22 Ocak 2015 00:56

Sezon boşluğu işçiyi uçuruma sürüklüyor

İstanbul Çağlayan'da çalışan tekstil işçileri Evrensel gazetesine yazdıkları mektuplarda Çağlayan’da yaşanan sezon boşluğunun yarattığı sıkıntılara dikkat çektiler

Paylaş

Ali/Çağlayan Tekstil İşçisi/İSTANBUL

Merhaba
Ben Çağlayan’da çalışan tekstil işçisiyim.  Adım Ali. Bu mektubun amacı Çağlayan’da yaşanan sezon boşluğunun yarattığı sıkıntıya dikkat çekmek.
Tekstilde çalışmayan ya da Çağlayan’da bulunmayanlar sezon  boşluğu nedir diye soracaktır? Sezon boşluğu yazdan kışa ya da kıştan yaza geçerken o arada yaşanan iki haftalık geçiş süreciydi. İşçiler 15 gün tatil yapardı, tabii bu tatiller ücretsizdi, ama buna rağmen işçilerin hoşuna giderdi. Ne zaman ki bu boşluklar üç ay gibi uzun süreler oldu, işçiler de uçuruma düşer gibi boşluğa düştü. Yani düşünün kira, fatura ve masraflar bir insanın evine ekmek götürememesi çocuğuna istediğini alamaması gerçekten çok zor. Çağlayan’da işçilerin büyük bir bölümünün sosyal güvencesi yok hatta bazılarının bu haktan haberi bile yok.
Peki bu boşlukların sebebi ne? Niye bu kadar uzadı? Denetimsiz, güvencesiz çalışan işçiler köle misali karın tokluğuna razı iken bu kadar sıkıntıyı niye yaşıyor? Biz işçiler kendi aramızda sohbet ederken hep mülteci işçilerin çokluğundan, onların buraya gelmesinden kaynaklandığını söylüyor. Peki gerçekten böyle mi? Ya o mülteci işçiler onların durumu nasıl? Onlar ne yapıyor? Ne yer ne içer, nasıl geçinirler? Ve bu sezon en uzun boşluğu onlar yaptı. Benimle çalışan birinin oturduğu evde doğal gaz yok. Bir aydır çalışmadığını söylüyor. Evinde küçük bir soba kurmuş odun ya da kömür alacak parası yok. Sokaktan topladığı tahta kağıt ve benzeri şeyleri kullanarak ısınıyor. Üç tane çocuğu var. Peki onların ne günahı var? Onlar geldi ev kiraları arttı diyorlar ev sahipleri derme çatma bir gecekonduyu bin liraya kiralıyor. Bu onların suçu mu ev sahibinin vicdansızlığı mı? 
Onların yüzünden ücretler düştü diyorlar. Atölye sahipleri onları kullanarak bu durumu fırsata çeviriyor ücretleri düşürüyor. Atölyeci, firmadan kazanacağını işçilerin sırtından kazanmaya çalışıyor. Evet firma dedik. Firma bu süreçte kârına kâr katıyor. Atölyeciye kazandırması gereken parayı büyük kârın üstüne kâr katarak çok ciddi kazanç sağlıyor. Atölyeci de kazanmak için kırbacı işçilerin üstüne indiriyor. Bir de yazmayı unutmuştum fason takipçisi ne havalı bir isim. Kim olduğunu yazayım altında arabası atölye atölye gezen bağımsız görünüp aslında firmanın adamıdır. Firma bu adama işi verir bu adamda en hızlı ve en ucuz kim dikerse o atölyeciye bırakır. Bu adam sabit maaşa diktirdiği her iş için prim alır ve atölyeciyle buna göre anlaşır. Sekiz liralık işi dokuz yazar sonra o bir lirayı atölyeciden tahsil eder atölyeci de işi kapmak için ses etmez olan gene işçiye olur. Bu kadar kârın döndüğü bir ortamda boşluk niye oluyor? Çok basit, bir tabii satış yok, müşteri yok firmanın gerekçesi bu. Köklü ve güçlü firmalar bu durumdan faydalanıp gelecek sezonun işini yarı fiyatına diktiriyor bu da gelecek sezonun  daha uzun olmasına neden oluyor. Firma çalışanlarına soruyoruz müşterinin gelmemesinin sebebi ne?
Cevap şu; Rusya Ukrayna krizi Ortadoğu’da devam edem katliamlar... Yani şunu anlayalım. İşçilerin hakkını gözetmeyen güvencesiz çalışmaya göz yuman iç politikasıyla işçiyi mağdur eden dış politikasıyla işçinin neredeyse yaşam hakkını elinden alan bir hükümetle, bu yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. İşçiye ilk tokadı atölyeci yumruğu firma, öldürücü darbeyi ise hükümet yapıyor. Tek çözüm biz işçilerin birleşerek mücadele edip sesimizi daha fazla duyurmak olmalıdır.
Saygılarımla...


Her gelen yıl bir önceki yılı aratır oldu

Leyla Güzel/Çağlayan

Merhaba sevgili Evrensel okurları, satırlarıma başlamadan önce kendimi tanıtayım sizlere. Ben Çağlayan’da tekstilde çalışan bir işçiyim. Ben en son Çağlayan’da yaşanan sezon boşluğundan bahsetmek istiyorum. Sezon boşluğu teks-tilde yazlık dikilen kıyafetlerin bitip kışlık kıyafetleri dikmek için geçen ya da tam tersi kışlıktan yazlığa geçiş sürecine denir.  Ben 10 yıldır tekstilde çalışıyorum. Önceki yıllarda sezon boşluğu iki hafta sürerken bu yıl üç ay işsiz kaldık. Bu dönemlerde yıllık izinleri kullandırırlardı. Arkadaşların kimisi köylerine ailelerinin yanına gider,  kimisi de dinlenme molası diyordu. Her gelen yıl bir önceki yılı aratır oldu. Adına sezon boşluğu dedikleri bu işsizlik sürecinde bizler hangi sorunlarla karşılaşıyoruz biraz da ondan bahsedeyim sizlere. Bu dönemde bir liraya bile muhtaç kaldığımız da olurdu. Abinin babanın gözüne bakarsın. Durmadan iş ararsın. Ne iş olursa yaparım hesabını yapan bir yerdeyim. İlk işe başladığım yıllarda çocuk işçileri saklıyorlardı. Şimdi saklamayı bırakın, şikayet etsen bile denetlemeye gelmiyorlar. Ben emeğimizin ne kadar değersiz, paranın ne kadar kıymetli olduğunu anladım.


Sanki Güney Amerika’ya tatile gönderiyorlar

Çağlayan Tekstil İşçisi Ali / İstanbul

Bir yıldır Çağlayan’da teks-tilde çalışıyorum. Ve yine sezon boşluğundayız. Bu dönem sezon boşluğu uzun sürdü. Çağlayan’da çalışan işçilerin hemen hemen hepsi işsiz kaldı. Bu dönemlerde patronların dedikleri oluyor. Birçok arkadaşın da işine geliyor bu dönemlerde memleketlerine ailelerinin yanına gidiyorlar. Çünkü İstanbul’da gurbetçiler. Bütün bir yıl çalışabilenler tatili de hak ediyorlar. Çağlayan’da ise hiç kimsenin yıllık izni yok. Sezon boşlukları var. Bazıları da yokluktan köylerine gidemiyor. Tatile gidemiyor. Sezon boşluklarında ücretsiz izne çıkarılıyoruz. Aylarca ücretsiz izne çıkarılıyoruz. Bu durumu patronlar “Ben siz dinlenin diye izne çıkarıyorum” diye anlatıyor. Peki  hangi para ile dinlenecekler ,tatil yapacaklar. Tatilde ne yiyip ne içecekler. Ücretsiz izinde nasıl tatil yapalım. Patronumuzun vermediği o ücretle kiramızı mı ödeyelim, yoksa sigortalarımızın yatırılmaması nedeniyle hastalandığımızda bütün parayı hastaneye mi verelim!
Bu kış günü bizim tatile ihtiyacımız yok. Sanki bizleri Güney Amerika’ya tatile gönderiyorlar. Madem patronlarımız bizleri düşünüyor. Tatile çıkaracaklar o zaman kışın bu soğuk havasında değil yazın sıcak havalarda tatile çıkarsınlar. Neden ağrımayan başımı iple bağlıyayım. Patronlar demiyor ki günde  12 saat  benim için çalışıyor. O da yetmiyor mesaiye bırakıyorum. O da yetmiyor sabahlamalara bırakıyorum.
Tabii son olarak bizi düşünen, kış günü soğukta bizleri tatile çıkaran patronlarımıza teşekkür ederiz. Sömürücü ve fırsatçı devletimize de patronlarımız bizi daha fazla sömürsün diye imkan ve olanak tanıdığı için teşekkür ederiz!


Sezon boşluğu işsizliktir

Beritan Doğan Çağlayan Tekstil İşçisi/ İstanbul

Patronların sezon boşluğu dediği aslında sezon boşluğu falan değil işsizliktir. Yıllardır kendi ayaklarımın üzerinde duruyorum. Ama üç aydır evdeyim. Ama muhtaç olmak çok zoruma gidiyor. Bir işçi olarak çok mağdurum. İşçi olarak hiçbir hakkımıza sahip olamıyoruz. Çünkü hakkımızı çalıyorlar bizden. Evde 3 çocuk, bir anne ve baba nasıl asgari ücretle geçinecek. Devlet hiç bunu düşünmüyor. Haklarımızdan habersiziz. Sezon boşluğu zamanlarında patronlar bize eşya muamelesi yapıyorlar. İşler yokken kapıyı gösteriyorlar. Tekstilde çalışan insanlar mağdurdur. Ben böyle düşünüyorum. Biz bu işsizliğe bir çözüm bulunmasını istiyoruz. Tekstil işçileri olarak bütün haklarımızı talep ediyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Mesele ‘20 gram’ değil, özelleştirme

SONRAKİ HABER

Hrant Dink ve…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa