23 Ocak 2015 01:10

Karar mütalaanın bile gerisinde kaldı

Eskişehir’de Gezi protestoları sırasında 4 polis ve 4 sivil kişi tarafından dövülen ve 38 günlük yaşam mücadelesini 10 temmuz 2013 tarihinde kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın katillerinin yargılandığı dava Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesince karara bağlandı.

Paylaş

Heval Yıldız KARASU*

Eskişehir’de Gezi protestoları sırasında 4 polis ve 4 sivil kişi tarafından dövülen ve 38 günlük yaşam mücadelesini 10 temmuz 2013 tarihinde kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın katillerinin yargılandığı  dava Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesince karara bağlandı. 

Karar sadece aileyi ve biz avukatları değil kamuoyunu da tatmin etmedi. Zira karara göre suçlu bulunan failler sadece Ali’yi yaralamak kastıyla hareket etmiş ve yanlışlıkla ölümüne sebep olmuşlardı. Diğer faillerden sivil olanlar ( fırıncılar) ise sadece polise yardımcı olmak istemişlerdi. Sokağın girişindeki  iki polisin ise olayla hiçbir ilgisi yoktu...

Oysa gerçek hiç de böyle  değildi.  Ali Gezi protestolarında sokağa çıkan milyonlarca gençten  sadece birisiydi. Çünkü daha özgür bir ülke ve dünya hayali vardı.

POLİS KİNLE ÖLDÜRESİYE DÖVDÜ

Eskişehir’de 50 bin kişinin sokağa çıktığı günün akşamında, polis AKP il binasını mabet gibi korurken, Ali gazdan kaçan diğer 3 kişi ile birlikte bir sokağa  girdi. Sanıklardan Hüseyin Engin’in arkasından sopayla koşması  ve vurmasıyla sokağın içlerine doğru ilerledi. Diğer 3 kişi sokaktan çıkabildi. Ama Ali İsmail Korkmaz gerek Hüseyin Engin’in saldırısı gerek Şaban Gökpınar’ın sokağın başında bekliyor olması nedeniyle sokaktan çıkamadı. 

Sokağın sonuna doğru polisin “Yakalayın” talimatıyla militarist güç olmayı kabullenmiş fırıncı diye bilinen siviller tarafından yolu kesildi,düşürüldü. Sivil 4 kişi  ve polislerden Mevlüt Saldoğan ve Yalçın Akbulut tarafından öldüresiye dövüldü. Aldığı darbelerden dolayı bir süre hareket edemeyen Ali’nin yanına gelen Mevlüt Saldoğan mahkemenin bir türlü görmek istemediği kinle tekrar tekrar vurdu... Ali bir süre sonra sokaktan sendeleyerek kaçabildi. Ama Mevlüt Saldoğan’ın uyarısıyla sokağın başındaki Polis Hüseyin Engin ve Şaban Gökpınar’ın darbelerine tekrar maruz kaldı. Ali’yi arkadaşı Turhan bulduğunda Ali konuşamıyor  ve pek çok şeyi hatırlayamıyordu. Diğer arkadaşı  ve akrabalarıyla beraber önce Mavi Hastaneye burada yeterli donanım olmadığı için sonra Yunus Emre Devlet Hastanesine gitti. Bu hastanedeki doktorun ve hastane polisinin ihmalkarlığı yüzünden Ali doğrudan tedavi edilmek yerine evine gönderildi. Akşam olduğunda Ali’nin durumu daha da  ağırlaştı ve 38 gün direnebildi...

ZANLILAR İŞBİRLİĞİ İÇİNDE HAREKET ETTİ

Tüm bunlara rağmen mahkeme sanıkların eylemlerini yaralamak kastıyla yapılmış eylemler olarak değerlendirdi. Sanki polisler görevlerini yaparken yanlışlıkla olmuştu bu olay. Oysa o gece o sokakta polislerin birçok kişiyi nasıl hunharca dövdüğü kameralara tüm ayrıntısıyla yansımıştı. Yine en önemli görgü tanığı Semih Berkay Yapıcı ile Fatih ve Sefa Kırbaş kardeşler sokakta yaşanan vahşeti anbean anlatmışlardı. Sanıklar telsizden “Gözaltı yapmayın, sadece dağıtın” talimatını aldıklarını kendileri itiraf etmişlerdi. Ama mahkeme sanıkların  bu şekilde görev yapamayacağını görmezden geldi. 
Mahkeme sanıklardan Şaban Gökpınar’ın mahkemeye yönelik tanık Semih Berkay Yapıcı için “Bir gezi protestocusunun sözüne mi itimat edeceksiniz?” sorusundaki husumeti görmezden  geldi. Sanıkların hepsinin iş birliği içinde hareket ettiğini sokağın başındaki polislerin darbeleri yüzünden sokağın içine kaçmak zorunda kalan Ali’nin “yakalayın” talimatıyla  fırıncılar tarafından yolunun kesilmesi ve dövülmesindeki birlikteliği görmezden geldi. Yere düşen, hareketsiz kalan Ali’yi öldüresiye dövenlerin sopa darbelerini, tekmelerini görmezden geldi.

Mahkeme bu kararıyla hem iddianamenin hem  mütalaanın gerisine düştü. Görüntülerden de çok net anlaşıldığı üzere Ali eziyet çektirilerek  öldürüldü. Mevlüt Saldoğan ve Yalçın Akbulut neticesi sebebiyle ölüme sebep veren yaralama suçundan değil kasten insan  öldürme suçundan ceza almalıydı. Çünkü kafa bölgesine  o kadar darbenin ve tekmenin başka bir izahı olamazdı. Fırıncı diye bilinen sivil şahıslar yardımcı değil doğrudan asıl fail  olarak ya da en azından olaya iştirak edenler olarak ceza almalıydılar...Yine sokağın  başındaki polislerin de iştirakten ceza alması ya da ihmalden ölüme sebep vermekten ceza alması gerekirdi. Biz tüm bu iddialarımızı ve taleplerimizi Yargıtay’a taşıyacağız. Ancak bu dava sadece bu öldürme olayından ibaret değildir. Delillerin karatılması ile ilgili davalar, idari  yargı süreci, Anayasa Mahkemesi ve AİHM süreçleri de devam etmekte. Biz ayrıca bu olaydaki asıl azmettiriciler ve delil karartmaya çalışanlar hakkında da suç duyurusunda bulunacağız. Adaletin sadece mahkemelerle sağlanmayacağı bilinciyle yolumuza devam edeceğiz. 

*Ali İsmail Korkmaz davası avukatlarından 

 

ÖNCEKİ HABER

İşçi bu masanın neresinde duruyor?

SONRAKİ HABER

EMEP: Birlik koşulları mevcut

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...