04 Ocak 2015 04:53

Saray ve hükümet

Saraydan başlayıp aşağıya doğru şekillenen ve hükümetten başlayıp bütün kurumları saraya bağlayan bir yönetim piramidi kuruluyor. Bunun adında “meşruti” kelimesinin bulunması fazlalıktır!

Paylaş

Aydın ÇUBUKÇU

19 Ocak 2015 Türkiye’nin siyasal tarihinde önemli gelişmelere işaret eden simgesel bir gün olmaya aday. O gün Cumhurbaşkanı, Hükümete riyaset edecek! Aslında kitaba, yani Anayasa’ya aykırı bir durum yok. Cumhurbaşkanının, “gerekli görülen hallerde” biçiminde oldukça belirsiz bir tanımla, hükümete başkanlık edebileceği kara kaplı kitapta yazılı! Öyleyse, R.T. Erdoğan, olmayan bir yetkiyi kullanıyor değil. Buraya kadar her şey usule uygun... Zaten bugüne kadarki cumhurbaşkanlarından altısı “gerekli gördükleri hallerde” hükümete başkanlık etmişler.
Yalnız Erdoğan’ın başkanlığında önemli farklılıklar var. Daha önceki toplantıların hiçbirinde böylesine gergin ve yeni sorunlara gebe olduğunu hissettiren bir hava olmamıştı.
Bunun başlıca nedeni büyük olasılıkla, toplantı gündeminin önemli maddesinin Cumhurbaşkanı’nın “12 Başkanlık” planını açıklayacak olması… Basına, Davutoğlu’nun kendisini “atanmış ve gölge” başbakan olarak gösterecek bir toplantı şekline itirazı olarak yansısa da, esas meselenin yalnızca Davutoğlu’nu değil, hükümetin tamamını “gölge” haline getirecek bir planın gündeme gelmesi olduğu anlaşılıyor.

ERDOĞAN’IN ŞEMASI

Erdoğan “12 Başkanlık” olarak adlandırılan yeni kurumlaşmada, hükümetteki başlıca bakanlıkların ana görevleri alanında çalışacak olan bir kurul oluşturuyor. Burada kendisini gösteren niyete, rahatlıkla “esas bakanlar kurulu” oluşturmak diyebiliriz. Bazı haberlerde adı, “Ulusal Güvenlik Kurulu” olarak geçen bu yeni yapılanmada, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri’nin sorumluluğunda, Güvenlik Politikaları Başkanlığı, Uluslararası İlişkiler Başkanlığı, Strateji Başkanlığı, Sosyal Ve Kültürel İşler Başkanlığı, Ekonomi İzleme Ve Koordinasyon Başkanlığı, Bilgi Teknolojileri Başkanlığı, Kurumsal İletişim Başkanlığı, Halkla İlişkiler Başkanlığı gibi, adlarıyla amaçlanan politikayı haber veren önemli merkezler bulunacağı söyleniyor.
Görünen o ki, Erdoğan başta dış politika ve istihbarat olmak üzere, belli başlı alanlarda tam bir denetim kurmaya uygun bir şema çıkarmıştır.
Özellikle, güvenlik politikaları, çözüm süreci, paralel yapı ile mücadele gibi başlıca konular “ulusal güvenliği ilgilendiren” başlıklar olarak sınıflandırılmıştır. “Ulusal Güvenlik Kurulu”, bu konularda politika ve stratejiler üretecek, alternatif çözüm önerileri geliştirecek!
19 Ocak’taki Bakanlar Kurulu toplantısının başlıca gündem maddesini, bu planın hükümete anlatılması oluşturuyor.
Bütün olarak ele alındığında, bu kurulun başlıca işlevinin hükümetin üstünde, hükümeti yöneten bir güç olarak çalışması olduğu anlaşılıyor.
Böylece “saray ve hükümet” olarak iki yönetim aygıtı ortaya çıkmış bulunuyor. Fakat açıkça anlaşılabileceği gibi Saray, hükümeti belirleyen, hatta hükümeti yöneten bir mevki olarak kesinleşiyor.

MEŞRUTİ MONARŞİ!

Krallıklarda, ya da bizde 1908’de olduğu gibi padişahlıkta, “monark”ın yetkilerini kısıtlamak amacıyla, parlamentonun devreye sokulduğu ara biçimlere meşruti monarşi adı verilirdi. İngiltere bunun en “demokratik” örneği olarak kayda geçmiştir. Görünüşte başka bir Kral ya da Kraliçe vardır ama yasa yapma yetkisi başta olmak üzere, ülkeyi yönetimini belirleyen esas güç parlamentodur. Asıl amacı da tek kişilik yönetimin gücünü ve yetkilerini kısıtlamak, onun karşısına halkın iradesini koyacak bir güç olmaktır.
Bazı muhalif yorumcular, Erdoğan’ın yürürlüğe girmek üzere olan planını tanımlamak için, bu kavramı kullandılar. Meşruti Monarşi…
Oysa açıklanan içeriğiyle “Ulusal Güvenlik Kurulu”, yalnızca hükümetin üzerinde değil, aynı zamanda parlamentonun da üzerindedir! Bir koşulla: Mevcut meclis, bu bileşimini korumalı, mümkünse monarka bağlı üyelerin sayısı daha da artmalıdır.
Yani, kralın yetkilerini kanunla sınırlayacak olanlar, aksine, bu yetkilerin daha da çoğalması, sınırsız hale gelmesi için çalışmalıdır!
Öyleyse niyet, “meşruti monarşiyi” çok aşmakta, tam anlayışla bir monarşiyi hedeflemektedir.

HÜKÜMET!

Saray bu hamleleri yaparken, hükümet tuhaf, acemi, güvensiz bir itiraz halinde görünüyor. Meseleyi tam anlamış olduğu söylenemez. Herhalde 19 Ocak’ta önlerine konacak olan şemaya bakarak ayrıntılar hakkında bilgi sahibi olacaklar. Eski Milli Güvenlik Kurulu’nun taşıdığı özelliklere sahip, onun kadar yetkili bir yeni “Ulusal Güvenlik Kurulu” ile karşılaşmaları beklenir. Bu durumda soru şu olacaktır, halen varlığı şeklen de olsa korunan “Milli Güvenlik Kurulu” ne olacaktır? Hükümete tavsiyelerde bulunmak derecesine indirilmiş bulunan yetkileri, aynen ve “öncelikle gözetilmesi gereken” öneriler geliştirme yetkisine sahip olan en eski yani Evren dönemi “Milli Güvenlik Kurulu”nun yetkilerine sahip “Ulusal Güvenlik Kurulu” tarafından mı üstlenilecektir? Yoksa o da Hükümet gibi, “gölge MGK” haline mi gelecek!
Eldeki şemaya, niyete ve gidişata bakılırsa, uygun olan odur!
Yönetimi simgeleyen yapının adı saray ise, yönetimin de monarşi olmasından daha doğal ne olabilir.
Saraydan başlayıp aşağıya doğru şekillenen ve hükümetten başlayıp bütün kurumları saraya bağlayan bir yönetim piramidi kuruluyor. Bunun adında “meşruti” kelimesinin bulunması fazlalıktır!

ÖNCEKİ HABER

İstinat duvarı

SONRAKİ HABER

Polis saldırısında yaralanan Zeki Alar yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...