05 Ocak 2015 00:56

Cam’dan Danone’ye babadan oğula mücadele

Danone’de uzun süredir devam eden direnişteki işçilerden Ahmet Can Hasköylü’nün evine gidiyoruz. Kışın doğalgaz ve ekstra giderlerinden kısıtlamak zorunda olduğundan Ahmet Can Hasköylü babası Alaattin Hasköylü’nün evinde olduğumuzu öğreniyoruz. Bu durumu şöyle açıklıyor: “Bir çok arkadaşımız bu durumda maaşımızdan kira ve zorunlu ihtiyaçlarımızı çıkardığımızda ısınmaya ayıracak paramız kalmıyor ve biz de tasarruf için aile büyüklerimizle en azından kışı bir arada geçirmeye çalışıyoruz.”

Paylaş

Songül ŞENSOY
Lüleburgaz

Danone’de uzun süredir devam eden direnişteki işçilerden Ahmet Can Hasköylü’nün evine gidiyoruz. Kışın doğalgaz ve ekstra giderlerinden kısıtlamak zorunda olduğundan Ahmet Can Hasköylü babası Alaattin Hasköylü’nün evinde olduğumuzu öğreniyoruz. Bu durumu şöyle açıklıyor: “Bir çok arkadaşımız bu durumda maaşımızdan kira ve zorunlu ihtiyaçlarımızı çıkardığımızda ısınmaya ayıracak paramız kalmıyor ve biz de tasarruf için aile büyüklerimizle en azından kışı bir arada geçirmeye çalışıyoruz.”

Aynı zamanda emekli cam işçisi bir babanın oğlu olan Ahmet Can, 10 yıldır Danone’de çalışıyor. Danone de çalışmaya başlamadan önce cam fabrikasına sözleşmeli olarak girmiş ama 1 yıl sonra çıkarılmış. Sonra bir iki tekstil fabrikası derken son durak Danone olmuş.

KANDIRDILAR

İşe ilk girdiğinde şartlar biraz daha iyi olduğunu anlatan Hasköylü, şöyle devam etti: “Yılda 4 tam ikramiye alıyorduk, 3 vardiyaydık böylece 8 saat çalışıyorduk,yıllık kömür parası, bayram parası gibi sosyal yardımlar da veriliyordu. O zamanlar 300 kişi çalışıyorduk.” Bu durum patronun Tek Gıda-İş ile imzaladığı sözleşmelerle değişmeye başlamış. İşçilere haber verilmeden imzalana sözleşmelerle haklar kaybedilmiş, çalışma şartları de kötüye gitmiş: “3 vardiyadan 2’ye döndük. Haliyle 12 saat çalışıyoruz. Aldığımız para yetmiyor diye zam için talepte bulunduk. Aldığımız 4 ikramiye her ay maaşlara bölüp verelim dediler. Böylece herkes bununla ikna edildi ve tam maaşımız o olacakmış gibi anlatıldı. Ama zam oranı belirlendiğinde zammı ikramiyesiz maaş üzerinden uyguladılar.”

ŞİMDİ UMUTLUYUZ

25 yıllık bir işçinin ortalama 1200 lira aldığını söyleyen Hasköylü, daha az çalışanların durumun ise daha kötü olduğuna dikkat çekti. Herkesin borç içinde olduğunu dile getiren Hasköylü, DİSK/Gıda-İş’e geçtikten sonraki durumu ise şöyle anlattı: “Şimdi ise umudumuz var. Üye olduğumuz DİSK/Gıda-İş Sendikası da bizim, sözleşme taslağımız da... Böylece ne istediğimizi ve ne için mücadele ettiğimizi de biliyoruz.”

TÜM İŞÇİLERİN AİLELERİ EŞLERİNİN YANINDA OLMALI

Ahmet Can Hasköylü’nün eşi Burcu Hasköylü ile görüşüyoruz: “Bu direniş ve mücadele de eşimin yanındayım. Borçlarımız var 750 lira kredi ödüyoruz aylık ve elimizde kalan para 500 lira. Ben bu parayla evi mutfağı çevirmeye çalışıyorum. Fabrikada çalışan eşlerimiz kadar bizlerin de işi zor. 11 yaşında bir oğlumuz var ama ona istediği zorunlu imkanları dahi sağlayamıyoruz. Sosyal aktivite olarak öncesinde karate kursuna gönderiyorduk ama şimdi maddi sorunlarımızdan dolayı oradan almak zorunda kaldık. Daha fazla çocuğu olanların işleri daha da zor. Ben de çocuğumu alıp fabrika önüne gidiyorum ve diğer tüm işçilerin eşlerinin de orda olmaları gerektiğini düşünüyorum. Gidemediğim zamanlarda evden direniş haberlerini , fotoğraflarını internetten duyurmaya ve yaygınlaştırmaya çalışıyorum. Televizyonda haberleri olduğunda eşim bana haber veriyor ben de sosyal paylaşım ağlarından görüştüğüm diğer işçi eşleriyle birlikte çevremizdeki tüm tanıdıklarımıza duyuruyoruz. Her anlamda eşlerimizin yanında olmak gerçekten çok önemli bunu eşimden hissedebiliyorum. Ancak bizler yanlarında olursak bu direnişi kazanabilirler. Bu ekmeği birlikte bölüşüyorsak birlikte mücadele etmeliyiz.” Evin büyükannesi teyzemiz de güler yüzüyle katılıyor bu sözlere: “Evet biz aileler de ne gerekiyorsa yapmalıyız, işçilerin sadece eşleri değil anneleri de gelsin desteğe.”

KÖLE GİBİ ÇALIŞMAKTANSA ASLAN GİBİ HAKKINIZI ARAYIN!

Cam fabrikasından emekli olan babası Alaattin Hasköylü direnişin fotoğraf, video gibi görsel çekimlerini yaparak da önemli bir yardımda bulunduğunu öğreniyoruz. Hatta bu işi dede ve torun birlikte yapıyorlar.

Alaattin Hasköylü, şunları söylüyor: “Oğlunuz böyle bir mücadeleye başlayacaklarını sendika değiştirme fikrini sizle paylaştığında tepkiniz ne oldu?” sorumuza şu yanıtı veriyor: “Köle gibi çalışmaktansa, aslan gibi hakkınızı arayın dedim oğluma. Ben 68’li yıllarda Bulgaristan’dan gelen ve uzun süre burada tutunma mücadelesi veren bir ailenin oğluyum. Geldik kimliğimiz yoktu, okul kazandık okuyamadık, biz çok zor koşullardan bu hale gelmeye çalıştık. 80’li yıllarda Kırklareli Paşabahçe de işçiydim. Sendikanın cam fabrikalarında örgütlenme sürecinde bizzat yer aldım. O zamanlarla şimdiki mücadele dönemlerimizi kıyaslıyorum da bizler hakkımızı hep bu şekilde mücadeleyle, direnişle, grevlerle aldık. Öyle ki grevlerimiz askeri darbelerle, yasaklarla baltalansa da biz mücadeleden vazgeçmedik. Emekli olana kadar fabrikamda bir çok grev yaşadık ve haklarımızı bu sayede kazandık. Şimdi bakıyorum da genç işçiler daha cesaretsizmiş gibi geliyor. Bu yüzden oğlumu mücadele etmesi için kendi deneyimlerimle de onu teşvik etmeye çalışıyorum. Benim işçi olduğum dönemde grev zamanlarında ben fabrika önünde olurdum. Oğlum küçüktü o zaman, onu arar ondan evden yemek getirmesini ya da şuraya uğra şu kadar kişiyiz bize ekmek içi alıp gelmesini söylerdim. Oğlum fabrika önüne getirirdi. İşçilikten emekli olsam da mücadeleden emekli olmadım. Şimdi sıra bende. Oğlumun çadırına yemek taşınacaksa da, destek olunacaksa da ben olmalıyım diyorum ve yanındayım.”

ÖNCEKİ HABER

Ekmeğimiz sayenizde gittikçe küçülüyor

SONRAKİ HABER

Cemal Süreya Şiir Ödülleri’nde neler oluyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...