12 Ocak 2015 01:12

Libya ve Suriye’de ekilen biçiliyor!

Paris’te Charlie Hebdo dergisine yapılan kanlı saldırının yankıları devam ederken bir yandan da bu noktaya nasıl gelindiği üzerine makaleler de kaleme alınmaya başlandı. Sürecin daha iyi anlaşılması için sadece son bir ayda özellikle Arap coğrafyasında gerçekleşen saldırıları ve katliamları bir hatırlamakta fayda var;

Paylaş

Ali KARATAŞ
Yusuf ERTAŞ

Paris’te Charlie Hebdo dergisine yapılan kanlı saldırının yankıları devam ederken bir yandan da bu noktaya nasıl gelindiği üzerine makaleler de kaleme alınmaya başlandı. Sürecin daha iyi anlaşılması için sadece son bir ayda özellikle Arap coğrafyasında gerçekleşen saldırıları ve katliamları bir hatırlamakta fayda var;

* Pakistan’da Taliban’ın gerçekleştirdiği saldırıda çoğu çocuk 142 kişi öldü.

* Yemen’in başkenti Sana’da gerçekleşen intihar saldırısında en az 37 polis akademisi öğrencisi öldürüldü ve 50’den fazla kişi yaralandı.

* Suudi Arabistan’ın Irak sınırındaki Arar kentinde meydana gelen saldırıda 4 kişi hayatını kaybetti.

* Libya’da IŞİD, 2 Tunuslu gazeteciyi infaz etti.

* IŞİD, Suriye’de Şuaytat aşiretinden 8 kişiyi daha infaz etti.

15 BİN SURİYELİ EĞİTİLECEK!

Aslında liste daha da uzatılabilir. Ama eylemlerde dikkat çeken, son dört yılda görülmemiş bir artış ve coğrafi genişlikte gerçekleşmeleri. Şüphesiz Irak’ta olduğu gibi bölgede uygulanan mezhepçi politikalar bu örgütlerin güçlenmesinde bir etken oldu. Ama cihatçı örgütlerin bu kadar güçlenmesinin temel nedenleri Libya’da NATO müdahalesinden sonra ortaya çıkan boşluğu, çoğu İslami eğilimli milislerin doldurması ve Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi için başta Türkiye olmak üzere Katar ve Suudi Arabistan’ın, silahlı İslami grup ve örgütleri desteklemesidir.

Ama görünen o ki hâlâ yaşananlardan ders çıkarılmamış. Al Kuds al Arabi’de yayımlanan “İran ılımlı muhalefetin silahlanması konusunda uyardı” haberi bunun bir göstergesi. Habere göre ABD, Türkiye ile 15 bin Suriyelinin eğitilmesi programını bu ay imzalayacak. Son dört yılda savaş sahasında “ılımlı-radikal” ayrımının kalktığı bilindiği halde...

RADİKALLERİ BATI VE ABD GÜÇLENDİRDİ

Lübnan’da yayımlanan el Ahbar gazetesinde Akademisyen Fadi el Ahmar IŞİD, el Kaide gibi örgütlerin güçlenmesini ABD’nin soğuk savaş döneminde radikal İslamcı örgütleri Moskova’ya karşı kullanmasına bağladı. El Ahbar; yazısında her ne kadar Mısır ve Tunus’ta eski rejimi restore etmeyi hedefleyen seçimle gelen hükümetleri devrim olarak nitelendirse de, önceki rejimlerin Batı’ya ve ABD’ye dayanarak ayakta kalmaya çalışmasının radikalleşmenin nedenlerinden biri olarak değerlendirdi.

FRANSA HEDEFTE
Arap dünyasının tanınmış yazarlarından Abdulbari Atwan ise Fransa’nın diğer Avrupa ülkelerine göre radikal İslamcıların daha fazla hedefinde olduğuna dikkat çekti. Atwan, “Mali’ye saldırılar düzenlemesi, IŞİD’e karşı operasyonlarda kullanılmak üzere Ürdün’e savaş uçağı göndermesi bunun sebeplerinden bazılarıdır” dedi.

Mısır’da devlete bağlı olarak yayın yapan el Ahram gazetesinden Faruk Cavide ise Arap basınında birçok yazar gibi Paris katliamının nedeninin fikirsel olduğu ve dini söylemin değişmesi ile önlenebileceği görüşünde.


CHARLIE HEBDO SALDIRISI VE DOĞU-BATI SAVAŞI

Fadi el AHMAR
Al Ahbar

Terör yeniden Avrupa’nın derinliklerini, Fransa’yı vurdu. Yüzleri maskeli üç kişi Charlie Hebdo dergisini basıp 12 kişiyi öldürdü.

Öncelikle bazı hususlara dikkat etmek gerekir. Bu saldırı herhangi bir saldırı değil, aksine cesur ve çok iyi bir şeklide planlanmış bir saldırıdır. Bir el bombası saldırısı veya uzaktan kumandayla patlatılan bir bombayla gerçekleştirilmedi. Saldırganlar, Paris caddelerinin boş olmadığı ve güvenlik güçlerinin kol gezdiği bir zamanda bu saldırıyı gerçekleştirdi. Saldırganlar içeri girip hedeflerini iyi seçmişçesine derginin karikatüristlerini öldürdü. Bu durum, saldırının sadece üç gencin işi olmadığını aksine çok profesyonelce tasarlandığını gösteriyor.

Bu saldırının şekliyle ilgili birçok ayrıntı mevcut ancak yürütülen soruşturmalar önümüzdeki günlerde bugün bilinmeyenleri veya en azından bir bölümünü açığa çıkaracaktır.

Ancak “Neden Charlie Hebdo”ya gelecek olursak, saldırıyı gerçekleştirenler, derginin daha önce Hz. Muhammed ile ilgili karikatürler yayınladığını ve peygamberi mizahi bir şekilde ele alan bu karikatürlerin intikamının alındığını haykırdı. Ancak şöyle bir gerçek var ki bu saldırı, uzun senelerden beri İslam dünyasıyla Batı arasındaki çatışmayla da alakalıdır. Bu çatışmanın sorumlusu da sadece Charlie Hebdo dergisi saldırganları veya el Kaide, IŞİD, bin Ladin değil. Aksine Batı ve Doğudaki siyasi rejimler de bundan sorumludur.

Yıkılan ve halen direnen Arap rejimlerinin hatası, ayakta kalabilmek için tamamen ABD ve Batı’nın boyunduruğuna girmekle olmuştur. Mübarek rejimi, Zeynel Abidin bin Ali rejimi ve Körfez ülkeleri gibi örneklere baktığımızda, halklarına değil tamamen Batı’ya ve ABD’ye hizmet etmiştir. Bu da çoğunluğu Müslüman olan Arap halklarının Müslüman Kardeşler, el Kaide ve IŞİD gibi örgütlerin radikalleşmesine neden olmuştur.

Ancak Batı’nın sorumluluğu da şüphesiz daha büyük.  Batı, Kuzey Afrika ve Ortadoğu Arap ülkelerine bağımsızlıklarının verilmesinin ardından bu ülkelerinin iç işlerine müdahale etmeye devam etti. Özellikle bu ülkelerin petrol gibi zenginliklerinden faydalanmak için bu politikalarını sürdürdü.  Askeri gücünü kullanmadan önce politik nüfuzu sayesinde söz konusu ülkelere müdahil olan ABD son dönemde Afganistan, Irak ve şimdi de IŞİD’e askeri müdahaleler başlatmıştır.

ABD’nin İslam dünyasının karşısında İsrail’i desteklemesi ve soğuk savaş döneminde radikal İslam’ı Moskova’ya karşı kullanması da İslam dünyasının ona düşmanlık beslemesindeki ana etkenlerdendir.

Bu etkenler İslam dünyasında, radikal örgütlerin gençlerin dini duygularını kullanarak onları kendi saflarına çekmesi ve onları Batı’ya ve ABD’ye karşı saldırılar gerçekleştirmek için kullanmasına neden oldu. Bir anlamda Radikal İslam’ın daha da güçlenmesine katkı sağladı.

El Kaide, IŞİD ve Müslüman Kardeşler gibi kesimler İslam dünyasında çoğunluğu oluşturmuyorlar. Mısır’da meydana gelen ikinci devrim ve Tunus’taki son seçimler de bunu gözler önüne sermektedir.
Ancak bu örgütlerin terörize olması, Batı’da radikalizmin artmasıyla da ilintilidir. Fransa’da Ulusal Cephe gibi oluşumların yükselişi de doğu ve batı arasındaki savaşı açıkça göstermektedir. Özellikle Avrupa’ya sınırı olan Türkiye’de İslami rejimin keskinleşmesi de buna örnektir.


FRANSA ORTADOĞU’YA YÖNELİK OPERASYONLARI BIRAKMALI

Abdulbari ATWAN
Rai Al Yavm

Charlie Hebdo dergisi Müslümanlar açısından bütün kırmızı çizgileri aştı. Bir yandan İslam dinine saldırması diğer taraftan Hz. Muhammed’e karşı yürüttüğü kampanyalar ve onunla ilgili karikatürlerle Müslüman dünyasının tepkisini defalarca çekmiştir. Derginin bu yaptıkları tabii ki onu hedef alan saldırı için bir gerekçe teşkil etmiyor. Aksine düşünce özgürlüğünü savunmamız gerekiyor. Ancak dinler arasındaki hoşgörü ve kardeşlik bağları ile dinlere saygıyı da unutmamak lazım.

Saldırıyla ilgili yayımlanan görüntüler bir noktayı çok iyi bir şekilde ortaya çıkardı ki bu tarz radikal örgütler, hedeflerine ulaşmakta -ki bu onların en tehlikeli yönüdür- çok başarılılar. Bu da onlarla ters düşen ve inançlarına saldıranlar açısından büyük bir tehlike arz etmektedir.  Bu, söz konusu örgüt militanlarının iyi eğitim almış olmalarından ve cephelerde savaşmalarından kaynaklanmaktadır.
Bu saldırının gösterdiği bir nokta da Fransa’nın cihatçılar tarafından diğer Avrupa ülkelerine oranla daha fazla hedef olarak seçildiğidir. Mali’ye saldırılar düzenlemesi, IŞİD’e karşı operasyonlarda kullanılmak üzere Ürdün’e savaş uçağı göndermesi bunun sebeplerinden bazılarıdır.

Bu yüzden Avrupa hükümetleri ve özellikle Fransa Ortadoğu’ya yönelik askeri operasyonları bırakmaları gerektiğini idrak etmeliler.  Bu ülkelerin İslam dünyasında gerçekleştirdikleri askeri operasyonlar bu tarz terör saldırılarının artmasına ve radikal oluşumların daha fazla örgütlenmesine neden olmaktadır.


TERÖR… ULUSLARARASI BİR SORUN

Faruk CAVİDE
Al Ahram

Güvenlik önlemleri ile terör sorununu çözmek bana göre mümkün değil. Çünkü din adına katletmek fikirsel bir çözüm gerektiren fikri bir sorundur.

Masumları katledenler, “Hastalıklı fikirler ve bunları oluşturan hatalı temeller” taşımaktadır. Toplum bu gibi fikirlere, fikirle karşılık vermelidir. Burada Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi’nin Nebinin miladı  (Hz. İsa kastediliyor) nedeni ile yaptığı konuşma, buna ek olarak en büyük imam el Ezher’den Şeyh Dr. Ahmet el Tib’in dini konuşmalarının şeklinin değişti- rilmesi ile ilgili görüşleri buna örnektir.  Muhterem şeyhlerimizin Allah, halk ve tüm dünya karşısında sorumluluğudur.  


İRAN, ILIMLI MUHALEFETİN SİLAHLANMASI KONUSUNDA UYARDI

Al Kuds Al Arabi

Araplardan ve Afrika’dan sorumlu dışişleri görevlisi Hüseyin Emir Abdullehyan, Suriye’de “ılımlı muhalif” olarak adlandırılanların silahlandırılması ve eğitilmesi konusunda uyardı. Böylesi bir gelişmeyi siyasi çözüme ulaşmayı zorlaştıran yeni bir hata olarak değerlendirdi.

Bu açıklama, Abdullehyan’ın Alman dışişlerinde genel siyasetten sorumlu müdür Font Jotzh’un Tahran ziyaretinde geldi.

İki taraf Suriye, Irak, Yemen ve Bahreyn’deki durumları ele aldı. Terör ve İslami şiddetin, bölge ve dünya için oluşturduğu riskler konuşuldu. Bölgedeki sorunların siyasi yollarla çözülmesinin gerekliliğine değinildi.

Öte yandan Türkiye’de yüksek seviyeli bir dış işleri yetkilisi, büyük olasılıkla bu ay içerisinde Türkiye ile ABD arasında “ılımlı Suriye muhalefetinin” silahlandırılma ve eğitim programının başlaması için anlaşmanın imzalanacağını belirtti.

Program IŞİD’e karşı yürütülecek mücadelede önümüzdeki 3 yıl boyunca Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan’da 15 bin Suriyelinin eğitilmesini hedefliyor.

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan başkanlık arzusunu gerçekleştiremeyecek

SONRAKİ HABER

Demokrasiyi savunmadan sistemi savunmaya

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa