar olmasını belirlemek için uzun tartışmalar yürüttük. Ve nitekim en alt sınırı 1600 lira, bu ücret üzerindekiler için ise en az 200 lira zam talebimizi belirledik ve bunun için mücadelemiz olacak. Toplantımızda sıkça metal grevi yer aldı ve hemen ardından bizlere de yakın olan Paksan işçilerini ziyarete gittik. 
Buradaki işçi kardeşlerimiz ile ortak yönlerimiz vardı. Çoğunluğu genç, kararlı ve getirilen yasaklara karşı bir o kadar da öfkeli. Şunu bir kez daha anladık ki mücadelede bir adım daha ileri atmalıyız. Tıpkı atılan sloganlar gibi “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Direne direne direnişten zafere” diyoruz canı gönülden. 
Buradan başta metal işçisi arkadaşlarımız olmak, tüm işçilerle nakış işçileri birliği olarak yan yana omuz omuza olacağımızı söylüyoruz. Bizler artık biliyoruz ki Soma’da, Ermenek’te Torunlar’da ve nicesinde biz işçiler çığrından çıkmışçasına katlediliyor, sendikal haklarımız törpüleniyor, çalışma şartlarımız her gün ağırlaşıyor. Ve yine biliyoruz ki bunlarla baş etmenin tek yolu direnmekten geçer. 
Yaşaşın işçilerin birliği, halkların kardeşliği.
Yaşasın sınıf dayanışması...

ÖNCEKİ HABER

DTK, sağlık meclisleri kuracak

SONRAKİ HABER

Mevsimlik katliam mevsimlik dram...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...