28 Aralık 2014 00:52

Çiğli tekstil işçileri: Çayı bile veresiye içiyoruz

Asgari ücret, “Çalışan bir kişinin en azından temel ihtiyaçlarını karşılayarak insanca yaşamasına olanak tanıyan ve işveren tarafından ödenmesi zorunlu en düşük ücret” olarak tanımlanıyor. Bir taraftan zamlar devam ediyor, mutfak harcamasındaki aylık artış yüzde 1.61, yıllık artış ise yüzde 14.97…

Paylaş

Bulut FİLİK
İzmir

Asgari ücret, “Çalışan bir kişinin en azından temel ihtiyaçlarını karşılayarak insanca yaşamasına olanak tanıyan ve işveren tarafından ödenmesi zorunlu en düşük ücret” olarak tanımlanıyor.
Bir taraftan zamlar devam ediyor, mutfak harcamasındaki aylık artış yüzde 1.61, yıllık artış ise yüzde 14.97…

Dört kişilik ailenin açlık sınırı 1225, yoksulluk sınırı 3 bin 990 TL. Bir kişinin yaşam maliyeti ise  1448 TL.

Yukarıdaki tespitlerin yapıldığı ülkemizde çalışan bir işçinin aldığı en düşük ücret olan asgari ücret ise 891 lira. Devletin işçisine reva gördüğü ücret açlık sınırının altında.

Asgari ücret görüşmelerinin devam ettiği bugünlerde Çiğli organizede çalışan işçilere asgari ücreti sorduk. Bir sorduk bin ah işittik.

‘KISIR BİR DÖNGÜNÜN İÇİNDEYİZ’

Özgür Yılmaz, asgari ücretten biraz fazla almasına rağmen ay sonunu nasıl getireceğini kara kara düşünüyor. İşçilerin zaten hep bir ay içeride yaşadığını söyleyen Yılmaz, “Bir ay boyunca bakkala, pazara, kahveye borç yazdırıp ay sonu aldığımız maaşı dağıtır bir sonraki aya kredi açarız kendimize. Böyle bir kısır döngü içerisinde dönüp duruyoruz” diyor.

Patronun bir gün bile maaşı geciktirmesinin bütün döngüyü bozduğunu dile getiren Yılmaz, “Ama patronlar bunu nereden bilsin o üç gün daha benim paramı cebinde tutmanın derdinde. Olan bize oluyor” diyor.

Caner Oral ailesi ile kalıyor. Kira sorunu veya bakkala borç sorunu yok. “Aldığım para direk cebime kalmasına rağmen bir genç olarak istediğim gibi eğlenemiyorum ya da bir yere gezmeye gidemiyorum arkadaşlarımla” diyor. Evli ve evi kirada olan insanların bu paralarla nasıl geçindiğini anlayamadığı söyleyen  Oral, işçilerin oturduğu bütün mahallelerde artık insanların kahvehanelere bile veresiye yazdırdığını anlatıyor. “Bizim gibi asgari ücretlilerin tek sosyal alanları bile veresiye sayesinde bize açık hale geliyor” diyen Oral, asgari ücretin en az 2 bin TL olması gerektiğini söylüyor.

KAHVEYE BİLE VERESİYE YAZDIRIYORLAR

Hükümetin yoksulluk sınırını 3 bin 990 TL olarak açıklarken asgari ücreti ise 890 TL olarak belirlediğini dile getiren Serkan Saygın, “İşçiyle dalga mı geçiyorlar anlamıyorum” diyor. “O zaman bu devlet vatandaşının aç olduğunu kabul ediyor. Benim maaşımı 3 bin 990 TL yapsınlar ben yoksul olmaya razıyım. Asgari ücreti gerçekten insanca yaşanabilir bir seviyeye çekmek lazım ama patronlar bunu bize vermezler. Bunu biz işçiler ancak birlik olabilirsek onlardan alırız” diyor.

Korkmaz Melik, organizede çeşitli iş kollarında çalışmış. Bazen yevmiyecilik de yapmış. Gittiği her yerin koşullarının aynı olduğunu dile getiren Melik, “Sömürü aynı sadece patron değişik” diyor. Melik şimdi bir güvenlik şirketinde sendikalı olarak çalışıyor. Bu sayede biraz daha örgütlü olmanın faydalarını görmüş, “Bence işçiler her yerde örgütlenmeli. Haklarını almalı. Bugün sendikalı olduğum için en azından ailemle geçirdiğim vakit biraz daha arttı” diyor.

ÖNCEKİ HABER

‘Medyanın ötekileştirici dili zirvede’

SONRAKİ HABER

Çocuğun süt parası katkı payına gidiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...