2 Ocak 2015 01:00

Ekonomide zor geride kaldı daha zoru önde

Dünya ekonomisi açısından 2014 yılı hiç de iyi kapatıl(a)madı. 2015'te emekçiler açısından olmasa da, raydan çıkmış ekonomisi rayına oturan ABD’nin alacağı kararlar birçok ülkeyi etkileyecek.

Ekonomide zor geride kaldı daha zoru önde

Bülent FALAKAOĞLU

Dünya ekonomisi açısından 2014 yılı hiç de iyi kapatıl(a)madı. Avrupa bir türlü canlanamadı. Çin’in büyümesi düşüyor. Japonya ise yeniden durgunluğa (resesyon) girdi. İyimser hikaye arayanlar, ABD ekonomisini toparlanmasını, ‘küresel kapitalist ekonominin yeniden rayına oturması’ olarak yorumluyor. 
Acaba öyle mi? ABD ekonomisi büyümesine, istihdam yaratmasına rağmen hâlâ alt ve orta gelir guruplarının gelirleri 2007 düzeyine geldiği söylenemez. Para belli ellerde toplanıyor, emekçi sınıflar ile sermayedarlar arasındaki uçurum varlığını koruyor. Yani ABD’de durum, son dönem popüler olan “21’inci Yüzyılda Kapital” kitabının yazarı ekonomist Thomas Piketty’nin tarifine uygun. Piketty, sermaye gelirlerindeki artışın ekonomik büyümenin önünde olmasının kapitalist ekonominin krizini derinleştirdiğini söylüyor. 

ABD KARARLARININ ETKİSİ
Emekçiler açısından olmasa da, raydan çıkmış ekonomisi rayına oturan ABD’nin alacağı kararlar birçok ülkeyi etkileyecek.
Parasal genişlemeyi geçtiğimiz ekim ayında sonlandıran ABD merkez bankası FED’in 
bu kararı bol ve ucuz paraya bağımlı Türkiye gibi ülkeleri sarstı. Ama dikkatler asıl FED’in faizi ne zaman ve ne hızda artıracağında. Çünkü faiz artınca para ABD’ye doğru yol alacak. Döviz gelmeyince zora girenler bir de döviz çıkışı yaşayınca iyice zora düşecek.
Faiz artırımında acele edilecek mi yoksa ağır ağır zamana mı yayılacak? Bu sorular etrafından ekonomistler adeta toto oynuyor. 
Üzerinde herkesin anlaştığı konu ise bu yıl yüzde 14 arttan doların yeni yılda da artışını sürdüreceği. ABD 2015’te faiz artıracağına göre dolar artmasına artacak da, ne hızda artacak?
Piyasacıların duaları şöyle: Dolar inşallah ılımlı şekilde artar. Aşırı artar ise bu durum başta ABD olmak üzere birçok ülkeyi feci vurur. O günleri görmeyelim ya Rab!

İYİ HİKAYELERE NE OLDU?
2007 yılında ekonomik kriz patlak verdiğinde birileri şöylesi umutlar pompalıyordu: Dünyanın yeni ekonomik gücü BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) olacak. Bu ülkeler küresel kapitalizmi krizden kurtaracak. FED piyasaya bolca para dağıtacak. Bu durum çok uzun sürebilir. Gelişmekte olan ülke hisselerinde uzun süreye yayılmış çok ciddi potansiyeli var.
Ha bir de buna Türkiye’de bolca öne sürülen tezi ekleyelim: Bundan sonra para Batı’dan Doğu’ya akacak! 
Bu umutların hepsi yerle bir şimdi. FED faizleri artırmaya hazırlanıyor bu paranın yeniden orijinal yerine yani Batı’ya akmasını hızlandıracak. Kapitalizmin tarihine bakmasını bilenler, bunun böyle olacağını zaten biliyordu. Çünkü parasal genişleme ve tekrar merkeze kayma ilki defa olan bir şey değil sonuçta. 
Umut bağlanan BRIC ülkeleri ne halde? Çok zor günler yaşıyorlar! Gelişen ülkelerden (Türkiye dahil) ciddi para çıkışları gözleniyor.
Kapitalizmin işleyişine bakmak yerine boş umut pompalayanlara bizim oraların (Doğu Karadeniz) deyişiyle sormak lazım: “Ne oldi? Rengunuz niye soldi?”

ÇATIŞMA ARTACAK
Ekonominin değil de ekonomi politiğin gözlüğünden bakınca umuttan çok, çatışma gözüküyor. Çin ülkelere, ekonomik, hukuki yapılarını değiştirmeye zorlayan koşullar dayatmadan yardım ediyor. (Venezüella’ya 4 milyar dolar borç, Rusya ile 24 milyar, Arjantin ile 4 milyar dolar döviz takası). 

Çin, ABD hegemonyasının elindeki en önemli mali şiddet aracı olan IMF ve Dünya Bankasını  etkisizleştiriyor, krediler, mali yardımlar yoluyla ittifaklar zinciri oluşturuyor. Krediler, mali yardımlar bağımlılık yaratan emperyalist araçlar olduğuna göre, ‘emperyalistler arası nüfuz alanı savaşları artacak’ diyebiliriz. 
Sadece mali silahların çekilmiş olmasına bakarak değil elbet de! 2007 mali krizinden bu yana devam eden uzun durgunluk! Dünyanın en büyük ekonomisi Çin’in yavaşlaması, petrol fiyatındaki düşüş, petrol fiyatları üzerinden süren savaş,  döviz savaşları, borsalarda ve hazine kâğıtlarında oluşan yeni balonlar gibi olgulara da bakarak... 
Rusya ile NATO’nun yine karşı karşıya gelmiş olmasını; Japonya’nın anayasasını militarizme olanak verecek biçimde değiştirmeye hazırlanmasını, ABD’nin siyasi baskı yaptığı ülkelere Çin’in el uzatmasını da analize dahil ederek...
Emperyalist çatışmaların artacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. 2015’te Batı ile Doğu arasında yaşanan ekonomik rekabetin, siber teknoloji ve uzay savaşları üzerinden artarak devam edeceği kehanetinde bulunabiliriz.

ANTİ EMPERYALİST ANTİ FAŞİST TUTUMUN ÖNEMİ
İçinde bulunduğumuz 2015’te Avrupa’da kriz iyice gün yüzüne çıkacak. Avronun çok daha fazla değer kaybetmesi gündemde. İngiltere’de AB karşıtlığı giderek artıyor. AB’nin geleceği tartışmalı.
Yunanistan’da Şiriza, İspanya’da Podemos gibi hareketler güç oluştursa da, ırkçı, dinci, milliyetçi, hatta faşist damar daha çok kabarıyor: Fransa’da Ulusal Cephe, İngiltere’de UKİP, Almanya’da giderek kitleselleşmeye başlayan Batı’nın Müslümanlaşmasına karşı PEGIDA vb. 
Yakın coğrafyamızda siyasal İslamın terörist damarının temsilcilerinden İŞİD’in yarı-devlet kurmuş olması..
Tüm bunlar anti emperyalist anti faşist mücadeleyi elzem kılıyor. 
Yoksa gelecek karanlık!

Evrensel'i Takip Et