05 Şubat 2015 12:49

Patronun Gücü İşçiye YetMESS

Gördük, daha grev başlamadan 3 patron MESS'ten ayrılacağını açıklayıp geri adım attı. Bir de bu grevin büyüyerek sömürenleri nasıl boğabileceğini düşünün. Neden olmasın ki?

Paylaş

Eren SEYREK
Bahçelievler
İstanbul

Geçtiğimiz günlerde Türkiye genelinde binlerce metal işçisi MESS dayatmalarına, sendika bürokrasisine karşı hakkını, emeğini savunmak için şalterleri indirip greve çıktı.

İlk gün ben de gittim grev alanına. Makineleri durduran ve grev çadırı kuran işçiler coşkulu, heyecanlı, öfkeli, umutlulardı. Patronun dayatmalarına karşın kendi temsilcilerini seçmişler, kendi komitelerini oluşturmuşlardı. Halaylarını çektiler. "Ölmek var dönmek yok" diyerek kararlılıkla başlamışlardı grevlerine. Birçok emek yanlısı parti, dernek, kuruluş da ziyaret etti işçileri. Coşkularına coşku kattılar. Üstelik işçilerin yaratıcılığı ve mücadele ruhuyla harmanlanmış bir sürü pankart ve döviz de bu coşkunun bir parçası oldu.

PEKİ NEDİR BU MESS?

Hacım şimdi 3 tip sendika var. 1 patron sendikası, 2 işçi sendikası, 3 işçi sendikası gibi görünen patron sendikası. İşte MESS de bir patron sendikasıdır. Her 2 yılda bir MESS, işçi sendikası ve işçi sendikası gibi görünen patron 
sendikaları masaya oturur; çalışma koşulları, ücretler gözden geçirilir, anlaşılır ya da anlaşılmaz işçi greve çıkar.
Geçtiğimiz aylarda MESS ile işçi sendikaları görüşmelere başladı. MESS'in sunduğu toplu iş sözleşmesinin koşulları her zamanki gibi ağırdı. Ücretler yine düşük, çalışma koşulları ağır, çalışma saatleri uzundu. Üstelik bu 2 yıllık toplu sözleşme süresi 3 yıla çıkarılmıştı. Yani diyor ki; sen benim kölem ol, hayatını burada harca, hasta ol, hatta öl ben de sana üç kuruş para vereyim.
Türk Metal İş ve Hak İş (3 nolular) sözleşmeyi okumadan imzaladılar bile ama DİSK'e bağlı Birleşik Metal İş öyle yapmadı. "Yok ya, kolay mı o işler öyle." diye bir ses yükseldi 15.000 işçiden, yumruklarını masaya vurup şalterleri indirdiler. "Biz üretiyoruz, hayatı biz yaratıyoruz ama ölen biz, aç kalan biz." Şüphesiz köleci anlayışın dayatmalarına karşı yapılacak en doğru hareketti bu. Tarihteki hangi kazanım bir mücadelenin sonucu değildir ki?

NEDEN OLMASIN Kİ?

Bu grev kazanımla sonuçlanırsa sadece metal işçileri kazanmayacak, tüm işçiler emekçiler kazanacak. Ancak bu bizim televizyon karşısında; 
"Yav onlar dirensin işte, biz de destekliyoruz." dememizle olacak şey değil. Bu greve tüm maddi ve manevi gücümüzle destek olmalıyız. Grev çadırlarını ziyaret etmeli, çevre çeperimize bu grevi duyurmalıyız. İşçi gençler olarak kendi fabrikalarımızda, atölyelerimizde, işyerlerinde; öğrenciler olarak okullarımızda yapmalıyız bunu.
Aramızda bazı, "Yav bana ne, ben işçi değilim ki." diyen öğrenci arkadaşlarımız vardır. İyi de annemiz, babamız, abilerimiz, ablalarımız işçi emekçi. Hadi onu da geçtim yarın öbür gün işçi veya emekçi olacağız. Biz onların bugün yanında durmazsak yarın kendi hakkımızı savunurken o bizim yanımızda olur mu? Sermaye düzeni sonuçta, bir yerden hakkını yiyecek, sen de kalkıp arayacaksın hakkını. O yüzden şimdi fırsatını bulmuşken desteğimizi verelim. Bu grev patron sınıfına açılmış bir savaştır, sadece metal işçilerini sömürenlere karşı değil, tüm işçi ve emekçileri sömürenlere karşı açılmış bir savaş.

Gördük, daha grev başlamadan 3 patron MESS'ten ayrılacağını açıklayıp geri adım attı. Bir de bu grevin büyüyerek sömürenleri nasıl boğabileceğini düşünün. Neden olmasın ki?

ÖNCEKİ HABER

Haydi Dayanışmayı Büyütmeye

SONRAKİ HABER

YÖK: Harçlarla ilgili Bakan Avcı ve Başbakan Davutoğlu ile görüştük

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...