30 Ocak 2015 01:10

Benim umudum HDK ve BHH birlikteliği

‘Seçimlere doğru nasıl bir birlik’ dosyamızın bugünkü konukları arasında Taksim Dayanışması sekretaryasından Yüksek Mimar Mühendis Mücella Yapıcı var.

Paylaş

Çağrı SARI 

‘Seçimlere doğru nasıl bir birlik’ dosyamızın bugünkü konukları arasında Taksim Dayanışması sekretaryasından Yüksek Mimar Mühendis Mücella Yapıcı var. 

Yapıcı, Hükümet’in Gezi’den korkmasının nedenini, toplumun her kesiminin temel talepler doğrultusunda bir araya gelmesine bağlıyor. Bunun için de seçimlere doğru giderken, başta Birleşik Haziran Hareketi ve Halkların Demokratik Kongresi olmak üzere, bu ülkede barış, özgürlük ve demokrasi isteyen tüm kesimlere mesajı var: Bir araya gelme hali artık yaşamsal bir önem kazanıyor. Buna naz etmenin, ‘Sen neredeydin, ben neredeydim’ demenin zamanı değil. 

AKP özellikle son dönemde çıkardığı torba yasalarla imar, yapılaşma ve meslek alanlarında değişiklikler yapıyor. Odalara dair özel planlar var, çevre deseniz adeta rant kapısı olmuş... Nasıl tarif edersiniz bu dönemi?
Çok ilginç bir dönem yaşıyoruz, 2003’lerden beri  yaşıyoruz da; hız 2010’lardan sonra arttı. Dünyada kapitalizm, içine düştüğü bir krizi çözmek için, 1970’lerden başlayarak yeni bir aşamaya girdi; iktisatçılar buna neoliberalizm diyorlar. 80 darbesinin ardından gelen 24 Ocak kararları, kamudaki yeniden yapılandırmalar vs. bütün bunlar yeni liberal ekonomilerin Türkiye’de de yerleşmesidir ve 1980’den başlayarak kentler ve mekan, çevre kapitalist sermaye birikiminin birer öznesi ve nesnesi oldular. Bu açıdan baktığınızda, yeni küresel sermayenin ülkemizdeki ve bu coğrafyadaki en başarılı temsilcisidir AKP Hükümeti. Onun için de yaptığı hiçbir şey aslında bu küresel kapitalizmin kararlarından ayrı bir şekilde düşünülemez.

Neoliberalizm içine düştüğü bu krizleri mekan üzerinden de çözüyor. Turizm Teşvik Yasası, Orman Yasası gibi kararların ilk adımları 12 Eylül karanlığında atılmıştır. TMMOB’ye dair kararlar da öyle. O dönem doğaya, çevreye, emeğe dair yapılmayan şeyler 2003’ten sonra gündeme getirilmiştir. 

GEZİ, BİRLİKTELİĞİN MÜMKÜNATINI GÖSTERDİ

Türkiye tarihin en büyük direnişini yaşadık... Gezide ‘bir araya gelmez’ denilen kesimler yan yana geldi. Gezi’den elimize bir birliktelik kaldı mı? O atmosfer devam ediyor mu?
Gezi’yi doğru değerlendirmek lazım. Neden bir araya gelmeyecek kesimler bunlar? Hayır, herkes temel talepleri doğrultusunda, kendi derdini dillendirerek bir araya geldi. Neydi telep? Özgürlük, kendini ifade etme. Neydi? Yaşam tarzına karışmama talebiydi. Geleceksizleştirme, işsizlik, eğitim sistemi, sistemin kadın bedeninden beynine kadar her şeye karışması. LGBTİ’lerin talepleri, Kürt halkının talepleri... Herkesin bir araya geldiği şey, aslında bugün herkesin ihtiyacı olan birleşme hali. Onun için Gezi bunun mümkün olduğuna dair bir sonuç gösterdi bize.

Bugün de o mümkünlük devam ediyor mu? 
Evet kesinlikle. Yani mümkünsüz hale getiren her türlü engelleyici faktörden kurtulmamız gerek. Bence reel siyaset biraz da şu anda; neoliberal ideolojinin  yarışmacı mantığıyla da gölgelenmiş durumda.. Neoliberal kapitalizmin, özellikle kendi alanımdan söylersem, ülkelere,kentlere, mahallelere önerisi, birbiriyle yarışan yerelliklerdir aslında... Sermayeyi çağırmada sürekli rekabet hali... Sadece ticari ya da ekonomik alanda düşünmeyin, her türlü alanda. Bir de bireyin kendi kendini kontrol mekanizmasını yarattı neoliberal ideoloji: ‘Siz öyle bir korkuyla’ sistemin çarkı içinde olmazsanız, yalnızlaşır ve ölürsünüz.’korkusunu yarattı. Yaşam tarzınıza kadar sizi tüketim toplumunun bir bireyi yapmaya çalıştı. Ve sizi kontrol etmesine gerek kalmadan kendi kendinizi kontrol ediyorsunuz. Müthiş bir korku hali vardı biliyorsunuz hepimizde. Gezi’de bu korku eşiği aşıldı.Tam da bu nedenle buna karşı ayağa kalkma, başka bir dünyayı inşa etme, bir araya gelme hali artık yaşamsal bir önem kazanıyor. Buna naz etmenin ‘Sen neredeydin, ben neredeydim’ demenin zamanı değil. Eğer böyle yapıp artık bir araya gelmezsek, kapitalizmin ve sermayenin AKP Hükümeti var karşımızda, mücadelemizi sürdürmezsek, sonunda hepimiz yok olacağız.

SEÇİMLERDE BÜYÜK BİR FIRSATI HEBA ETTİK

Bir yanda da ittifak tartışmaları sürüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 5 milyon seçmen sandığa gitmedi. Bir arayış olarak yorumlamamak gerekir mi bu durumu?
Her türlü bir araya geliş bence son derece değerli. Bugün, Birleşik Haziran Hareketi diye bir araya gelen arkadaşlar da, HDK adıyla bir araya gelen arkadaşlar önemli işler yapıyor. 
Benim umudum bütün bu güçlerin birlikteliğini yaratacak bir siyasi dalga. Her ikisini de çok önemsiyorum. Beni mutlu edecek şey; bu birlikteliktir. Cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimlerde böyle bir birliktelik doğmadı, doğabilirdi. İki güç, AKP karşısındaki birleşip tek bir aday çıkarabilirlerdi, insanlar bunu özlediler. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bence çok büyük bir fırsatı heba ettik... Gezi ise başka bir şey; Gezi’de asla bir araya gelemeyeceğini düşündüğümüz bayrakları taşıyanlar bir arada kaçtılar saldırıdan. Dindarlar namaz kılarken, ateistler nöbet tuttu. Demek ki bir araya gelinebiliyor. Bu potansiyel bu coğrafyada var. Bugün emekçiler olarak, sadece beden emekçileri değil; beyaz yakalılar, mavi yakalılar, teknik, mesleki, bedeni, bütün emek bizim elimizdeyken ve bu sistemi biz kendi elimizde taşıyorken, nasıl oluyor da bu kadar aciz duruma düşebiliyoruz. Bir araya geldiğimiz zaman başaramayacağımız iş yok. Ama ne yazık ki oturup konuşmayı beceremeyen, kavgayı öne çıkaran o yarışmacı mantık, şimdilik bu baharı bizim için erteliyor ve erteledikçe biz kaybediyoruz. 

Bu bahar gelir mi?
Umarım. Bugün olmazsa yarın. Fark edebilirsek bugün tüm dünyada esen rüzgar, bu baharın kokusunu taşıyor. 

Yüzde 10 barajı bir ittifakı zorlar mı? 
Bu baraj için mücadele dahi bir ittifakı gerektiriyor. Parlamento içi muhalefeti esas aldığımdan değil ama yüzde 10 barajına rağmen Meclise  emeğin demokrasinin ve barışın sesi olacak ne kadar çok vekil sokarsanız o kadar iyi.  Kendi görüşünden fedakarlık etmeye de gerek yok . Bu ülkede önce barış için, sonra demokrasi ve özgürlükler için hatta doğaya, kültüre karşı bütün bu saldırıyı göğüslemek için, bir araya gelmek hepimizin yararına değil midir? Yoksa hiç bir kesim AKP iktidarının iş birliğindeki sermayenin gittikçe artan saldırganlığına karşı  bugün bir araya gelememenin gerekçesini  tarihe anlatamayacaktır.

Bu söyledikleriniz BHH’ye ve HDK’ye bir birleşin mesajı mı?
Budur bence Gezi ruhu. Aslolan barış, demokrasi ve özgürlüğün, emeğin selameti ise bu konuda bütün dinamikler tekrar bir araya gelip bunu yapmak zorundalar. Ben bunu uzak da görmüyorum. Gezi’den hükümetin korkmasının asıl nedeni bu birlikteliğin yarattığı güç ve umuttur. 

ÖNCEKİ HABER

Metal grevi bizim de grevimiz

SONRAKİ HABER

‘Sandığı değil sokağı önemsiyoruz’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa