15 Ocak 2019 22:49

Elazığ'da kafe çalışanları: Sigortasız çalışıyoruz ama mecburuz

Elazığ'da kafe çalışanlarıyla konuştuk. Sigortasız, bazen on iki saat bazen de daha fazla çalışıyorlar. Üçü de şikayetçi ve ‘Ama mecburuz' diyor.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Uğur Can DÜZGÜN
Elazığ

Gençlerin neredeyse her gün yolunun düştüğü mekanlar kafeler. Her gidişin bir sebebi var kuşkusuz, bazen oyun oynamak bazen bir şeyler okumak. Bazen de sevgililerin buluşma noktası oluyor kafeler. Gençlerin hayatlarının büyük kısmı geçiyor kafelerde. ‘Kafe gençliği’ diye bir tabiri kullananların sayısı hiç de az değil. Peki biz oturup güzel güzel sohbet ederken, oyun oynarken sıcak çaylarımızı servis eden çalışanlar ne yapıyor?

Bu haberimizde Elazığ’da ki kafe çalışanlarıyla çay içip sohbet ettik. Üç farklı kafede üç çalışanla konuştuk, ortak dertleri aynı: Sigortasız, bazen on iki saat bazen de daha fazla çalışıyorlar. Üçü de şikayetçi ve ‘Ama mecburuz’ cümlesini kuruyor birbirinden habersiz.  

KENDİME ZAMAN AYIRAMIYORUM

Nesrin Şirin, Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği mezunu, atama olmadığından dolayı mecburiyetten bu işi yapıyor. Ailesiyle birlikte Hozat’ta yaşıyormuş aslında ama iş bulamadığı için iki kız kardeşiyle birlikte Elazığ’a gelmişler. Gelirin hep aynı olduğunu ama giderin sürekli arttığını söylüyor Nesrin ve ekliyor: “En basitinden elektrik faturası iki katına çıkmış durumda. Gün boyu evde olmadığımız halde faturaları ödemekte çok sıkıntı çekiyoruz. Alabildiğimiz şeylerin de sayısı gittikçe azaldı. Bir kitap alamaz hale geldik.” Maddi olanaksızlıkların yanı sıra uzun iş saatlerinden dolayı tiyatroya, sinemaya gitmek onun için lüks. Nesrin ayrıca şöyle diyor: “Kendime zaman ayırıp sınavlara hazırlanamıyorum. Kendi alanımda çalışamamak beni mutsuz ediyor.”  Tüm bunlar eksikmiş gibi kafeye gelen müşterilerin tavrı da cabası! Biz sohbet ederken kafeye giren bir müşteri ‘Çay getir!’ diyor. Orada söze mahal bırakmadan bakışlarından anlıyoruz, bu tavırlara karşı düşüncesini! 

ÇEKİLECEK DERT DEĞİL AMA MECBUR

Cebrail Laço antrenörlük mezunu. Bazen, mesleğine ilişkin işler yapsa da orada da hep düşük ücretle çalışmış sonra bırakmış antrenörlüğü. Uzun zamandır da kafede çalışıyor. Çalışmasının gerekliliğini de şöyle özetliyor Cebrail: “Evde benle kardeşim çalışıyoruz sadece. Kardeşimin kazandığı da ancak kendine yetiyor ben de eve bakıyorum işte.” Epeydir, “16 yıl okudum elde ne var?​” diye soruyormuş kendi kendine sonra cevap bulmuş ama. Bulduğu cevabı “Torpil ve siyasi kimlik. Ya torpilin olacak ya da muhalif olmayacaksın. Olursan iş bulamazsın. Yoksa mühendislik mezunları da, öğretmenlik mezunları da geliyor kafede çalışıyor” diye aktarıyor. Sigortasız ve bazen 12, bazen 13-14 saat çalışmak zorunda kalıyormuş. Bazı özlemlerini, “Eskiden kitap okurdum, şimdi okuyamıyorum. Futbolu çok severim, en son ne zaman oynadım hatırlamıyorum” diyerek açıklıyor Cebrail. Müşterilerin kabalığından o da şikayetçi olduğunu söyleyip ekliyor: “Yoğunluk bir tarafa, alıştık artık ayakta durmaya. Ama müşterilerden yediğin laflara alışamıyorsun. Anlayacağın çekilecek dert değil ama mecbursun.” 

BİR ÇAYI ON DEFA GÖTÜRÜP GETİRDİM

Burçin Yıldırım liseyi bitirdiğinden beri kafelerde çalışan genç bir işçi. Liseyi bitirdikten sonra ekonomik sıkıntılar ona kampüslerin yerine kafelerin yolunu göstermiş. Genç yaşına rağmen kardeşini okutuyor olmanın verdiği güç var kendisinde. En çok eleştirmeyi ve gülmeyi seviyormuş. Burçin, “Yaşıtlarım okuldan çıkıp burada çay, kahve içiyor. Onlara servis yapmak gücüme gitmese de okumuyor olmayı da dahil edersek benim için üzücü bir durum” diyor. O da diğer meslektaşları gibi müşterilerin tavrından şikayetçi. Şikayetini de şu sözlerle izah ediyor: “Götürdüğün içecek beğenilmedi mi, müşteri beğenene kadar götüreceksin. Geçenlerde bir çayı on defa götürüp getirdim. Üstüne bir de azar. Garsonların insan olduğunu unutuyor buraya gelenler. ‘Tekrar bekleriz efendim’ diyene kadar müşteri için emir eri konumundasın. Sigortan yok ve günde 12 saat çalışıyorsun. Saat başı 5 lira. Ama bu işi yapmaya mecburum” diyor. Zor koşullarda çalışıyor olmasına rağmen işsizlik korkusu yaşadığını da söylüyor Burçin. “Bir garantin olmadan çalışıyorsun, patron şu an çık git dese işsizsin. Ama bir yanıyla da avantajlı. Elazığ’da kafe işçilerinin çoğu öğrenci ve yurda yetişme sorunları var, ben ise kafe sahibinin gözünde gecelere kadar paspas çekebilecek biriyim” diyerek gülüyor ve sözlerini sonlandırıyor.

ÖNCEKİ HABER

7 ülke Doğu Akdeniz gaz forumunu kuruyor

SONRAKİ HABER

Who is the Kurds’ guardian?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...