14 Kasım 2018 00:26

Türk Metal üyesi bir işçi: Emeğine sahip çık, kendin için birleş!

İzmir’den Türk Metal üyesi bir işçi Türk Metal’in 'Emeğine sahip çık, kendi ürettiğini tüket' kampanyasına tepki gösteriyor.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Türk Metal üyesi bir işçi
İzmir

Merhaba Evrensel okurları, daha önce gazetemizde Türk Metal Sendikasının başlatmış olduğu “Emeğine sahip çık, kendi ürettiğini tüket” kampanyası ile birkaç mektup ve bir köşe yazısı çıkmıştı. İzmir ve Manisa’da sendikamızın üyeleri için çıkardığı ‘bizden haberler’ isimli dergi elimize geçince kampanyanın ayrıntılarını, içeriğini öğrenmiş bulunduk. Bulunduk diyorum çünkü biz işçiler için hiçbir anlam ifade etmeyen, adeta hepimizle dalga geçen bir kampanyanın başlatılmış olması bizi üzdü. Bu mektubu ise sendikamızın başkanının dergide yaptığı açıklamaları ve köşe yazısını görünce bir cevap olarak yazmamız gerekti. İşte sendikamızın Genel Başkanı Pevrul Kavlak’ın konuşmasından inciler...

“İlk önce harcama saplantılarından kurtulacağız, kafamızın içini değiştireceğiz” demiş kendisi, patronlar ve saygıdeğer basın mensupları ile yaptığı tanıtımda. Evet başkanım, biz geçinebilmek, 3 kuruş daha az harcayabilmek için sahipsiz zeytin ağaçlarından zeytin topluyoruz haberiniz var mı? Sözleşmelerde kazandığımız ayakkabı fişi, alışveriş fişi gibi haklarımız var ya, onları ederinin 50 ya da 100 lira altında komşularımıza satıyoruz. Kısacası başkanım o köşe yazısında bahsettiğiniz küresel güçleri değil mahalledeki bakkal Mahmut ağabeyi bile yenmek için bütün  harcama saplantılarımızdan vazgeçmeye çalışıyoruz.

Sonra tanıtım etkinliğinde, 200 bin üyeli sendikamızın genel başkanı “Elimizi taşın altına sokacağız sokmalıyız” demiş. Kokteyl dedikleri gibi bir şeydir herhalde bu etkinlik. Az buçuk biliriz biz de tabi ki, öyle yerlerde garsonluk yapmışlığımız var. Saygıdeğer genel başkanım bizim elimiz hep taşın altında, belki yoktur haberiniz diye söylüyorum. Elimiz pres makinelerinde eziliyor. Torna tezgahlarının aynalarına elimizi bırakın, kolumuzu kaptırıyoruz.  Hatta ellerimiz el değil artık at tırnağı gibi oldu çalışmaktan. Ateş tutsak yanmıyor, yeni doğmuş bebeğimizin tenine zarar gelir diye elimize almıyoruz başkanım.

Sonra “En iyiler bizim işçilerimizin eseridir” demiş. Gerçekten atasözü gibi laf, bu konuda hemfikiriz. Sayın genel başkanım o kadar güzel evler yapar ki bizim işçiler, hayal bile edemeyiz içinde oturmayı. O kadar güzel arabalar yaparız ki binmeye kıyamayız, o kadar güzel yemekler, o kadar güzel elbiseler... O kadar güzel ki yaptığımız her şey, ama biz onları kullanamayız belki, bundan da haberiniz yoktur. Olabilir böyle şeyler. Arabanız da Volvo markaymış dediler ama ben inanmadım. Eminim ki siz de bizim gibi yaşıyorsunuzdur. 4 ya da 5 katlı bir apartmanın ara katındadır eviniz, kiradır muhtemelen ya da kredi borcu bitmemiştir hâlâ.

Sonra “Yer darlığından buraya çağıramadığımız halkımıza açık çağrımızdır, yerli malı tüketsinler” demişsiniz. Keşke biz de gitseydik başkanım kenarda bir yerde durur çok da ses çıkartmazdık. Ama denk getirirsek birkaç çift lafımız da onlara olurdu.

Çok özür dilerim Evrensel okurlarından, alaycı oldu bu mektup biraz, ama alay etmesek sinirden ağlarız gerçekten. Aslında Pevrul Kavlak başkanım bize izlememiz gereken yolu gösteriyor. Evet bizim de bir kampanyamız olmalı “Krizi biz başlatmadık ceremesini de biz çekmeyeceğiz.” Mesela bizim de tanıtım toplantınız olmalı, hem öyle 1 tane değil 10 tane 100 tane olmalı mahalle kahvelerinde, evlerin salonlarında, fabrikanın yemekhanelerinde olmalı. Oraya patronlar değil işçiler gelmeli, “Saygıdeğer” değil “gerçek” gazeteciler gelmeli. Bizim de hem hükümetten hem patronlardan isteğimiz olmalı. Ek zam istemeliyiz, krizi biz çıkartmadık ceremesini neden biz çekelim. Patronlardan alınan vergi arttırılmalı mesela. Milyonları kazanan patronlar her yerde vergi indirimleri, borç silmeler ile karşılanırken bizim faturayı bir gün geç yatırdığımızda elektriğimiz kesiliyor, krizin yükünü çıkaranlar ödemeli değil mi? Ha üretime gelince kimse merak etmesin o iş bizde. Biz mutlu olunca, rahat olunca daha güzel evler, arabalar, elbiseler yaparız. Ama ilk önce bunları söylemek için bir araya gelmeli bir arada durmalıyız. Unutmayalım arkadaşlar sözleşme sürecinde bize yüzde 3  öneren patronları yüzde 28’lere getiren bizim birliğimizdi. O birliği bir kez daha yakalarsak bu kriz bizi işte o zaman teğet geçer. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi bu krizi bu sefer biz kendimiz için bir fırsata çeviririz.

Saygılarımla...

ÖNCEKİ HABER

Türk metal yöneticileri, bildiri dağıtan EMEP üyelerini darbetti

SONRAKİ HABER

AİHM Türkiye’ye Cizre’yi sordu: Yaşam hakkını korumak için ne yaptınız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa