31 Ocak 2015 01:03

Yunan halkı karar verdi sıra Çipras’ta

'Eskiden Atina’da seçim döneminde coşup gürlenmesi ama seçim sonrası her şeyin unutulması normal sayılırdı ama şimdi bu imkansız. Çünkü SYRIZA seçmenlerinin yüreklerine seslenerek onlarda büyük beklentiler uyandırdı'

Paylaş

Avrupa’da SYRIZA’nın başarısı korku yarattı. Korkunun nedeni SYRIZA’nın Yunanistan’ı AB’den çıkaracağı veya borçları tümüyle sileceği değil. Yeni Başbakan Aleksis Çipras, bunları yapmayacağını daha seçim öncesi söylemişti çünkü. Korkunun nedeni egemenlerin SYRIZA’nın zaferinin nedenini bilmeleri. Biliyorlar ki bu zafer; İspanya’da Podemos’un yükselişi ve İrlanda’da Sinn Fein, Berlin’den yönlendirilen ve troyka tarafından uygulanan emperyalist baskı politikalarına verilen cevaptır. 

SYRIZA'nın sloganı; “Ya Merkel ya Yunanistan”dı ve Yunanistan kazandı. Avrupalı sol partiler milliyetçilik batağına batmadan ülkelerinin ulusal bağımsızlıklarını koruma dönemine girdiler. İşte bu korkuyla İngiltere’de Daily Telegraph, Almanya’da da FAZ, Çipras’ı aklını başına toplamaya ve doğru tercih yapmaya çağırıyorlar. Fransız Liberation gazetesindeki analizde ise  Hollande’ın  SYRIZA’nın başarısını hem Merkel’le hesaplaşmak hem de 2017’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçilme şansını arttırmak için kullanacağına dikkat çekiliyor: “Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Merkel’in elini zorlayıp iç politikada yeni olanaklar ele geçirmenin peşinde.” 


Yunanistan seçimleri Avrupa’yı tehlikeli bir yere götürüyor

Daily Telegraph 
Başyazı 

Yunanistan, Avrupa’daki siyasi rotayı değiştiren seçimlerden sonra bugün uyandı. Aşırı sol  SYRIZA partisini destekleyenler bu geniş kapsamlı zaferin zevkini çıkartıyorlar. Onlar Atina ve Selanik'te kutlama yaparken daha şimdiden baş ağırıları Brüksel ve Strasburg’da hissediliyor. 
Daha fazla Avrupalı bir entegrasyon ve onun sembolü olan Avro projesini yükseltmeye çalışanlar şimdi dört gözle neyi bekleyecekler? SYRIZA lideri, Aleksis Çipras, kemer sıkma siyasetini gerileteceğini ve troyka olarak bilinen Avrupa Birliği, IMF ve Avrupa Merkez Bankasının kurtarma paketi sonrası uyguladığı ödeme şartlarını parçalayacağını söylüyor.  
Eğer bu ilkelerinden vazgeçmezse bundan sadece iki tane nahoş sonuç çıkar. Birincisi Yunan inatçılığı, bazıları buna kararlılık diyebilir, cüzdanı elinde tutanların tavırlarını yumuşatmaları için zorlama. Finansal veya siyasi açıdan Avrupa kurumları ve hükümetleri, özellikle de AB'nin kilit taşı olan Berlin bu bedeli ödeyebilir ve de ödeyecek. Ama hasar burada bitmeyecek. Eğer Yunanistan, borçları konusunda yükümlülükten kaçarsa, kemer sıkma siyasetine karşı umursamaz davranırsa, Avro’dan çekilirse, yeni para biriminin kurunu düşürür ve  rekabet edebilirlilik gücünü geri kazanırsa Avrupa liderleri diğerlerinin de bu yolda istekli olacağının farkında. İspanya’nın da SYRIZA’sı, Podemos var ve şu an oy anketlerinde üst sıralarda. Avro bölgesi Yunanistan’a elveda demeyi hemen hemen hazmedebilir ama Madrid ve Roma gibi önemli ekonomilerin çekilişi ciddi bir darbeye yol açar ve tek para birimi bundan sonra belini doğrultamaz. 
Avrupa Birliğinin toptan bir reforma ihtiyacı olduğuna inananlar için bu olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Geçen cumartesi Charles Moore güçlü ve etkili bir biçimde SYRIZA yanlısı gerekçelerini bu gazetede açıkladı. Eğer Parti, Avro krizini şimdi getirirse ileride daha şiddetli bir ayrılığı engeller, zorunlu birliktelik yerine uzlaşmalı bir birliktelik ve birliğin yerine devletlere dayanan bir Avrupa Topluluğunu böylelikle kurtarabilir. Tabii bu şiddetli durum hemen gerçekleşebilir eğer SYRIZA veya borç verenler geri adım atmamakta kararlı olurlarsa ve Yunanistan uygunsuz bir şekilde Avro’ya veda ederse...  Lehman Brothers’ın batmasından sonra görülmemiş bir kaos gerçekleşir piyasalarda ve borç ödememek finansal bir bulaşıcı hastalık gibi kıtada yayılır. Britanya’nın ekonomisi bu döküntüden kurtulamaz. Eğer tek para birimi tasfiye edilecekse bunun usullü bir şekilde yapılması gerekir. 
Sayın Çipras yetenekli ve karizmatik bir mücadeleci olarak kendini kanıtladı. Şimdi devlet adamı olarak kendisini kanıtlaması gerek. Kendisinin de ima ettiği gibi, bu taviz vermekten geçiyor ve bunu yaparken hükümetini ve ülkesini doğru tarafta tutması gerek. 
(Çeviren: Çağdaş Canbolat)


FRANÇOIS HOLLANDE ARABULUCU OLMAYI HAYAL EDİYOR

Grégoire BISEAU
Lilian ALEMAGNA
Liberation 

YUNANİSTAN ile Almanya arasında “işi kolaylaştırıcı”, “köprü”, “arabulucu” olmak... SYRIZA’nın zaferinin ertesi günü sosyalistler François Hollande’ın Avrupa sahnesinde oynayabileceği rolü bu kelimelerle ifade ediyorlardı.  Yakınları onun “kuralları bozmadan tüm Avrupalılar arasında uzlaşmayı arayan kişi” olacağını ifade ediyorlar. Aslında Konsey masasında solunda bir Çipras, sağında ise bir Merkel’in olması hoşuna da gitmiyor değil.  
Hollande bu rolü çok kısa bir zaman içinde üstlenecektir. Pazartesi yayınladığı bir açıklamada Çipras ile görüştüğünü ve yeni başbakanı “en kısa zamanda Paris’e  davet ettiğini” belirtti. Aynı danışman şunu ifade ediyor; “Çipras’ın açıklamalarına bakarsak, bizim söylediklerimizle aynı yönde : Devleti reforme etme, vergi kaçakçılığına karşı mücadele, vergi reformu, daha fazla sosyal adalet..[...] Fakat borçların tekrar masaya yatırılması konusunda, Hollande; “sözlerin verildiği ve bunların yerine getirilmesi gerektiğini” beliriyor. [...] 
SYRIZA’nın zaferinden sonra Sosyalist Parti’de 2012’de “kaçırılan fırsatın” bu sefer kaçırılmaması gerektiğini belirtenlerin sayısı artıyor: Yeni seçilen Hollande bütçe istikrar paktını yeniden müzakere etme sözünü vermiş ama verdiği söz hayat bulamamıştı. Artık yeni bir fırsat ele geçti. Partinin sol kanadının sözcülerinden Emmanuel Maurel; “Sayın Merkel sadece güç ilişkisinden anlıyor. Hollande açılan fırsatı iyi değerlendirmeli” diyor. Yeşiller Partisi’nden Yannick Jadot’ya göre ise Hollande; “2012’de ekonomik kalkınma planını, geçen sene ise (Matteo) Renzi’yi kaçırdı, artık Çipras’ı kaçırma şansı yok”
Sosyalist Parti’nin birinci sekreteri Jean-Christophe Cambadelis ise iki lider arasında “dikenli ilişkinin bundan kaynaklı olduğunu” belirtiyor. Hatta daha da ileri giderek AB ilişkiler bakanı Harlem Desir; “Herşey bizim istediğimiz gibi gidiyor : Krizden çıkma politikaları kemer sıkma değil, kalkınmayı teşvik eden politikalardır” diye ifade ediyor. Dış ticaret bakanı Matthias Fekl ise “SYRIZA’nın zaferini bir umut olarak görüyor” [...] 
Oysaki sosyalistlerin çoğu Çipras’ı tanımıyor bile. Mayıs 2012’de Çipras Paris’e geldiğinde Sosyalistlerle görüşmeyi talep etmiş ama kimseden cevap bile alamamıştı.[...] Cambadelis’e göre; “o zaman  koşullar başkaydı. Çipras bugünkü gibi değildi, o zaman avrodan çıkmak istiyordu”. 
Hatta yeni seçilen Hollande, Yunanistan televizyonlarına bir demeç vererek avrodan çıkmak isteyenleri, özelde Çipras’ı hedef alan bir konuşma yapmıştı. Bugün ise SYRIZA’nın programını basitleştirerek kendilerinkine yakınlığını ifade eden sosyalistlerin sayısı birden arttı. Hatta meclisle ilişkiler bakanı Jean-Marie Le Guen çekinmeden “Çipras’ın önerilerinin Jean-Luc Melenchon’unkilerden çok François Hollande’unkilerine yakın” olduğunu dile getiriyor. Oysa ki düşük ücretlerin arttırılması, düşük emekli maaşlarına 13. ay.... gibi öneriler 2012’den bu yana Fransa’da hayata geçirilenlerden çok uzak. 
Maurel, son günlerde SYRIZA’nın iktidarını selamlayanlarla dalga geçerek; “Bir yandan SYRIZA’nın zaferini selamlama, diğer yandan ise Macron yasasını onaylama yan yana olamaz” diyerek Fransız yürütmesinin çelişkisine dikkat çekiyor.  
(Çeviren: Deniz Uztopal)


SYRIZA KAZANDI SIRA ÇIPRAS’IN SEÇİMİNDE

SYRIZA’nın deprem benzeri zaferi Çipras’ı karar vermeye zorluyor: Troyka ile uzlaşma mı yoksa ülkenin iflası mı? Durumu iyi değil: Avrupa’da tek bir müttefiği yok ve acil olarak yabancı paraya ihtiyacı var. 

Nikolas BUSSE
FAZ 

Yunanistan’daki seçim sonucu seçmenlerin geçen yıllardaki tasarruf politikası ve eski partilerin sadece kendilerine oy veren kesimlerin çıkarına politika yapmasına duydukları hayal kırıklığı ve öfkenin sonucu. Bir zamanların gururlu ve neredeyse Yunanistan’ın simgesi haline gelen PASOK sonunda küçük bir parti haline geldi. Şimdiye kadar başbakanlık yapan Samaras’ın partisi Nea Dimokratia’nın (Yeni Demokrasi) ülkeyi ekonomik açıdan düzlüğe çıkarma sinyali veren politikası da işe yaramadı. Seçmenlerin ezici çoğunluğunun kararı sağda ve solda aşırı uçlar oldu.  
Yunanistan seçim sisteminin özgünlüğü, Aleksis Çipras ve SYRIZA’ya  meclisteki milletvekillerinin ezici çoğunluğunu ele geçirme olanağı sundu. Bu durum Avrupa’nın çoğunluğunun trajik olarak iflas etmiş olan Yunanistan halkının ihtiyaç ve beklentilerine karşı alacağı tavırda işini zorlaştıracak. Seçmenlerine cennet vaat eden, AB’ye savaş ilan eden ve küçük koalisyon ortağını çok az da olsa dikkate almak zorunda olan sol halk tribününe nasıl tavır alınacak?
Eskiden Atina’da da seçim döneminde coşup gürlenmesi ama seçim sonrası her şeyin unutulması normal sayılırdı ama şimdi bu imkansız. Çünkü SYRIZA seçmenlerinin yüreklerine seslenerek onlarda büyük beklentiler uyandırdı.
Ancak Avrupa’daki güçler dengesi Çipras’ın yararına değil. Başbakan olarak hiçbir Avrupa ülkesi hükümeti yanında olmayacak. Çoğu önemli alacaklı ve borçlu ülkede AB’nin reformlarını onaylayan hükümetler var. Avrupa’da seçimler öncesi uzun uzun Yunanistan’ın AB’den ayrılmasının pek de tahribata yol açmayacağı, telafisinin kolay olduğu üzerine konuşuldu. Bunun nedeni Avrupa Stabilite Mekanizması’nın yardım fonları ve Avrupa Merkez Bankası’nın verdiği büyük paraların diğer aşırı borçlu ülkeleri koruyor olması. 
Çipras, Yunanistan’ın ister piyasalardan isterse AB’den alınsın yabancı paraya ihtiyacı olduğu gerçeğinden kaçamayacak. Bu nedenle de ya Troyka ile anlaşmak zorunda kalacak ya da devletin iflas etmesini tercih ederek ülkesini daha da çöküşe götürecek. 
(Çeviren: Semra Çelik)

ÖNCEKİ HABER

‘Zvezda Sineması’ desteğinizi bekliyor

SONRAKİ HABER

Mert Fırat ve Jülide Kural Arka Bahçe’de

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...