16 Ocak 2015 00:52

En büyük Yaşar Usta

Yaşar Usta’nın “Bak beyim sana iki çift lafım var” şeklinde başladığı, “Koskoca adamsın, paran var, pulun var, her şeyin var” diye devam ettirdiği ünlü tiradını hepimiz hatırlarız. Unuttuysak da, ara sıra hatırlamakta fayda var.

Paylaş

Gürcan ULUSOY

Türkiye’de kulüpler büyüklük-küçüklük kavramları üzerinden anlatılırlar. Temelde de 2 büyük vardır; Fenerbahçe ve Galatasaray. Onların ardından “Alternatif Büyük” olarak Beşiktaş gelir. Anadolu’nun büyüğü olarak Trabzonspor ve şampiyonluktan gelen hakkıyla Bursaspor...

Bu 5 büyüğün ortak noktası, şampiyon olmalarıdır. Gelenek ve değerler ne alemde dediğimizde ise, sanki biri gelip konuyu değiştirir. Kaç kere şampiyon oldukları, üzerine de taraftar sayısı sosuyla aynı yemeği yer dururuz...     

FANATİZM Mİ YÖNETİYOR?

Beşiktaş 1.5 yıldır stadyum inşaatı sebebiyle stadında oynayamıyor.  İstanbul, Ankara, Konya derken gezginci oldu çıktı. Sırt çantasını takmış, dünyayı dolaşıyor... Geçtiğimiz yıl, Galatasaray’ın stadında oynama isteği gösterdiğinde,  “Beşiktaş bu stada sadece deplasman takımı olarak gelebilir” cevabını aldı. Taraftarın bu tavrı, kısa sürede Galatasaray yönetim kurulunda karşılık buldu. Benzer bir süreç Fenerbahçe cephesinde de gerçekleşti.

Şimdi sormak lazım; bu zihniyeti Fenerbahçe ve Galatasaray’da hakim kılanlar, büyük tabloda kendilerinin de zarar göreceğini hiç mi görmezler? Aklı başında, sporun asıl amacının farkında olup, o sınırlar içinde rekabeti amaçlayan zihniyet, fanatizm karşısında hep mağlup olmak zorunda mı?
Siz bakmayın, zemin bozulur endişesine. Gider bilime başvurursun, çim işini hallederler. Eğer gerçekten halledilemeyecek bir durum varsa, onu da çim uzmanları bir rapor hazırlarlar, resmi siteden yayınlarsın.

İşin aslı şu; “ Ali Sami Yen Stadı’nda oynayamadığımız yıl, İnönü Stadı’nda oynamak için talepte bulunduk ve reddedildik. O gün bize bu hoşgörü ve misafirperverliği göstermeyen Beşiktaş kulübüne, biz de şimdi bu misafirperverliği göstermeyeceğiz”. Yöneticilerin bazen açıktan, bazen gizliden dillendirdikleri, taraftarın da sahiplendiği gerekçe bu. Fenerbahçe de “Galatasaray stadını vermiyorsa, ben neden vereyim” diyor bir yandan.

Oysa biz büyüklük denince başka şeyler anlarız.  Yaşar Usta’nın bahsettiklerinden... İşte o yüzden, büyüklük iddiasında bulunan kulübün, bir başkasının yapmaya gücünün yetmeyeceği olgunlukları sergilemesi beklenir. Beşiktaş yapmadıysa, sen yapacaksın ki farkın ortaya çıksın. Çünkü sen büyük, daha büyük olduğun iddiasındasın zira.

FUTBOLSUZLUĞA MAHKUM

Çok değil, daha 2 hafta önce Beşiktaş Galatasaray maçı Olimpiyat Stadı’na, yani futbolsuzluğa mahkum edildi. Fatih Terim geçenlerde 3 saat konuşmak yerine,  “Beşiktaş- Galatasaray maçının futbol oynamaya daha elverişli bir stadyumda oynatılması, Galatasaray’ın da yararınadır, çünkü oradan üretilecek değer, futbolun kazancıdır” dese, Türk futbolu 10 saniyede 10 yıl ileri gitmez miydi? Söz konusu olan, Fenerbahçe veya Galatasaray kulübünün marka değeri ise, bundan daha güzel bir fırsat olabilir mi?

ARTIK AYNI YEMEĞİ İSTEMİYORUZ

Türkiye’de sportif anlamda kutsanan değer; sportif başarı ve bir de satılan forma sayısı...  3 puanı bu kadar önemserken, 3 puanı bu kadar anlamsızlaştıran yegane ülke biz olabiliriz. İnsanda “Al 3 puanını, seninle oyun oynamak istemiyorum” duygusu uyanıyor. Sahadaki oyundan, tribündeki renklilikten, o cümbüşten o kadar uzaklaştırıldık ki, kupaların bulunduğu müzeler, oyunun oynandığı sahadan daha önemli yerler hale geldi. Geçtiğimiz yıl basketbol ligi finalinde Galatasaray sahaya çıkmadı. Fenerbahçe de sanki maç oynanmış da kazanmışlar gibi, şampiyonluk kutladı. Ben sporcu olsam, içime sindiremezdim. 

ÖNCEKİ HABER

Soğuk hava kalbi yoruyor

SONRAKİ HABER

Dik ailesini açlığa terk ettiler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa