26 Ocak 2015 03:37

Rojava; Sadece savaş değil yeni bir yaşam

Rojava Devrimi’nin siyasi merkezi olan Cezîre Kantonu’na yolculuğumuzun her anında, savaşın ortasında, eşit haklara ve özgürlüğe dayanan yeni hayatın inşaasına tanık olduk. Dosyamızın ilk gününde Semelka Sınır Kapısı’ndan Qamişlo’ya uzanan yolculuğumuz boyunca karşılaştıklarımıza ve TEV DEM’le yaptığımız görüşmeye yer verdik.

Paylaş

SUNU: Rojava İçin Avukat Dayanışması heyetiyle birlikte ziyaret ettiğimiz Cezîre Kantonu’nda hem devam eden savaşın toplumsal yaşama etkilerine, hem de savaşın ortasında inşa edilen eşitlik ve demokrsiyi esas alan yaşama tanıklık ettik. Bir tarafta sokaklar boyunca güvenlik noktaları, sağda solda silahlı Asayiş birlikler, devrim sırasında yaşamını yitirenlerin her tarafı saran fotoğrafları, öte yanda akademileri, Komün Evleri, Kadın Evleri, Bakanlıkları, Kültür Merkezleri, hummalı, yorulmak bilmez mücadele, devinim. Cezîre birçok özelliği bakımından, Rojava devrimini anlayabilmek için iyi bir merkez. Buradaki gözlemlerimiz, Rojava’da yapılmak istenene ve bugünkü duruma dair önemli veriler sunuyor. 

Dosyamız boyunca, Cezîre Kantonu’ndaki yaşam, siyasi yapılanma, yönetim mekanizmaları ve adalet sistemine dair gözlemlere, görüşmelere ve bazı röportajlara yer vereceğiz. Muradımız, savaşla anılan bir coğrafyada insanlığın geleceğine dair büyük bir umudun inşasına biraz olsun mercek tutabilmek. 

Hazırlayan Erdal İmrek

IŞİD’in Kobanê saldırısıyla birlikte asıl olarak savaş ve göçle andığımız Rojava kuşkusuz bundan ibaret değil. Ortadoğu’nun üzerine çokça hesap yapılan, kan ve barut kokusuyla kaplı atmosferinde büyük bir iddiayla sahneye çıktı Rojava Kürtleri. Eşit, demokratik, hiçbir ulus ve dini inancın bir diğerini baskı altına almadığı, alamadığı halkın bir bütün olarak örgütlendiği ve yönetime doğrudan dahil olduğu bir düzendi inşa ettikleri. Bu coğrafyada erkek egemenliğinin yumruğuyla başı hep aşağıda tutulmak istenen kadının sosyal, siyasal alanda sesini yükselttiği, ve müdahale ettiği bir düzen. Eğitimin, adalet sisteminin, siyasetin, ekonominin bugüne kadar bu topraklarda hiç olmadığı kadar halkçılaştığı, halk için olduğu bir toplumsal model. İşte bu iddialı kalkışmadır ki Rojava’yı Türkiye başta olmak üzere bölge gericiliklerinin hedefi haline getirdi. Büyük emperyalist güçler ise ‘kimsenin askeri olmayacağız’ diyen Kürtlerin burnunun sürtülmesi için elinden geleni yaptı. Ancak tarih bir kez daha hâlâ devam eden bütün zorluklara rağmen kararlılıkla zulme başkaldıran mazlum halkların başarılarını yazdı, yazıyor. Bir tarafta devam eden savaş ve zulüm ama diğer taraftan yeni bir hayatın tohumu, ilk filizidir Rojava. 

DİCLE’NİN İKİ YAKASI; İKİ KÜRDİSTAN


Niyetimiz insana, yeniye dair olan bu toplumsal inşayı yerinde görmekti. Rojava’nın Cezîre Kantonuna gitmek için ilk önce Türkiye’nin Kürt sorununun kalbine, Diyarbakır’a iniyoruz. Burada geceledikten sonra sabah saat 06.00’da Mardin/Nusaybin hattını takip ederek Şırnak’ın Silopi ilçesine gidiyoruz. Aslında bu yolu uzatmak demek. Nusaybin’in hemen karşısı varmak istediğimiz yer; Cezîre Kantonu’nun Qamişlo kenti. Ama buradaki sınır kapısı kapalı. Bu nedenle önce Silopi’ye, oradan da Federal Kürdistan Bölgesi’ne geçmek için Habur Sınır Kapısı’na yöneliyoruz. Sınır kapısının ardı Zaxo. Cudi Dağı boyunca yol alıyoruz; istikametimiz Peşabur Sınır Kapısı. Yol boyunca Peşmergeler, sağda solda Ezîdi köyleri. Peşabur Sınır Kapısı’nda sınır sorumlusu Shawket Berbihary ile kısa bir görüşmenin ardından yüzümüzü Rojava’ya dönüyoruz. Peşabur Sınır Kapısı’nın hemen önünden geçen Dicle Nehri’nin karşısı Rojava. Barzani yönetimine ait, iki tarafında Kürdistan bayrağı asılı bir tekneyle birkaç dakika sonra Rojava topraklarında, Semelka Sınır Kapısı’ndayız. Tekneden inince karşıya geçmek için bekleyenler arasında bulunan PYD yöneticilerinden Beşira Derwişh ile karşılaşıyoruz. Gelenlere sarıldıktan sonra, bazı görüşmeler yapmak için ‘karşıya’, diğer ülkeye; Federal Kürdistan’a geçiyor. Karşımızda silahlı Asayiş görevlileri. ‘Hun bi xer hatin Rojava Azad/Özgür Rojava’ya hoş geldiniz’ diyorlar gülümseyerek. Herkes gülümsüyor, sarılıyor. 

SAVAŞ VE YENİ HAYAT 

Cezîre topraklarında, Qamişlo’ya doğru yoldayız. Bindiğimiz araç büyük bir hızla, bozuk yollarda hoplaya zıplaya ilerliyor. Şoförümüz Dijwar, 25 yaşlarında. Arabanın dikiz aynasında yaşamını yitirmiş bazı YPG’lilerin ve Cezîre’deki görüşmelerimiz boyunca toplumsal inşanın en etkin karakteri olduğuna tanıklık edeceğimiz PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fotoğrafı var. Yol boyunca yemyeşil, düz, geniş ovalar uzanıyor. Ve Cezîre ekonomisini büyük oranda ayakta tutan çok sayıda petrol kuyusu. 

Birçok yerde YPG ve Asayişçilerin beklediği kontrol noktaları. Solumuzda dumanların yükseldiği bölgeyi soruyoruz Dijwar’a; Rimêlan, en büyük petrol rafinerisinin olduğu, uzun süre IŞİD’le büyük çatışmaların yaşandığı bölge. Dijwar, tam geçtiğimiz bölgenin karşısına düşen yeri göstererek, “Orası Türkiye. IŞİD oradan gelip, karşıdaki Arap köylerinin de desteğiyle bu hattı kesmek istedi. Günlerce çatışmalar yaşandı. Ama YPG püskürttü” diyor. Peşi sıra köylerden, kasabalardan geçiyoruz. Her taraf, çatışmalarda yaşamını yitiren YPG/YPJ savaşçılarının fotoğraflarının yer aldığı tabelalarla dolu. Her biri biraz sonra tanık olacağımız yeni yaşamın hiç de kolay kurulmadığını, nice cana mal olduğunu hatırlatırcasına gülümseyerek bakıyor. Geçtiğimiz yerleşim bölgeleri kalabalık, canlı. Dêrik, Girkê Legê, uzakta Rimêlan, Çelaxa, Tirbespiyê... Geçtiğimiz yerlerde yaşayanların çoğunluğu Kürt, çok sayıda Arap da var. Bazı köyler tamamen Arap. Êzidîler ve Çeçenler de yaşıyor buralarda. Nihayet Qamişlo’dayız. 

DEVRİMİN SİYASİ MERKEZİ QAMİŞLO

Qamişlo 12 Mart 2004’te bir maçtan sonra Suriye rejimine bağlı askerlerin ateş açması sonucu 9 kişinin öldüğü, ertesi günlerde on binlerce kişinin protesto gösterisine ateş açılması sonucu 30 kişinin daha öldürüldüğü, 2500 kişinin tutuklandığı yer. Hem Kürt özgürlük mücadelesinin hem de işkence ve ölümün merkezi Qamişlo. Araçtan indiğimiz kontrol noktasında bizi Asayiş görevlileri karşılıyor. Sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı bir binaya yöneliyoruz. Burası TEV DEM; Tevgera Civaka Demokratik (Demokratik Tolum Hareketi) binası. TEV DEM içinde PYD’de de dahil 6 siyasi parti, kadın ve gençlik yapılanmaları, demokratik kitle örgütlerinin de yer aldığı, Rojava yönetimindeki en etkin yapı. Sivil örgütlenmenin çatısı denebilir. Üyelerinin yarısı kadın. Eş Başkanlık sistemiyle yönetiliyor. 

TEV DEM EŞ BAŞKANI: EĞER DAİŞ BAŞARIRSA TÜRKİYE DE KAYBEDER

QAMİŞLO’daki ilk durağımız olan TEV DEM binasında bizi Eş Başkan Avukat Abdülselam Ahmed, TEV DEM yöneticileri, Maliye Bakanı, Kadın Bakanılığı ve Adalet Bakanlığı yardımcıları karşılıyor. Eş Başkan Abdülselam Ahmed şık giyimli, başında fötr şapka var. Türkiye’den bir heyetin gelmesinden duydukları memnuniyeti vurguluyor. Sözü Rojava devrimine getirerek, Kürtlerin Suriye’deki en örgütlü toplum olduğunu belirtiyor. Bütün dillerin, dinlerin, kimliklerin kardeşçe, eşit ve barış içinde yaşayabilecekleri Demokratik Özerk bir sistem inşa etmeye çalıştıklarını anlatıyor. Suriye’de böyle bir sistemi inşa edecek potansiyel olduğunu belirten Ahmed, “Devrimimiz için çok büyük bedeller ödedik. İnanıyoruz ki DAİŞ’i püskürteceğiz. DAİŞ başarılı olura Türkiye de kaybeder. Türkiye’de DAİŞ’in örgütlenebileceği bir zemin var. Daha fazla dayanışma bekliyoruz” diyor. Kısa sohbetimizden sonra geç saatlerde vardığımız TEV DEM binasından ayrılıyoruz. Burada tanıştığımız, Özgür Basın Birliği sorumlularından Mihemed Kemal ve Adalet Bakan Yardımcısı Evîn Xilo bize eşlik ediyor. Kemal, 20 yılını Türkiye cezaevlerinde geçirmiş bir Suriye Kürdü. 2011’de tahliye olduktan sonra, Rojava’ya gelerek devrimin inşaasına katılmış. Evîn Xilo ise 35 yaşında. Genç yaşta Rojava devriminin en önemli ayaklarından biri olan adalet alanında en üst düzeyde görev almış. Birlikte asayiş görevlilerinin arasından geçerek, Cezîre’de kaldığımız süre boyunca konaklayacağımız Mezopotamya Adalet Akademisi’ne geçiyoruz. Rojava’daki yeni düzenin hakimleri, savcıları, katipleri bu binada yetişiyor. 

BEREKETLİ TOPRAKLAR 

Cezîre Arapça’da ada anlamına geliyor. Fırat ve Dicle nehirleri arasında bulunan Cezîre, Rojava’nın en büyük kantonu. Nüfusu savaştan sonra aldığı göçle birlikte 1 buçuk milyona yaklaştı. Dêrik, Girkê Legê, Rimêlan, Çelaxa, Tirbespiyê, Qamîşlo, Amûdê, Dirbêsiyê, Serêkanîyê, Hesekê ve Tiltemir kentlerinden oluşuyor. Aslında Haseke, Suriye rejimi döneminde Cezîre’yi de içine alan ilçenin adı. Rojava devriminin ve Suriye Kürt ulusal mücadelesinin merkezi. 1960’ların başında Suriye’deki devreye sokulan Arap Kemeri’nin en etkili biçimde uygulandığı bölge. Geniş ovalara, verimli bir toprak yapısına sahip. Suriye’de elde edilen buğdayın yüzde 40’ı Cezîrê ve Rojava’nın diğer bölgelerinden elde ediliyor. Cezîre petrol yönünden de zengin. Savaş başlamadan önce, Suriye’deki petrolün yüzde 60’ı Cezîre’den çıkarılıyordu. Şu anda Cezîre’de bulunan 1200’ü aşkın petrol kuyusundan 200’ü işletiliyor.

PASAPORTLARA MÜHÜR VURULMAYAN, KAPISIZ SINIR KAPISI

Semelka Sınır Kapısı Cezîre Kantonu’na açılıyor. Kapı dediğimize bakmayın; Hemen karşıdaki Peşabur tarafından farklı burası. Takım elbiseli yetkililer, demir parmaklıklı kapılar, binalar yok. Ortada bir kapı da yok. Gümrüğün sorumlusu Bedirxan, bizi bir konteynere davet ediyor. O işlemlerle uğraşırken, Asayiş görevlileri arasında geziniyorum. Sınır görevlilerinden Celal’le tanışıyoruz. Türkçe biliyor. Cezîreli. Barzani yönetiminin uzun süre kapalı tuttuğu Semelka Sınır Kapısı’ndaki köprüyü, IŞİD’in Şengal saldırısı başlamadan 3 gün önce açtığını söylüyor. Köprüyü göstererek, “Şengal’den kaçan Peşmergeler yüzlerce araçla bu köprüden geçti” diyor. Barzani yönetiminin geçişleri öncelemek için sınır hattında kazdığı hendekleri hatırlatıyor. Büyük sorunlar yaşandığını, ancak şimdi görece bir rahatlama olduğunu belirtiyor. Sınırdan kontrollü biçimde geçişlerin sağlanabildiğini anlatıyor. Barzani yönetiminin Rojava’dan sadece hayvan alımı yaptığını belirterek, “Buradan pek bir şey gitmiyor, oradan gelen malzemeler geçiyor bu tarafa. Çok zorluk yaşadık. Ama şimdi biz devlet olmuşuz. İhtiyaçlar karşılanıyor” diyor. 

Sohbetimiz bir görevlinin pasaportların hazır olduğunu söylemesiyle kesiliyor. Rojava’da pasaportlara mühür vurulmuyor. Sebebi hiçbir ülkenin henüz Rojava’yı tanımaması. Bir kağıt veriliyor geçişimiz için. Üzerinde Suriye Cezîre Kantonu Demokratik Özerk Yönetimi yazan bir geçiş belgesi bu. Bu belge ve üzerinde Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti Kürdistan Bölgesi mühürlü pasaportlarımızla, Özgür Rojava topraklarındaki yolculuğumuza başlıyoruz. 

YARIN: Rojava’da yeni bir adalet sisteminin temeli atılıyor

ÖNCEKİ HABER

Kaba bir AKP karşıtlığından uzak durulmalı

SONRAKİ HABER

Çok çalıştığı için hiç kimse hasta olmamıştır!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...