08 Ocak 2015 03:54

Bir fotoğraf karesi...

Roboskî Katliamı’nı anma etkinliğine katılmadan önce gazete dağıtımındaydık. Her zamanki güzergahımızdan giderken bir ara arkadaşlarımla aramda mesafe oluştu. Dağıtımıma devam ederken, yaşlı bir ana biri diğerinden yaklaşık 3 yaş büyük olan iki çocuğun bana doğru geldiğini fark ettim.

Paylaş

İhsan ÇELEPKOLU*

Belki kızacaksınız ama bir çift sözüm var;
Eğer beni öldüren bombalar adaleti de öldürmediyse,
Adalet talep ediyorum...
Herkesin hakkı değil mi adalet?
Yoksa
O kocaman, pahalı bombalarını beni öldürmekte harcadığı için devletten özür dilemeli, Hedefi şaşırmayıp beni öldürdüğü için Genelkurmaya teşekkür mü etmeliyim!?

Roboskî Katliamı’nı anma etkinliğine katılmadan önce gazete dağıtımındaydık. Her zamanki güzergahımızdan giderken bir ara arkadaşlarımla aramda mesafe oluştu. Dağıtımıma devam ederken, yaşlı bir ana biri diğerinden yaklaşık 3 yaş büyük olan iki çocuğun bana doğru geldiğini fark ettim. Yüzlerinde garip bir gülümsemeyle iyice yakınlaştılar. Küçük olan çocuk hiç bilmediğim bir dille bana bir şeyler söyleyip annesini gösterdi. Annesi de elindeki telefonla yarı Türkçe oğlunun benimle birlikte fotoğraf çektirmek istediğini söyledi. Olayın şaşkınlığıyla mı, yoksa heyecanıyla mı bilmiyorum. Çocuğu öz kardeşimmiş gibi sarıp sarmaladım ve isteğini yerine getirdim. Hemen ardından büyük olan diğer çocuk da fotoğraf çektirmek için yanıma sokuldu. Ama bu fotoğraf karesi onlarda kalacaktı... Peki ya ben ne olacaktım? İçerisinde bulunduğum tarif edilemeyen durumu nasıl ölümsüzleştirecektim? Derken o an fotoğraf makinemin çantamda olduğu aklıma geldi. Hemen çantamı yere bırakarak fotoğraf makinesini çıkardım. Küçük çocukla birlikte bir fotoğraf daha çekildik.
Sanırım bu aile 2011 yılının Mart ayında Suriye’de yaşanan savaştan kaçıp Türkiye’nin en batısına Çanakkale’ye gelmişlerdi. Türkiye’nin en batısına gelmekle belki de “Savaştan ne kadar uzağa gidersek o kadar güvende oluruz” hissiyatına kapılmışlardı…
Suriye’de savaştan kaçıp Türkiye, Irak, İran, Lübnan, Kürdistan gibi bölgelere mülteci olarak gitmek zorunda kalmışlardı. Türkiye’de yaşayan mülteci sayısı yaklaşık 1 milyon 385 bin (İçişleri Bakanlığı verilerine göre). Türkiye’de yaşayan mültecilerin yaklaşık 400 bini mülteci kampında yaşamakta. Geri kalanları ise ya kendi imkanları doğrultusunda başka konutlarda kalmakta ya da evsiz, sokaklarda yaşamaktadır. Suriyeli mültecilerin birçoğu tekstil, inşaat gibi ucuz ve iş güvencesi olmadan çalışmakta ve asgari ücretin yarısını bile kazanamamaktadır. Bir kısmı dilencilik yapmakta ve belki de en kötüsü zorla fuhşa sürüklenmektedir.
Bir anne, iki çocuk ve bir fotoğraf karesinin bende düşündürdükleri bunlardı. Fotoğrafı da sizlerle paylaşmak istedim.

*Çanakkale

ÖNCEKİ HABER

Bir gerçeğe gidiyoruz; Suruç

SONRAKİ HABER

Kanadı kırık bir kuştur şimdi Peri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...