24 Aralık 2014 00:46

Kumtel’de 'Kayzen' zili

KUMTEL, Kayseri Serbest Sanayi Bölgesinde 1972’den bu yana faaliyet gösteriyor ve kendisini “dünya markası” olarak lanse ediyor. Bunda da haksız değil. 1800 işçinin çalıştığı fabrika, Türkiye’nin en büyük 500 firması arasında yer alıyor. Günlük 30 bin soba ve fırın üreten firma, dünya piyasası pastasında da önemli bir dilime sahip. Kumtel, bu büyümede dayandırdığı ana strateji “Kayzen” yöntemi. Peki bu kayzen işçilerin hayatını nasıl etkiliyor? Bütün bunları genç Kumtel işçileriyle konuştuk.

Paylaş

Zeliha GÜREL/Hakan YILDIZ
Kayseri

     
KUMTEL, Kayseri Serbest Sanayi Bölgesinde 1972’den bu yana faaliyet gösteriyor ve kendisini “dünya markası” olarak lanse ediyor. Bunda da haksız değil. 1800 işçinin çalıştığı fabrika, Türkiye’nin en büyük 500 firması arasında yer alıyor. Günlük 30 bin soba ve fırın üreten firma, dünya piyasası pastasında da önemli bir dilime sahip. Kumtel'in, bu büyümede dayandırdığı ana strateji “Kayzen” yöntemi. Peki bu kayzen işçilerin hayatını nasıl etkiliyor? Bütün bunları genç Kumtel işçileriyle konuştuk.

‘KAYZENCİLERİ AMİR ZANNEDİYORDUK’

İlk olarak 18 yaşındaki bir işçiyle görüşüyoruz. 11 yaşından beri çalışan işçi, 1 yıl önce de Kumtel’e girmiş. Günde 10 saat montaj bölümünde çalışıyor. En büyük şikayeti bant sistemi:  “Bantta 30 kişiyiz. Yarısı genç, çoğu kadın işçi. Her gün bel, boyun, sırt ve kol ağrılarıyla bitiriyoruz mesaiyi… Çalışma şartlarımız giderek zorlaşıyor. Saniye hesabıyla çalışmayı kayzen denilen sistemin getirdiğini bizler de yeni öğrendik. Kayzencileri amir zannediyorduk. Baktık yaptığımız işin hızını kameraya alıyorlar.”

Kayzenin ne olduğunu Emek Partisinin dağıttığı bildirilerden öğrendiğini ifade eden işçi, “Üzerimizde bir baskı var ama bunun adını bilmiyorduk, Emek Partisinin dağıttığı bildirinin ardından çoğu işçi tıpkı benim gibi durumun ne kadar açık ve kötü olduğunu anladı” diye konuştu.

KORKUDAN HIZLI ÇALIŞINCA

Kayzencilerin kamerayla gelerek bir işin ne kadar sürede yapıldığını kayda aldıklarını, bandın hızını da en hızlı işçiye göre ayarladıklarını anlatan işçi, şöyle devam etti: “Çoğu işçi kamera gelince korkudan hızlı çalıştı. Devamında aynı performansı gösteremeyince ustadan azar işitti. Hızlı olmamız için usta ve amirlerden sürekli baskı görüyoruz. Alınan kamera kayıtlarıyla kim hızlıysa tespit edilip iş yükü daha da arttırılıyor.” İşçi, bu hızlanma nedeniyle işçiler arasında tartışma çıktığını aktardı.  Primlerin hem bandın hem de işçinin hızına göre dağıtıldığını dile getiren işçi, “Eskiden prim sabit dağıtılırdı. Ustalar günlük çıkartılan malın sayısı üzerinden prim belirliyor. Patron ve usta bunu çok iyi kullanıyor bir kere işçiler arasında rekabeti körükleyerek hem kendi daha çok kazanıyor hem de birlik olmanın önüne geçmiş oluyor” diye konuştu. Bu sistemle işçi daha fazla ezilirken üretim ise artmış.

İşçi devam ediyor: “Daha önce günde 1250- 1300 soba üretilirken kayzenle bu sayı 1700’e çıkarıldı. Bandın ve işçilerin çalışma hızı en hızlı çalışan işçilere göre belirleniyor. Bir işçinin kamerayla belirlenen performansı tüm banda uygulanıyor. İşçiler kovulma korkusuyla limitin üstünde çalışıyor.”

ZİL ÇALDI MI İŞ BAŞI YAPILIR

Kayzenle beraber fabrikadaki değişim ise şöyle olmuş: “Yemek molaları eskiden 45 dakikaymış. Şimdi 30 dakika. Yemek sırası, yemeğini yemek derken mola bitiyor zaten. Çay, sigara, lavabo ihtiyacımızı çoğu zaman karşılayamıyoruz. Zil çalıyor hemen, dönmek zorundasın yoksa tutanak tutuluyor. Çay molaları günde 2 defa on dakika ama çayını kendi evinden getirirsen içebiliyorsun çay yetmiyor. Ya da yine sıra beklerken mola bitiyor zil çalıyor.”

Sohbetimize 20 yaşındaki daha eski bir Kumtel işçisiyle devam ediyoruz. “Bu kadar olmasa da eskiden beri Kumtel çalışma şartları zor olan bir fabrika. O yüzden girip çıkan işçi sayısı çok fazla” diye konuşuyor. “Bu şartlar nasıl değişir” diye sorduğumuzda ise şu yanıtları alıyoruz: “Birlik olması lazım, ama korkuyu gidermekle olur bu”, “Grev olabilir, sonuçta grev benim için bunaldığın şartları değiştirmek için yapılır. Biz de çok bunaldık.”

KAYZEN NEDİR?

KAYZEN sisteminin anayurdu olan Japonya’da on binlerce insan aşırı çalıştırmaya bağlı olarak kalp krizi, kalp yetmezliği ve beyin-damar hastalıkları sonucunda ölümle ya da kalıcı sakatlıkla sonuçlanan  Karoşhi hastalığına yakalandı. Japoncada iş gücüne dayalı üretim anlamına gelen kai (değişim) zenin (daha iyi) hedefi “sürekli iyileştirme”dir. Bu iyileştirme üretimi artırırken, işçileri ise bedenen ve ruhen çökertmektedir.

ÖNCEKİ HABER

ETF’de yetkiyi işçi verdi, fiili TİS imzalandı

SONRAKİ HABER

Metal iş kolu ve grup sözleşmeleri…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...