07 Ocak 2015 01:00

Türk Metal neyin zaferini kazandı?

İşçi hareketinin tarihsel ilerleyişinin bir sonucudur sendikal örgütlenme. Sermayenin karşısına tek tek değil ama topluca çıkılması gerektiği bilincine ulaşan işçi sınıfı, sendikaları kurarak örgütlenmede ileri bir adım atmıştır. Bir güç olunabileceğini bu yolla da anlamıştır.

Paylaş

Ömer YALÇINTAŞ

İşçi hareketinin tarihsel ilerleyişinin bir sonucudur sendikal örgütlenme. Sermayenin karşısına tek tek değil ama topluca çıkılması gerektiği bilincine ulaşan işçi sınıfı, sendikaları kurarak örgütlenmede ileri bir adım atmıştır. Bir güç olunabileceğini bu yolla da anlamıştır.

İşçi hareketinin ilerlemesi onun karşısında olanların da harekete geçmesini sağlamıştır. Birçok saldırının yanında özellikle sendikal bürokrasinin geliştirilip güçlendirilmesi tarihe özel bir not düşülmesini zorunlu kılmıştır. İşte yazımıza konu olan da bu anlayışın eleştirisidir.

BİR VARMIŞ BİR DE TÜRK METAL VARMIŞ!

Gerçekten sendikal bürokrasiden bahsederken Türk Metal’den bahsetmemek olmaz. Günlük fabrika yaşamı içindeki uygulamalara karşı mücadelesinde zaten işçinin yanında göremediği ve “Sendika var mı yok mu belli değil” dediği durumlar yaşanırken; işçinin canını en çok yakan ve ailesinin de olumsuz etkilendiği ekonomik konularda alınan tutumda bürokrasi kendini tüm çıplaklılığı ile gösteriyor. İşçilerin topluca patronun karşısında kendi gücünü hissedeceği ve gerekirse açığa çıkaracağı bir dönem olan sözleşme dönemleri maalesef sendikal bürokrasinin de kendini en çok hissettirdiği dönemlerdir. Gizli ya da açıktan, fark etmiyor.

MESS ve sektördeki sendikaların sözleşme dönemleri de bunun kristalize olmuş haliyle görülmesine olanak tanıyor. İşçilerin birçok kez yaşanan satış sözleşmelerine ve bürokrasiye tepkisi çeşitli biçimlerde olmuştur. Bazen kendince mücadeleci gördüğü sendikalara toplu geçişlerle, bazen iş bırakıp kendi bürokrat sendikalarını dize getirmeye ya da kitlesel eylemlerle sesini duyurmaya çalışarak olmuştur.

YENİ SÖZLEŞME ESKİ TARTIŞMA!

Türk Metal Sendikasının MESS’le imzaladığı (2014-2017) sözleşme sonrası dağıttığı Vardiya gazetesinde Genel Başkan Pevrul Kavlak, yenilgi olduğu açık olmasına rağmen “kazanılmış haklarımızdan asla vazgeçmedik, kırmızı çizgimizi çektik. Hiçbirine geçit vermedik” diyor. Mesela 2 yıllık sözleşme onlar için kazanılmış hak değilmiş. Hatta “İyi haklar alırsak 3 değil 5 yıllık bile imzalarız” diyor, Vardiya gazetesindeki röportajında. Kıstelyevme (Çalışılmayan gün için kesilen para) izin vermemişler. Ama kriz vb. dönemlerinde ücretsiz izin uygulamalarına “evet” dedikleri bilinmez değil. Telafi ve denkleştirme çalışmasının artırılmasına karşı çıkmışlar. Yani bu çalışma biçimleri esnek çalışma değilmiş de sadece sürelerinin uzamasını engellemişler. Artık kargalar bile gülmüyor!

Bütün işyerlerinde yüzde 3.78’lik enflasyona karşı yüksek zam aldıklarını söylüyorlar. Kendileri de AKP yetkilileri gibi gerçek enflasyon oranının ne olduğunu ya gizliyorlar ya da görmezden geliyorlar. Biz söyleyelim: En az yüzde 15. Çarşı, pazar dolaşmayı unutmuşlar anlaşılan. Kendi maaşlarını da açıklayabilirlerse, bu sözleşme zammıyla işçi maaşlarının ne kadarlık bir seviyeye ulaşacağını da biz hesaplarız!

VERİMLİLİK, ÜRETİM, KALİTE, sKÂRLILIK KİMİN İÇİN?

Sürekli yayınlarında ve şimdi de zafer ilanı olarak dağıttıkları Vardiya gazetesinde vurgulanan kavramlar dikkat çekici. Ve bu kavramların sahibi olarak da “Türk Metal emekçileri/üyeleri” gösteriliyor. Tam bir yanılsama değilse nedir bu? Verimlilik, üretim, kârlılık ve kalitede rekor kırmış işçiler! Yani hayat kalitesinde mi, aile ve toplumsal ilişkilerinde verimlilik mi artmış, insanlığın ilerlemesi ve özgürlükler ile ilgili kaliteli işler mi çıkmaktadır ya da işçinin cebinde kâr eden patronunkine benzer bir cep “şişmesi” mi olmuş?

Külliyen saptırma! Neden mi? Çünkü bahsi geçen kavramların hepsini patronların ve örgütlerinin kullandığı bilinir. İşçinin verimi nasıl artırılırsa üretim artar ve sonuç olarak işyerinin kârı artar? Örnekler çok; özellikle kendi üyelerinin olduğu otomotiv fabrikalarına bakmaları yeterli olabilir. Uygulanan kalite çemberleri ve Kaizen uygulamaları ile işçinin bırakın ürettiğine yabancılaşmasını yanındaki arkadaşıyla ölesiye bir rekabete sokularak insanlıktan çıkarıldığı bilinmez değil. Araştırsınlar, Japon devi Toyota’da kaç bin işçi bu performans artırma sistemleri sonucu kalp durması ile ölmüştür?

SÖZLEŞMEDE NE VAR?

Sözleşmede övündükleri şeyler patronların da övündükleridir kısacası. Sadece ücrette belli iyileşmeler sağlandığını rakamlara boğarak çaktırmadan iddia etseler de durum öyle değildir. Ama esasta tartışılması gerekenleri gözden kaçırmak içindir. Örneğin 3 yıllık bir sözleşme ile işçilerin patronlarla karşı karşıya gelişi gecikmekte/geciktirilmektedir. Ekonominin bunca kötü sinyaller vermesi karşısında yıllık, 6 aylık iyileştirmeler bile buhar olup uçarken 3 yıllık sözleşmenin iyi olduğunu iddia etmek sınıfa ihaneti gizlemektir.

Peki, önümüzdeki yıllarda işçiyi ne beklemektedir? Örneğin kıdem tazminatını, esnek çalışmanın tüm diğer biçimlerini patronlar hem de en dişlisi MESS gündeme getirirse, sözleşmelerde ‘verimliliğini’ ispat etmiş Türk Metal yönetimi ne yapacaktır? Tüm işçileri “Kırmızı çizgilerimizdir” diyerek şimdi yaptıkları gibi sahipsiz mi bırakacaklardır, yoksa genel grev vb. tartışmalarla işçinin haklarını mı alacaklardır. Yanıtı belli sorular!

BİRLEŞİK METAL-İŞ NE YAPACAK?

Sürekli “kopyacı sendika” diye Türk Metal tarafından suçlanan Birleşik Metal-İş; tepki gösterdiği grup sözleşmesini henüz imzalamadı. Üyesi işçilerde de “İmzalamayıp greve çıkalım” eğilimi var. Gebze’de işçilerin “Greve gidelim” çağrısıyla açık bir oylamaya dönüştürdüğü miting; “Sınıf sendikasıyız” iddiasındakilerin demokrasi anlayışını da sınayacak niteliktedir. Özellikle ücretlere ve sosyal haklara gelecek zamdan öte (Önemsiz değil elbette) 3 yıllık sözleşmeye kesinlikle geçit verilmemesi gerektiğini söyleyen Birleşik Metal-İş üyesi işçiler, zamana yaymadan ciddi bir eylemliliğe gidilmesi görüşündeler ya da ağır basmaktadır. Geçmiş dönemlerden ders çıkararak tüm metal işçileri ve diğer işçi bölüklerini de bu sürece dahil edecek bir strateji izlenmesi gerektiği çok açık. Zira bazı bölgelerdeki işçiler (Eskişehir gibi) geçmişte yaşananların, zayıflıkların da etkisiyle grev konusunda çekimser kalabilmektedirler. Ama bu, “Greve giderek haklar alınmaz” tutumu değil aksine güçlü bir grev örgütlemenin gerektiğini düşünen bir sınıf refleksi olarak okunmalıdır.
Tüm bu konularda Birleşik-Metal-İş’in tarihi bir görevle karşı karşıya olduğu açıktır. “Yeniliriz, eziliriz” diyerek MESS’in dayattığı sözleşmeye imza atmak Gebze mitinginde açıktan demokrasi dersi veren işçinin en hafifinden görmezden gelinmesi olarak anlaşılacaktır. Kaldı ki aynı ya da ek protokollerle de iyileştirmeler alınsa dahi bundan sonra MESS’in daha saldırgan ve kendi kârlarını artıracak sözleşmeler için adım atmayacağının garantisi mi var? Hayır. Hep olduğu gibi daha saldırgan olacaktır. Bu nedenle bile Türk Metal üyesi işçilerin gözü Birleşik-Metal-İş’in tutumundadır. İşçi sınıfının gözü bu sözleşmededir dersek yanılmış olmayız.

Sermaye adım adım sözleşmelerde hedeflerine yaklaşmaktadır. Bu adımları hızla atması için ona yardımcı olan, iş birliği yapanlar var/olacaktır. Ama iş birlikçi olmadığı iddiasında ve tutumunda olanların da işçilerin duygularına yanıt verecek bir pratik sergilemesi gerekmektedir.

Evet, Türk Metal’in şimdilik bir zafer kazandığını söylemek mümkün. Ama patronlara karşı değil, işçilere karşı kazanılmış bir zaferdir bu. Ve tıpkı Pirus’unki* gibi gelecekte yenilmeye mahkum bir galibiyettir. Tarihte gerçek zaferler de vardır, kurtuluşa giden yolu açar. Zaferi kazanmak için; işçilerin mücadelesinin önü açılacak ve o cesaret gösterilecek mi? Tüm mesele budur!

(*) MÖ 279 yıllarında Grek Kralı Pirus, Roma'ya saldırır ve ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için her şeyini feda eder. Kazanan tarafın başka bir zafer kazanamayacak kadar fazla yıprandığı imasını taşıyan Pirus Zaferi, aslında yenilmeye mahkum galibiyetleri anlatmak için kullanılır.

ÖNCEKİ HABER

‘Artık işimize yaramıyorsun’

SONRAKİ HABER

Metal sözleşmesinde süreç tersine çevrilebilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...