18 Ocak 2015 12:54

Suriyeli ve Türkiyeli işçilerin çıkarı bir

Evrensel Basım Yayın, Adana Kitap Fuarında 'Suriye Savaşının Gölgesinde Mülteci İşçiler' paneli düzenledi. İlginin yoğun olduğu etkinlikte kitabı hazırlayan Ercüment Akdeniz, Umut Sahnesinden Tiyatro Yazarı Şahin Kelleci’nin yönelttiği soruları cevapladı.

Paylaş

Halil İMREK
Adana

Evrensel Basım Yayın, Çukurova Kitap Fuarında "Suriye Savaşının Gölgesinde Mülteci İşçiler" paneli düzenledi. İlginin yoğun olduğu etkinlikte kitabı hazırlayan Ercüment Akdeniz, Umut Sahnesinden Tiyatro Yazarı Şahin Kelleci’nin yönelttiği soruları cevapladı.
 
Türkiyeli işçilerin yanı başlarındaki mülteci işçi kardeşlerini tanımasını istediği ve şovenist zehire karşı bir panzehir olması amacıyla kitabı hazırladığını belirten Ercüment Akdeniz, kitabın, Adana’dan Antep’ten, İzmir’den, Hatay’dan ve daha birçok yerden arkadaşların önemli katkıları ile hazırlandığını söyledi

'MİSAFİRLİK' HAK TANIMAMANIN KILIFI

Şahin Keleci, Ercüment Akdeniz’e ilk olarak, Suriyeli işçileri neden “Mülteci”, olarak tarif ettiğini sordu. Ercüment Akdeniz, "AKP hükümeti Suriye’den gelen yüz binlerce insan için 'onlar misafirimiz' diyor. Böyle bir kavram uluslararası hukukta yok. Dolayısıyla bu insanlar herhangi bir hukuki statüye ve bunlardan kaynaklı haklara sahip olamıyorlar. Misafir kelimesi belki kulağa hoş geliyor ama bu kavram hükümetin bu insanların haklarını tanımamasının kılıfı oluyor. Bu nedenle ben uluslararası hukukta kullanılan en üst kavram olan mülteci kavramını kullanmayı tercih ettim. Çünkü bu insanların mültecilikten doğan barınma, çalışma gibi her türlü hakları tanınmalı, hatta eşit vatandaşlık hakları olmalı. Bunun için bilerek mülteci demeyi tercih ettim” yanıtını verdi.

Kelleci’nin “Neden böyle bir kitap yazma ihtiyacı duydun” sorusuna da Akdeniz, “Türkiyeli işçiler yanı başlarındaki mülteci işçi kardeşlerini tanısın istedim. Mülteci işçilerden önce bu kitap, fabrikalara girer, oradaki işçilerce okunur ve işçiler gelenin düşmanı değil sınıf kardeşi olduğunu görürse, onunla ortak mücadele örgütlemesine yardım ederse sınıf mücadelesi bakımından ilerletici bir durum olur” dedi.

Suriyeli işçilerin Türkiye’de karınlarını doyurabilmek için bulabildiği işlerde çalışıyor olmalarına Türkiyeli işçilerin tepki gösterdiğini hatırlatan Kelleci, Akdeniz’e bu konudaki düşüncesini sordu.

Ercüment Akdeniz, "AKP hükümetinin üç çocuk ısrarının sadece dinin gerekleri açısından değil, Türkiye kapitalizminin, sanayinin gerekleri açısından genç nüfusa ihtiyaç duyulduğunu, ucuz emek gücüne ihtiyaç duyulduğunu" söyledi. Akdeniz, “bugün Suriye’den gelenler bu amaç için ucuz emek olarak sömürülmektedir. Hedef, çalışma şartları açısından Türkiye’yi AB’nin Bangladeş’i Pakistan’ı yapmak. Tabii bu Türkiye’ye özgü bir durum değil, sermayenin tüm dünyada uyguladığı bir politika. En dipte yapılan bir yarışın kimseye faydası olmaz. Bu yüzden en üstteki hakları elde etmek için birlikte mücadelenin koşullarını oluşturmalı” dedi.

TÜRKİYELİ İŞÇİLERİ YÜZLEŞTİRMEK İSTEDİK

Suriyelilere dönük linç olaylarını soran Kelleci, bunlara kitapta yer verilmesinin nasıl bir amaç taşıdığını sordu. Akdeniz, “Almanya’ya giden Türkiyeli işçiler de bu tarz saldırılara uğradı. Bir dönem özellikle Kürt işçiler uğradı, halen uğruyorlar. Suriyelilere benzer saldırılar yaşandı. Bu tip saldırılar olmasın diye başladık kitaba. Ancak çalışmanın henüz yarısına geldiğimizde saldırı haberleri sıklaştı. Bu haberleri kitaba da alarak Türkiyeli işçileri yanı başında, aynı tezgâhta çalıştığı işçi arkadaşının linç edilmesiyle yüzleştirmek istedik" ifadesini kullandı.

ORTAK MÜCADELE ÖNEMLİ

Mülteci işçilerin sınıf bilincinin çok daha geri olduğunu belirten Akdeniz, “Irak, Suriye gibi ülkelerde Sovyetler Birliği dönemindeki ilişkilerin etkisiyle bazı sembolik günler kutlanıyor. Örneğin 1 Mayıs devlet kurumlarına tatil, ama işçiler çalışıyor ve 1 Mayıs’ın ne olduğuna dair en ufak bir fikirleri yok. Bu açıdan da Türkiyeli ve mülteci işçilerin ortak mücadelesi önemli. Kalırlarsa bu mücadelenin bir parçası olacaklar, giderlerse de burada kazandıkları mücadele deneyimini ülkelerine taşıyacaklar" dedi.

HERKESİN OKUMASINI İSTERİM

Şahin Kelleci’nin "Bu kitabı kimler okumalı" sorusuna ise Akdeniz’in cevabı şöyle oldu: “Toplumun tüm kesimleri okumalı. Ama asıl olarak ben direkt Türkiye işçi sınıfını muhatap alarak yaptım bu çalışmayı. Onun için daha çok işçiler okumalıdır. Bu alanda yapılmış çok çalışma yok, birçok kesim kaynak olarak faydalanabilir. Yanı başındaki mülteci işçi kardeşini tanısın istedim. Bu yüzden de uzmanlardan akademisyenlerden görüş ve destek almadım, direkt işçilerle görüşerek gerçeği çıplak olarak vermek istedim.”

Etkinlik sonrası Ercüment Akdeniz Evrensel Basım Yayın standında kitabı imzaladı.

 

ÖNCEKİ HABER

'Sinemanın Güney’i Çukurova ve Yılmaz Güney

SONRAKİ HABER

'Gözümüzü İnce Memed'le açtık'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa